İki tanıdık kişiyle, sizlere MERHABA demek istiyorum….
Biri, 1986’da Trakya Üniversitesi Çanakkale Eğitim Yüksekokulu’ndan mezun ettiğimiz ve öğretmen-öğrencim Ahmet Aykol’un şiiriyle; diğeri Urfa’da çalıştığım yıllarda tanıdığım, Urfalı sanatçı Mehmet Özbek’in güzel betimlediği (tasvir ettiği), Mustafa Dişli ağabeyim ve dostum…
Ahmet Aykol’dan Şiir
En sevdiğim şiirlerimdendir "ÖĞRETMEN!" şiiri... 1986'da Çanakkale Eğitim Yüksek Okulu’nda öğrenciyken bir 24 Kasım Öğretmenler Günü yarışması için yazmış, sonra da 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde seslendirmiştim...
ÖĞRETMEN..
Çiftçiyim hasadını göremeyen,
Sanatçıyım maddeye şekil veren,
Körpe beyinleri, genç dimağları nakış nakış işleyen,
İşte O benim;
ÖĞRETMEN!
Kalemine kurşun sıkılan, silahı kalem olan,
Ana kadar şefkatli, baba gibi koruyan,
Bazen bir doktor, bazen derman olan,
İşte O benim;
ÖĞRETMEN!
Malazgirt Ovası’nda Alparslan,
İstanbul'un Fethinde Ulubatlı Hasan,
İzmir'de Yunan’a namluyu ilk doğrultan,
İşte O benim;
ÖĞRETMEN!
Minik öğrencilerime kefenim Güneydoğu'da
Yolsuz, susuz, ışıksız köylere meşaleyim Anadolu’mda,
Dünya ile el eleyim, alem düşman olsa da bana,
İşte O benim;
ÖĞRETMEN!
Ben; Ferhat’ım, Şirin’im, Kamber’im...
Ben kof kütükleri değil, taze fidanları severim.
Kır çiçeklerini okşar, sular, birer birer öperim,
İşte O benim;
ÖĞRETMEN!
Ben; Mevlâna'yım, Yunus'um, sevgiyim, sevdayım,
Ben; vatanı omuzlarında taşıyan bir devim...
Şahikam; bilimde, sanatta daima liderlik, şahikayım...
Everest, Büyük Okyanus, Mississippi... İşte hepsi benim,
ÖĞRETMEN!(Ahmet AYKOL/Çanakkale-1986)
Mehmet Özbek Kim ?..Şanlıurfa’dan Folklor araştırmacısı, halk müziği sanatçısı. 4 Eylül 1945, Şanlıurfa doğumlu. Tam adı Mehmet Avni Özbek. Eserlerinde İnan Değer, Âşık Avni imzalarını da kullandı. İlk ve ortaöğrenimini Şanlıurfa’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1971) mezunu. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Urfa Türkülerinin Dil ve Anlatım Özellikleri” tezi ile doktorasını tamamladı.
“MUSTAFA DİŞLİ//Mehmet Avni Özbek
Bugün bir devin 1 KASIM 1985 günü Hakk’a yürüyüşünün yıl dönümü.
Lise öğrenimi ve sonrasında, Türk ve Batı edebiyatlarından okudukları ve yaşadıklarıyla dünyasını zenginleştiren Mustafa Dişli’yi yazı ve söylevleri arasında, Urfa halkının düşünsel ve estetik değerlerini yansıtan folklorik malzemeyi ön sırada bulundurmasıyla, daima rahmet, şükran ve saygıyla anmamız gerektiği düşüncesindeyim.
Bu büyük hatip, kaynaklardan edindiği bilgilerle hem yazılarında hem şiirlerinde kullanacağı malzemeyi önceden hazırlar, memleketi üzerindeki düşüncelerini belirgin hale getirmeye çaba sarf ederdi.
O, edebiyat ve sanat alanlarındaki yeni gelişmelere açık olduğu için, “eski” taraftarı olarak bilinenlerden ayrılıp, “eskiden böyleydi, eskiden şöyleydi” diyenlere pek iltifat etmeyen, tam bir Cumhuriyet çocuğu olarak: “Bunu yapmalıyız, şunu etmeliyiz” diyen aydın bir zihindi.
Yazı, şiir ve söylemlerinde halk kitlesinin yaşama biçimini yansıtması, kişisel fantezilerden çok yaşanılan hayata ait sahneler üzerinde durması ona farklı bir kişilik kazandırmıştı.
Mustafa Dişli, edebi zevkte ve dilde kâh mahalli kâh resmi bir yol tutma taraftarıydı. Milli zevk ve mahalli biliş ve anlayıştan ne elde edilmişse ona uymanın yerinde olacağını söylerken, aslında kendi sanat ve edebiyat anlayışını dikkatlere sunmuştu. Zamanın ihtiyaçlarını milli zevke göre değerlendirip onlardan yerli bir duyu, anlayış ve edebiyat yaratmayı amaç haline getiren biriydi.
Mustafa Dişli ilim, teknik, şehir düzeninde batılı; eğlence hayatı ve zevk bakımından tam bir Doğuluydu. Batı’nın eğitim-öğretim sistemini beğenir; Türk’ün ahlak ve terbiye düzeninde yaşardı,
Doğu ve Batı medeniyetleri karşısında ölçülü olmayı esas alıp her iki medeniyetin iyi ve kötü yönlerini süzgeçten geçirerek yeni bir bileşim oluşturma düşüncesindeydi.
Kâh ViliyımŞekspir (William Shakespeare)’den dem vurur:
“Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın” şiirini okur;
Kâh hemşehrisiNâbî’yi büyük bir heyecanla anar:
“Sakın terk-i edebdenkûy-ı mahbûb-ı Hudâ'dır bu
Nazargâh-ı İlâhî'dirMakâm-ı Mustafâ'dır bu” der;
Kâh da titrek ve hüzünlü sesiyle Urfa’yı, Urfalı’yı dile getirir:
AĞLAMAYIN LEY
“Bu gece de eve sepeti boş getirdim
Kazanamadım, kazanı kaynatamadım.
Yatın ley, yatın loo..
Komşuda kıymalı ekmek kohi (kokuyor)
Acıdır, kohlamayınleey
Kohlamayınloo..
Tepsi tepsi kadayıf geçti,
Üzlemeli pilav, süpha (düğün yemeği) geçiy kapıdan
Acıdır bakmayın leey, bakmayın loo..
Bı gece siz aş yerine nenni çalacağım (ninni söyleyeceğim),
Ekmek yerine beşik sallayacağım,
Siz yatın ben ağlayacağım.
Ağlamayın leey,
Sızlamayın loo..”
Âşık Dertli’nin dediği gibi: “Bilmediler kadrini, ucuz pahaya sattılar.” Ruhun şad olsun ağabey. Daima kullandığın “hürmet ederim” söylemini şimdi ben sana arz ediyorum:
Hürmet ederim.
AH URFA EDEBİYAT ”(Mehmet Avni Özbek)
DİŞLİ’YLE ilgili ANIM !..
Bu açıklamalar beni 1971-1976 arası Urfa’da yaşadığım yıllara götürdü… Rahmetliyle, tanışıklığımız/ağabey-kardeş ilişkimizi oluşturdu. Kendince çıkardığı ŞİİR kitabı Dumanlı Dağlarbende imzalı olarak vardır… Fiyatını sorunca o günkü rakamla 32 lira demek yerine 32 defa hürmet ederem diyerek, fiyatını telâffuz etmeme nezaketini göstermiştir…
Mustafa Dişli, ÇİĞKÖFTEYİ buzla yoğurduğu için (benim duyduğum) Urfa lakabıyla rahmetliye“savıkMico”lakabı verilmiştir…HARRAN susuz ley, Harranyanıyloo !?Dumanlı Dağlar Şiir kitabına aldığı;
“Ağası Var !
Begi var ağası var,
Ellere gazan verdi,
Bize yağ tavası var…!?”ayaklı mânisinikendine has tarzıyla çok okuyan,Harran’a gelen suyu-Atatürk Barajını-GAP’ı - göremeyen M. Dişli ageyerahmet ve dua ile, kendisine 32 defa hürmet ederek, -ANIYAM LEY- !?..
Bu alıntıyıfeysbukta (facebook-ta), bizlerle paylaşanKâzım AteşsalAGEYE (bu dostumuz da Urfa’nın tarihi belleğindendir, HAAAA.. biline!?!..)
Kâzım ageye, Urfamız’dakive Denizli’deki dostlarımıza SELAM OLSUN…
02.12.2024 / Dr.Hayrettin Parlakyıldız / Akademisyen-Araştırmacı-Köşeyazarı
E-posta: [email protected]