Görme kaybının 24 saat içinde geri dönmemesine ‘kalıcı görme kaybı' denildiğinin altını çizen Göz Sağlığı Ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Nil, “Burada görmenin yavaş yavaş azaldığı durumlar daha çok dikkat çekmektedir. Mesela, katarakt, kırma kusurları, retina hastalıkları, diyabete bağlı retinopati, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı, glokom bunlara örnek verilebilir. Göz damarlarında gelişen tıkanmalar, travma veya hastalığa bağlı göz içi kanamaları, ağrılı gelişen glokom krizi, yine ağrılı gelişen gözün ön tabakasındaki bir kornea ödemi de ani görme kaybı yapabilmektedir” dedi.

“Çok genç yaşlarda kaybedilen hastalar bile olabiliyor” “Çok genç yaşlarda kaybedilen hastalar bile olabiliyor”

Görme olayının cisimleri şekillerinin, yerlerinin, renklerinin ve parlaklıklarının bir kişi tarafından görme fizyolojisi yolu ile ayırt edilebilmesi olduğunu belirten Uzm. Dr. Nil, “Görme fizyolojisine göz küresi, göz ile beyin arasındaki yollar ve beyindeki görme merkezleri ile yardımcı merkezler dâhildir. Göz küresinden gelen veriler, beynin arkasında bulunan primer görsel kortekste bir görüntü oluştururlar ve görüntü bu bölgede yorumlanır. Görme kaybı, bu bölgelerde veya yollardaki herhangi bir hastalık veya travma sonucu oluşabilmektedir. Her görme azalmasına direkt olarak görme kaybı diyemeyiz” diye konuştu.

“Görme kaybı sebepleri”
Görme kaybına yol açan durumlara değinen Uzm. Dr. Nil, “Yasal görme kaybı ya da körlük, bir kişinin görmesinin kontakt lens veya gözlük ile düzeltme işlemine rağmen yüzde 10 seviyesinin altında kalması veya görüş alanının görme alanı cihazı ile bakıldığında 20 derecenin altında kalmasıdır. Görme kaybının nedenleri geçici görme kaybı veya kalıcı görme kaybına yol açabilir. Beyin damarlarında bir tıkanma, göz içi damarlarında geçici kasılmalar, migren atakları, hafif düzeyde göz içi kanamalar gibi durumlar geçici görme kayıplarına yol açabilmektedir” dedi.

“Ani görme kaybına dikkat”
Görme kaybı 24 saat içinde geri dönmüyorsa, buna “kalıcı görme kaybı” denildiğini dile getiren Uzm. Dr. Nil, “Burada görmenin yavaş yavaş azaldığı durumlar daha çok dikkat çekmektedir. Mesela, katarakt, kırma kusurları, retina hastalıkları, diyabete bağlı retinopati, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı, glokom bunlara örnek verilebilir. Göz damarlarında gelişen tıkanmalar, travma veya hastalığa bağlı göz içi kanamaları, ağrılı gelişen glokom krizi, yine ağrılı gelişen gözün ön tabakasındaki bir kornea ödemi ani görme kaybı yapabilmektedir” ifadelerini kullandı.

“Risk altında olan bireyler”
Görme kaybı riski altında olan bireylerden bahseden Uzm. Dr. Nil, şu bilgileri paylaştı: “Daha çok hipertansiyon, diyabet, kan elemanlarıyla ilgili pıhtılaşma sorunları, Multipl Skleroz gibi bazı nörolojik hastalıklar ve Behçet gibi bazı romatizmal hastalıkları olanlar görme azalması ve ileri dönemlerde görme kaybı riski taşımaktadırlar. Ayrıca ileri düzeyde alkol kullanımı, bazı ilaçların uzun süreli kullanımı gibi durumlarda da görme kaybı oluşabilmektedir.”

“Glokom hastalığı olabilir”
Glokom hastalığından da bahseden Uzm. Dr. Nil, “Göz tansiyonu denilen göz içi basıncının yükselmesi sonucu gözün arkasındaki görme sinirinin yavaş yavaş hasara uğramasına glokom hastalığı denir. Glokom yavaş ilerleyen sinsi bir hastalıktır ve çoğu belirti vermeden rutin göz muayeneleri sırasında saptanır. Erken evre sırasında saptanırsa, göz damlası ile medikal tedaviye cevap verir ancak geç evrelerde lazer müdahalesi ya da glokom ameliyatı gerektirebilir” dedi.

“Göz sorunu olmayan bir kişi 2 yılda 1 muayene olmalı”
Göz muayenesinin hangi sıklıkla yapılması gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Nil, “Göz sorunu olmayan biri 2 yılda bir düzenli olarak göz muayenesi yaptırabilir, ancak kırma kusuru ya da hastalığı olanların mutlaka 6 ayda bir, hatta hastalığın evresine göre 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekebilmektedir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kaynak: İHA