Daha önce okuyamamaktan bahsetmiştik. Şimdi de okuyamamanın başka bir boyutunu ele alalım. Depresyon. Ama öyle değil. Sebep olarak değil en azından.

Daha önce okuyamamaktan bahsetmiştik.
Şimdi de okuyamamanın başka bir boyutunu ele alalım.
Depresyon. Ama öyle değil. Sebep olarak değil en azından.

Beni bu konu hakkında konuşmaya iten birkaç hadise gerçekleşti.
İlki, ekşisözlük’te reklam çıkılan bir ayakkabı markası ve bir sanatçı işbirliğini görmem oldu.
Farkındalık yaratan bir proje oluşturulmuş, “Hikâyem Bitmedi” sloganıyla birtakım üretimlerde bulunulmuş.

Bir kere ‘farkındalık yaratmak’ başlı başına anlamsız bir kelime. Herkes, her şeyin farkında zaten.
Bir bilmeyen farkındalık yaratabilirsiniz tabii, çocuklara mesela.
Kocaman yetişkin insanlara farkındalık yaratamazsınız.

İlginç bir işbirliği olmuş ama tabii ki.
Proje’nin arka planını araştırdığınızda bazı dernekleri, AB desteğini ve bir üniversiteyi bulabiliyorsunuz.
Sonuç olarak, bir sanatçı var olduğu özgüveni ile gençlere güzel bir örnek teşkil ediyor ve seslenebileceği bir kitlesi var. İşbirliği için çok yönlü bir öge oluyor ister istemez.
Umarız proje, fonlarını nokta atışı hedef kitlelere yöneltebilir.

Ama beni rahatsız eden konu bu değil.

Depresyon, gerçek bir hastalık teşhisi olmayı bırakıp, modern insanın gündelik bir problemi haline geldi. Avrupa görmüş, dışarıdan bakıldığında her şeye sahip olan Tezer Özlü gibi yazarların; aşka âşık olan Cezmi Ersöz’lerin; kaybolmaya meyilli ruh Yusuf Atılgan’ların; gençliğimi buhranlara sürükleyen Hakan Günday’ların depresyonları.

Gençtik, ülkece bitiktik, tutunacak dal arıyorduk. Pek çoğumuz sanata sığındı. Sanat dünyasına da ‘modern insan, modern yazar’ hâkimdi. Depresyonlardan depresyon beğenmedik mi? Uzaklara bakışımız halis miydi, uydurduk mu acaba? Kimin hikâyesinden okuduk da böyle oldu? Hayata tutunuşlarımıza kılıf bulduk, bir amaç edinenler kendini kurtardı. Bir kısmı alkol ve uyuşturucuyla günleri sıralamaya devam ediyor. Bazıları tüm bu kargaşanın içinde yitip gitti.

Biz ve bizden öncekiler; çırpınan, alelade bir nesildi.

Edebiyatla giriş yaptım cümlelerime; İşte, artık bu eserleri okuyamıyorum. Birey odaklı sahte monologlarınız, gerçek acıların içerisinde eriyip gidiyor. Var oluş mücadelesini, gündelik bir soruna indirgemek, masalarınıza meze etmek… Bunlar yaşamaya yakışmaz. Bir ciddiyetle ele almalıyız yaşamayı. Her gün yinelenen bir mücadeleye evrilmeli. Bunlar bıçağını kapmış ve bana, sevdiklerime saldırmak için harekete geçen hiçbir şeyden de beni korumaz.

İşte, bir diğer uç da; kimi depresyondan 2 bin 500 TL’lik ekose desenli bir spor ayakkabı alarak kurtaracağım ben tam olarak, o miktar şuraya aktarılıyor açıklaması da yersiz olacaktır. Ayrıcalıklı olmayan grup, yine aynı mücadeleye devam ediyor. Zaten destek olmak isteyen asgari ücretli bu ayakkabıyı alamaz; o kadar parası olan da ayakkabı almakla yetinmez.

Bana bir farkındalık yaratılmadı değil tabii, en acilinden toplumdaki depresyona, anksiyeteye el atılması ve önüne geçilmesi lazım. Boğulacağız yoksa.