Gezmek değerli bir eylemdi. Her eylem gibi, kendi katmanları olan ama değerini, ruhsal ve zihinsel katkılarıyla ödeyen.

Gezmek değerli bir eylemdi. Her eylem gibi, kendi katmanları olan ama değerini, ruhsal ve zihinsel katkılarıyla ödeyen.

*
Ben şahsen biraz heyecanlandım. Bir şeyler anlatmaya heveslendim. Her derdin bir anlatıcısı ve maalesef her hevesin bir bekçisi varmış. Bunu öğrendiğim noktada yeni bir derdim oldu: Nasıl anlatacağım? Yani öyle basitçe bitiremedi hevesimi kimse, belki bir anlık sağ kroşe, o kadardı. Söylemiş olayım.

Ne benim derdim bitti, ne anlatmak. İnsanlık tarihinin özetini, var oluşumda barındırmak da ayrı bir keyif doğrusu. Her adımımda tüm faniliğimi hissedebiliyorum. Sanki üzerime vazifeymiş gibi de sağda solda öğüt ediyorum; görüş alanını genişlet. Aslında bir flanörlük mevzusu anlatacaktım ama insan bilinci işte, biraz serzenişlerime kaydı. Af ola, şimdi dönüyorum.
*

Gezmek, tüm bu gündelik kaygıların arasından sıyırırdı beni. Bir şehirde bir asfalta bakarken, çimenlik çekerdi canım. Fakültede öğretilen kamusal teorileri, bir metrobüs ile diyarlarca uzaklaştırmak isterdim. Bıkmıştım şehirden. Bir de öğrenciydim. Sıkışmışlığın tüm daniskasıyla. Kaç, kurtul.

Ah o iç ses, bir sus, sen ben değilsin, ben de sen. Ayrılalım burada, n’olursun!
Gez babam gez, dağları aş, bayırları geç, yavru bir keçi mi gördün, dur! biraz sev. O köyden bununla, şu kafeden fununla tanış. Şip-şak sohbet, bazen bir derinlik bulur bazen sığlıkta boğulursun. Boşver; hepsi bir mozaik, sen devam et. Trip, zip, zop, trop… Bir tutunamayansın! Yüzleş! Ta ki sürdü, geçen güne kadar.

İşte geçen gün bu arayışların içerisinde, bir şehri tanımaya başlayana kadardı her şey.
Bir anda koşturmacam kesildi.
İlk başta çekindim. Garipsedim başıma gelenleri.
Hatta 2 gün de yataktan çıkamadım. Zannettim ki ben fark edemeden gençliğim bırakmış elimi.
Öyle değilmiş.

Bir sokaktan, alelade geçiyorum, diğer tüm geçişlerim gibi.
Neden sonra yere düşen yaprağı bildim, soldaki tarihi fırının sahibi yaşlı abiye selam verdim, şimdiye kadar bu sokakta ben diyeyim 3, sen de 5 eve girdim, az ötede konuşmamızın yarım kaldığı bir dosta denk geldim. Ben sokağın sonundaki kavşağa gelene kadar her şey olup bitmişti.
Sonrası malum: Tüm yazıyı baştan okudum.