Halk bilimin her alanını ilgilendiren, halk hayatına dair her konuda olduğu gibi halk müziği (Folksmusic, Volkslied vs.) konusunda da en eski bilimsel araştırmaları Avrupalı Halk bilim adamları başla


Halk bilimin her alanını ilgilendiren, halk hayatına dair her konuda olduğu gibi halk müziği (Folksmusic, Volkslied vs.) konusunda da en eski bilimsel araştırmaları Avrupalı Halk bilim adamları başlatmıştır. Avrupalı halk bilimciler, müzik konusunda öncelikle halk müziği verilerinin hepsini derleyip toparlayarak bir araya getirmişler ve daha sonra da bu elde edilen malzemenin özenli bir tasnifini yapmışlardır. Avrupalı araştırmacıların yapmış oldukları bu tasniflerin Türk halk müziğini özellikle ilgilendiren kısmı ise halk müziğinin konuları bakımından incelenmesiyle ilgilidir. Çünkü halk müziğindeki önemli diğer unsurlardan melodi (ezgi) ve şekil yapıları, her millette kendisine özgü vasıflar sergilemesi sebebiyle çok çeşitlilik arz etmektedir.

Avrupa halk ezgilerinin Batı müziği ses sistemi içerisinde kendisine özgü bir yapıya sahip olmasına bağlı olarak özellikle de Batı Avrupa halk melodileri, Türk halk türkülerinin melodik yapısıyla önemli farklılıklar içermektedir. Batı halk müziğinin hem müzik uzmanları hem de edebiyatçıları tarafından edebî açıdan ve özellikle de melodik (ezgi) yapı bakımından incelenmesi çok ayrıntılı bir çalışmayı gerektirmiştir. Her türlü ayrıntıya, değişime ve farklılığa rağmen dünyadaki tüm halk müziklerinin bilhassa işlediği konularının büyük bir kısmının evrensel özellikler taşıması sebebiyle Batı’da yapılan her türden halk müziği araştırması, derlemesi, değerlendirmesi ve tasnifi, şüphesiz Türk halk müziğini de yakından ilgilendirmektedir.

Bin dokuz yüzlü yılların hemen ilk dönemlerinden itibaren başlayan Türk halk müziği derlemeleri ve araştırmaları konusunda yapılan bilimsel çalışmaların sayısı, aradan yüz yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen oldukça sınırlı düzeyde kalmıştır. Özellikle de türkülerin melodik (ezgi) yapıları konusunda bilimsel araştırmalar yapıp çeşitli tespitler ortaya koyan araştırmacı sayısı, bugün bile çok azdır. Hakkındaki sınırlı sayıdaki çalışmalara karşın türküler, bugüne kadar sürekli icra edilegelmiş; türküler üzerinden hatırı sayılır kazançlar elde edilmiş ama türkülerin melodik yapılarının özellikleri hakkında ayrıntıya inen geniş çaplı bilimsel tespitler yapılabilmiş değildir. Çok genel hatlarıyla ifade edilen görüşler de daima yüzeysel kalmıştır. Birtakım söylemler ise hamasetten öteye geçmeyi başaramamıştır. Oysa çok zengin kültür varlığına sahip olan Türkiye coğrafyasında, bölgeden bölgeye, şehirden şehire hatta köyden köye müzik çeşitliliği ve ezgi zenginliği bulunmaktadır. Ancak elde mevcut olan çok az sayıdaki türkü varlığına bakarak söylenecek her söz ve yapılacak her bilimsel çalışma mutlaka eksik kalacaktır.

Hâlbuki Batı ülkelerinde uzun yıllar önce halk ezgilerinin melodik yapıları üzerinde de çok ayrıntılı araştırmalar yapılmıştır. Halk ezgilerinin ritimleri, tonaliteleri, tarzları, ölçüleri ve sesle ilgili daha birçok yönü hakkında incelemeler ve sınıflandırma çalışmaları yapılmıştır. Bugün çok geç kalınmış olsa bile Türk halk ezgileri de hiç zaman kaybedilmeden melodik yapıları bakımından ayrıntılı bir şekilde incelenip tasnif edilmeyi beklemektedir.

Türk aydınlarının türkülerin önemini kavramasından bu yana yaklaşık yüz yıl geçmiştir ama bu yüz yıl içerisinde türküler çok ciddi incelemelere konu olamamanın sıkıntısını her bakımdan yaşamıştır. Bu sıkıntılardan birisi de türkülerin sınıflandırılması konusunda yaşanmıştır. Edebiyatçılar çok doğal olarak türküleri yazılı malzemeye bakarak konu ve şekil bakımından sınıflandırmaya çalışmışlardır. Müzik bilimciler ise türkülerin ezgisine bakarak çeşitli sınıflandırmalar yapmaya çalışmışlardır. Bugüne kadar bu iki sınıflandırmayı bir araya getirip ortak, herkesin kabullenebileceği bir çalışma maalesef elde edilememiştir.