İmkânsızlıkta sabır-şükür etkiliyken, imkânsızlık sabırsızlığı-doyumsuzluğu eken kılınca, ŞÜKÜR kavramı bizi terketti.. Bizim hazımsızlığımıza dayanamadı, ne halin varsa gör dedi..
Teknoloji değişmesini, dünya değişmesi olarak algıladık, ama davranış ve sosyal zekâ eksikliğinden dolayı, kendimizi aklamak için kılıf bulduk, kendimizin uyumsuzluğunu da ona uydurduk…
İmkânsızlık Huzurdur !?..
İmkânlar Huzursuzluk veriyor !?!…
Bu başlığımda ısrarlıyım, tüm yaşama ve gözlemlerim beni buraya getirdi, desem bunu bilmiyor muydunuz ?… diye beni sorgulayıp eleştirebilirsiniz; eleştiriniz başım üstüne ben de sizinle beraberim..…
Bu günkü yaşantılarda tüm yaşananlar maalesef bu !?!
Dünya değişiyor dememiz, teknoloji gelişti evet; değişmeyen her şeyi çok bilen gençlerimiz, genç annelerimiz, kadınlarımız…
Bilmeyen salak tipli çok-boş ve zamansız konuşmayı sevmeyen; “parasal olmayı-mal delüsü olmakla statü sağlama hastalığına yakalanan BABA unvanlı erkeklerimiz…
İmkân yaratmayı, babalık-annelik sayan bizler; geçmişten gelen imkânsızlıklar içinde huzurlu yetişip gelen, imkân yaratan, kendimize değil, çocukları eğiterek-yetiştiremeden her şeye yetişmeye çalışanlar olarak bizler suçluyuz…
İşlevsiz kelime kullanımında usta olan kızlar-erkekler, iş ve zaman savsaklamasında da ustalaşmışlar…
Her şeyi bildiğini zannedenlerin, uygulamada sınıfta kaldıklarını görmek şaşırtıcı değil mi ?!…
Bırakın çocukları kendileri iş bulsun, desek de öyle bir yönetimin içine düştüler ki, işe başvuramadıkları, vursalar bile işe alınmadıklarından İŞSİZLİĞİN azaldığını söylemek mümkün (?!) …
“Gençlerin ağzında olup ruhunda olmayan
kelimeler:
“biliyorum, yapacağım, sıkıntı yok, tamam” ama ortada yapılan, hiçbir iş yok…
Bir şey mi söyleyeceksin, daha ağzınızı açmadan BİLİYORUM kes sesini der gibi konuşmayı engellemek ve eleştiriyi önlemek için bir yol bulmuşlar…
Bilmedikleri bir şey yok !?!.. Fakat uygulamayı yapıp da aynı konuda eleştiriyi kesmek tamamen ortadan kaldırmak da yok…Eleştirine de sıkıntı yaratmak, çok !…
Gelecek ve şimdiki zaman ekini kullanarak, bir türlü uygulamaya gidilemiyor, işlerine odaklanamıyorlar…
Her şeyi biliyorlar, hiçbir şeyi bilmediklerini bu işlevsiz kelimelerle kapatıyorlar…
Bilenler, onların yanında bilgisiz, onları söyleyenler, çaresiz, gençler dinlemeyi sevmiyor…
Dinletmek için resmiyet içinde yöneten-yönetici olacak ki, iş kolaylaşsın…
Gençlere söyleme, bol imkân ver hakkıymış gibi kullansın; söyleyen de söylediğiyle kalıp dertlensin…
Bizim yaş grubuna bir şey söylendiğinde bilse bile bildiğini söylemez, nezaketen bilmiyormuş gibi davranır, istenileni-söyleneni yapar, teşekkür eder, karşı tarafa nezaketini gösterir ki bu da ailevi-çevresel, yönetimsel ve arkadaşlık iletişimini çoğaltır; fazla izaha gerek kalmaz…
İşlevsiz kelimeler, isteksiz ve işlevsiz durum yaratır, bunları hiç düşündük mü?..” (gazetevitamin.com / Hayrettin)
Huzuru tepmeyin, İMKÂNLARI HUZURSUZLUĞA götürmeyin !?!..
Geikli’den SEVGİLER…
08.09.2024
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Akademisyen-Araştırmacı-Köşeyazarı