Robert James 'Bobby' Fischer (9 Mart 1943 – 17 Ocak 2008), dünyanın en iyi satranç ustalarından sayılmaktadır.

1972 - 1975 yılları arasında, 11. Dünya Satranç Şampiyonu unvanını taşımıştır. ABD'de doğan, vatandaşlıktan çıkarılan ve İzlandalı olarak hayata gözlerini yuman Fischer, ABD'nin yetiştirdiği tek dünya satranç şampiyonudur. Fischer'in oyunlarında kullandığı taktikler ve hamleleri, inanılmaz galibiyetleri, "Fischer Humması" biçiminde adlandırılır.Fischer, 9 Mart 1943'te Chicago’da, Polonya ve Rus İmparatorluğu'ndan göçmüş Yahudi bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. 1945 yılında annesi ile babasının boşanmasından sonra annesi ile birlikte taşındıkları Brooklyn’da yetişmiştir. Satrancı 6 yaşındayken öğrenen Fischer, kısa zaman içinde bir satranç fanatiği haline gelmiş ve "Yapmak istediğim tek şey satranç oynamak" sözlerini sarf etmiştir.
Henüz 13 yaşındayken ABD Gençler Şampiyonu olan Fischer, bu başarıyı yakalayan en genç satrançcısı olmasıyla satranç tarihine geçmiştir. 14 yaşındayken de en genç ABD şampiyonu olan Fischer, 1958 yılında 15 yaşındayken satranç tarihinin en genç büyükustası olma başarısını göstermiştir.Fischer, 1972 yılında İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te Sovyet Dünya Şampiyonu Boris Spassky’i 2-0 gerideyken 12.5-8.5 yenerek Dünya Şampiyonu olmuş ve Sovyetlerin bu alandaki hakimiyetine son vermiştir. Soğuk Savaş nedeniyle bu maç dünyada büyük yankı uyandırmıştır.
1975 yılında Anatoly Karpov ile unvan maçı yapması beklenen Fischer, Uluslararası Satranç Federasyonu FIDE’ye maçın oynanabilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesini istemiş, aksi halde maça çıkmayacağını söylemiştir.
Fischer'ı reddeden FIDE, unvan maçı yapılmadığı halde Karpov’u yeni Dünya Şampiyonu ilan etmiştir. Bu olaydan sonra Fischer kayıplara karışmış, yaklaşık 20 yıl ortalarda görünmemiştir. Bu durum ona esrarengiz bir hava vermiş, satranç tarihinin en gizemli şampiyonu olarak görülmüştür.1996 yılında Fischer, "Fischer satrancı" olarak adlandırdığı yeni bir satranç çeşidi ortaya atmıştır. Buna göre piyonların arkasında bulunan taşlar, kuraya göre rastgele bir şekilde yerleştiriliyordu. Fischer, bu durumda bir oyuncunun yeteneğinin daha iyi anlaşılabileceğini ve de açılış teorisi hazırlıklarının rafa kalkacağını öne sürmüştür.