Kalabalık bir caddede yürüyorum.

Kalabalık bir caddede yürüyorum.
Önümde güzelce giyinmiş bir kadın.
Güzel, ne güzel olmuş.
İnce bir çorabı var bacaklarında, gayet feminen.
Başkasının güzelliğini, kendininkini sorgulamadan takdir edebilmelisin.
Estetik ve özsaygı ile desteklenmeyin takdirleri alıp çöpe atın.
Kadına geri dönelim.
*
Monica Bellucci’nin meşhur filmi Malena aklıma gelir.
Herkeste güzellik görebilen bir Sevi için, birine tutulma fikri hayalden ibaret olsa da.
Film işte, gerçek hayatta böyle şeyler olabileceğine inananlar da var elbet.
Kadına dönelim.
*
İşe gittiği belli. Kurumsal kıyafetleri üzerindeydi.
Kaldırım kalabalık, manevralarla ilerleyebiliyorsunuz.
Kadını gören erkek, heyecanla daha fazlasını görebilmek için kafasını çeviriyor.
Altı üstü bir bacak.
Sadece bir çorap.
Ama daha fazlasını istiyor.
Yanından geçerken kendimi tutamıyorum, “Çok mu beğendin mi dayı?”
*
Kadınlar bu konuda ne düşünüyor bilemem.
Ben bir cinsiyetin sözcüsü değilim, olamam.
Belki tam olarak arzu edilen buydu: Daha çok bakılması.
Böyle kadınlar da tanıdım.
Sevgilinize göz koyan,
Ondan daha iyi olamayacağınız için sizi kötüleyen,
İşinize engel olan kadınlar da tanıdım.
*
Ama güzel bir günde, işine doğru yol alan bir kadını da gözlerinizle yemeyin.
Hayatın hangi noktasında, ‘erkek’ olabilmek için ‘en heteroseksüel’ siz oldunuz?
Açalım;
Kaldırımda bir hanımefendi gördünüz, güzel geldi gözünüze.
İçinizden bir ses geçirirsiniz, “Ne kadar güzel”
Sonra, yolunuza devam edersiniz. Konu kapanır, düşünce biter. Kısa süreli bir takdir.
Daha fazlasını istemek ise, tam olarak kırılgan erkekliğe göre.
Daha çok erkek olabilmek için, daha çok erkeksiliğe ihtiyacınız vardır.