Bu başlığı görüp de diğer ölümlerden farkı ne diye düşünmeyin…

Elbette ölüm, herkes için aynıdır. “ Her canlı ölümü tadacaktır.”âyeti bunu verir. Lâkin bizim burada kastettiğimiz, bilim adamının ( âlimin ) ölümüyle, ürettiklerinin son bulmasıdır. Kültür adamlığı sıfatını almak, o konuda yazmak, yazdırmak, yazdırır hale getirmek kolay değildir. (gazetevitamin.com)

Türk Dilini üstadı, hocaların hocası, Türk Dilbiliminin vazgeçilmezi; Prof. Dr. Zeynep Korkmaz.

Zeynep Korkmaz’ın vefatındaki tesadüfe bakınız ki; aynı gün hocamızın öğrencileri, Hacı Bayram Üniversitesi’nde TDK eski başkanı Prof. Dr. Ahmet BicanErcilasun’a düzenlenenArmağanlı Sempozyum diye tanımladığımız bir ilk günde gidişini Yunus Emre’nin;

“Biz bu dünyadan gider olduk,

Kalanlara selam olsun;
Bizim için hayır dua,
Kılanlara selam olsun…der gibi ayrılışı sevenlerinde hüzün yarattığı gibi bende de yarattı…

1921 Prof. Dr. Zeynep Korkmaz (5 Temmuz 1921Nevşehir - 6 Şubat 2025 104 yaşında aramızdan ayrıldı) Türkolog ve akademisyendir.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) öğretim üyelerindendir. 1983 yılından itibaren Yükseköğretim Kurulunda (YÖK) çeşitli görevlerde bulundu.

Okuyucularımız olan öğrencilere ön bilgi olması bakımından (İngilizceWikipedia), kullanıcıları tarafından ortaklaşa olarak birçok dilde hazırlanan; özgür, bağımsız, ücretsiz, reklamsız ve kâr amacı gütmeyen bir internet ansiklopedisidir.) alıntılı kısa bilgi vermek yerinde olur…

Akademik Yaşamı

Yükseköğrenimine DTCF'nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde devam etti. Öğrencilik yıllarında Yücel ve Ülkü dergilerinde bazı yazıları yayımlandı.[1] Fakülteden mezun olduktan sonra (1944) aynı kurumda Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde "ilmî yardımcılık" görevi ile çalışmaya başladı (1945). 1948 yılında Türk Dili bölümüne asistan olarak atandı; Saadet İshaki Çağatay'ın asistanı oldu. 1949 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı'nda tarih öğretmeni ve idareci olan Mehmet Korkmaz’la evlendi; bu evlilikten iki oğlu dünyaya geldi.

1948'de DTCF Olayları'nda devlet yanlısı tutum edindi ve bilim insanlarının tasfiye edilmesine tanık oldu.[3] 1950 yılında "Güney-Batı Anadolu Ağızları: Ses Bilgisi (Phonetique)" adlı doktora tezini tamamlayarak doktor oldu. 1954 yılında Almanya'ya gönderildi;

"Güney-Batı Anadolu Ağızları" adlı kitabı ile 1955 yılında Türk Dil Kurumu’ndan teşvik ödülü aldı. 1957 yılında doçent,1964 yılında Nevşehir ve Yöresi Ağızlarıadlı çalışması ile[4] profesör unvanını aldı.[5] Türk Dilinin Tarihî Akışı İçinde Atatürk ve Türk Dili adlı kitabı 1967 yılında "Yunus Nadi Armağanı"birinciliğini kazandı.

Fakülte öğretim üyeliği sırasında çeşitli tarihlerde DTCF'de yönetim kurulu üyeliği ve Ankara Üniversitesi senato üyeliği görevlerini üstlendi. 1981-1983 yılları arasında Ankara Üniversitesi Türk Dili Bölümü Başkanlığı ve Yeni Türk Dili Ana Bilim Dalı Başkanlığını yürüttü.

Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsünde ve Türk Dil Kurumunda çalışmalar yaptı. 1941-1980, 1983-2002 yılları arasında Türk Dil Kurumu asli üyesi idi.

1983 ve 1987'de üniversiteler arası kurul kontenjanından Yükseköğretim Kurulu üyesi oldu. 5 Ocak 1989–19 Mayıs 1990 tarihleri arasında Yükseköğretim Kurulu Başkan Vekili görevini üstlendi ve bu görevde iken yaş sınırından emekli oldu.

Korkmaz, emekli olduktan sonra 15 Mayıs 1992'de YÖK’te Başkan Danışmanı olarak görevlendirildi. 1996 yılında Türk Kültürü Araştırmaları dergisinin 32. II cildi Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü tarafından "Prof. Dr. Zeynep Korkmaz'a Armağan cildi" olarak yayınlanmıştır.https://tr.wikipedia.org/wiki/Zeynep_Korkmaz#:~

Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’dan DİL üzerine özdeyiş niteliğindeki sözleri GENÇLERE ve dilimizi kullanmakta hâlâ yeterli olmayanlara tavsiyeleri:

---“Türkçeyle Yaşamak” nasıl bir duygu?

Türkçeyle yaşamak çok derin bir duygu. Çünkü dil; bir milletin varlığı, tarihi, kültürü, maddi ve manevi değerlerinin toplamı demek. Bu nedenle Türk diliyle yaşamak çok muazzam bir şey.

Dil yoksa insanın taştan farkı yok. Ama dil her şeye can verir. Dil, bir milletin en eski tarihinden tutun da bugüne kadarki gelişmesini bütün eserlerle, temsilcileriyle ortaya döken bir varlık.

---“Gençlere Türkçeyle ilgili neler tavsiye edersiniz?

Gençlere öncelikle tavsiyem, DİLLERİNİiyi öğrensinler.İkinci tavsiyem ise, hangi alanı temsil ediyorlarsa o alana ilmi değerler açısından kıymet versinler ve derinlemesine insinler.

Ortaya koydukları çalışmalarla Türkçeye değerli bir katkı yapmış olsunlar. Bir çalışmanın önemli olması, katkı sağlamasıdır. Katkısız hiçbir şey olmaz. Bir yığın lafı et, ortaya koy sonra bir bakarsın ortada hiçbir şey kalmamış.

Çalışma; bir milletin diline, tarihine, kültürüne, geçmişine ve her şeyine katkısı varsa o zaman çok değerli olur.https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/turkcenin-asirlik-cinari-prof-dr-zeynep-korkmaz-596093.html

Bilim insanın ölümü, tüm insanların ölümü gibi gerçek, ama bilimin yarıda kalması açısından acı. Dini açıdan baktığımızda;

Hz. Peygamberimizin ifadesine göre;                                      

“Alimler yeryüzünün kandilleridir.”
Alimin ölümü alemin ölümü gibidir.

Cahiller içinde bir âlim, ölüler içinde bir diri gibidir.Hadis-i Şerif

Biz âlimlerimizi Allah için sever sayarız, onlar peygamberlerin varisleridirler.”

“Bugünküyazıbaşlığımız,hergünberaberolup dabirtürlüfarkındaolmadığımız yaşama şeklimizden kaynaklanıyor, hele bir de bu söz usta ellerde kitaplaşıyor, “TürkçeyleYaşayanlar” tüm akademik ve günlük hayatını bu başlıkla kimlikleştiriyorsa;  Türkçe’yi bilenler azalıyor, konuşanlar da diğer dillerle iç içe sokarak, kimlik kaybına uğratıyorsa; bu başlık hatırlatma, nereye gidiyoruz diye uyarma niteliği taşır…!?

Dil, bir insanın, bir milletin kimliği ve kişiliğidir, aynı din gibi bir sosyal olgudur; bu iki değer için değer biçilmez, çünkü, kendileri bir değerdir… Bize değer katacak, bizi biz yapacak unsur, kullandığımız dille yaşamayı bilmek, onun varlığı ve birliği içinde bütünleşmek, millet olmanın, kişi olmanın gereğidir. Her millet, bu tür söylemi kendileri için de söyleyebilirler, söylemelidirler, yukarıdaki açıklamamız onlar için de geçerlidir…

Türkçe yaşamak, Türkçe davranmak,Türkçe anlamak, Türkçe anlatmak; Türkçe düşünmenin sonucudur… Bu sonucun sayıltısı, bu sonucun evreni, bu sonucun örneklemi, bu sonucun yöntemi, bu sonucun niteliği ve niceliği, bu sonucun sebepleri, bu sonucun önerileri hep Türkçe düşünmenin içinde gizlidir… Önemli olan bu gizliliği, gizem olmaktan çıkarmak, uygulamaya koymaktır !?...

Türkçe konuşmak, Türkçe anlaşmak, Türkçe durmak, Türkçe dinlemek, dini Türkçe yorumlamak, Türkçe paylaşmak, paylaştırmak; Türk’ü anlamak, Türkü dinlemek, türkü söylemek, “kendimizi Türkçe anlamak, sonra da kendimizi Türkçe anlatmak;Türkçeyle Yaşamaktan” geçecektir !?...

Bu kitaptaki Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’la söyleşiyi, yıllarını Türk Diline veren, Zeynep hanımın yanında ve yakınında olan, akademik çalışmalarda öğrencisi sayılan ve vefalı dostu Prof. Dr. Leyla Karahan yapmıştır.(gazetevitamin.com)

TDK Kurultayları (2000-2004) ile 38 İCANAS 10-15.09.2007’de Ankara’da beraber olduk.Hocamızın oturumlardaki dikkati, konuşmaları dinlerken “not alışları- anlamadığı veya not almada geç kaldığı yeri Leylâ Karahan hocamı çağırıp soruşu, kendileri sunum yaparken salona olan hakimiyeti ve SES tonu; kaldığımız yerlerde verilen kahvaltılar ile öğlen yemeğinde sıraya girip kendi yemeğini kendilerinin alıp kimseye taşıttırmadığı, benim gözlemlerimde ayrı bir ANI, ayrı bir davranış modeli oldu.

FeysbuktaLeylâ Karahan hocamla, Zeynep Korkmaz hocamızın fotoğraflarındaki sıcaklık; akademik açıdan “hoca-öğrenci”, ev sıcaklığı açısından “abla-kardeş”ilişki güzelliğini de görmek benim için ayrı bir farklılık oldu…

Kendileriyle Dil Kurultaylarında beraber olma şansını yaşamam AYRICALIK olarak kaldı…

Türkoloji ve Türk Dili uzmanlarıyla Türkçe Eğitimcilerine, sevenlerine başsağlığı; Zeynep Korkmaz hocamıza rahmet ile ruh huzuru diliyorum…
Hocamızınkitaplarından bilgilerinden faydalandık; O’nun hakkı bizde vardır, ama genel olarak biz de hak helalliğimizi gönderiyoruz…

Sevgi ve SAYGILARIMLA …12.02.2025

Dr. Hayrettin ParlakyıldızAkademisyen, Araştırmacı-Köşeyazarı

[email protected]