Osmanlı İmparatorluğu'nu detaylı bir şekilde öğrenmek isteyenler için İlber Ortaylı hocanın çok güzel bir kitabı var.

Osmanlı İmparatorluğu'nu detaylı bir şekilde öğrenmek isteyenler için İlber Ortaylı hocanın çok güzel bir kitabı var.
" İmparatorluğun En Uzun Yılı"

İlber Ortaylı kitabın önsözünde şöyle diyor: “Ülkemizin modernleşme tarihini yazarken kaynak belgeler kadar tutarlı bir düşünsel yaklaşım da gerekmektedir. Osmanlı modernleşmesi, modernleşen bütün ülkelerin tarihi ile karşılaştırılarak düşünülmelidir. 19. yüzyıl için başvurulacak kitap ve süreli yayın koleksiyonlarının sınırı yoktur. Tanzimat dönemi ile doğrudan ilgili olan seyahatnamelerin sayısı bile yüzleri bulmaktadır. Bu kaynakların tüme yakınını taramak ve tutarlı bir yorum yapmak güçtür. Kitapta kullanılan kaynakların zikredilmesiyle yetinildi (yabancı dilde ve Osmanlıca kaynakların Türkçeleri varsa bunlar verildi). Tanzimat dönemi için toplu bir bibliyografya denemesine girişmek bu çalışmanın sınırları dışına çıkar; bazı yeni veya yeterince işlenmediği sandığım konulara değinmeye çabaladım. Bu değinmeler yararlı olabilirse mutlu olacağım.”
“Osmanlı modernleşmesi Tanzimat devriyle sınırlanamaz, daha eskiye uzanan bir olgudur. Osmanlı modernleşmesi Avrupalılar ile ani karşılaşmanın yarattığı bir şok da değildir. Çünkü Osmanlı coğrafyası, tarihi boyunca Avrupa coğrafyası ile siyasi, iktisadi yönden bir beraberlik içindedir. Üstelik dinler ve diller mozaiği olan bu imparatorlukta değişme deyince, tüm sistemi kapsayan eşzamanlı bir tarihsel-toplumsal olgu da söz konusu olamaz. Öte yandan Osmanlı modernleşmesi salt Osmanlı Türkiyesi’ni kapsayan bir gelişme de değildir. Osmanlı modernleşmesi denen olgu, diğer Müslüman toplumları da kapsar. Modernleşme olgusu, Osmanlı dünyasında hakim dinin tartışılmasını, ona atfedilen kurum ve kuralların sarsılmasını, değişikliğe uğramasını birlikte getirdi. Bu, değişmenin bir yüzüydü, ama Müslümanlar kadar Hristiyanları ve diğer dinlerin üyelerini de kapsayan ortak yüzüydü. Din dışı bir hayat ve düşünce tarzı, Avrupa dillerinin ve bilimin etkinliği, kamu hayatı kadar aile hayatında da geleneksel kalıpların sarsılması, Osmanlı Türkiyesi’nden önce Rusya Çarlığı’ndaki Müslümanlar arasında da görülüyordu. Aynı değişmeler bir süre sonra Hindistan Müslümanları’nın da gündemine geldi. Her toplum zamanın akışı içinde sürekli değişim geçirir. Osmanlı toplumu da kuşkusuz bu genel kuralın dışında kalamaz.”