23.55 Garajda indi otobüsten şoför. Yolcular da indiler teker teker. Karınları iyice acıkmıştı. En yakın lokantaya giderlerken sesleniyordu muavin:
23.55Garajda indi otobüsten şoför. Yolcular da indiler teker teker. Karınları iyice acıkmıştı. En yakın lokantaya giderlerken sesleniyordu muavin:
“Otobüsümüz yarım saat burda beyler!”
Aşçı ve garsonlar idmanlı uykusuzluğa.
Garajın ortalık yerindeki çepeçevre camlı lokantaya girdi çoğu yakın bulduğu için.
Kapıdan girer girmez açıkta olan yemeklere şöyle bir göz attılar.
5 numara, 8 numara, 10 numara. Çoğu buraya girmişti.
“Ne var yiyecek?”
“Gördükleriniz hanımefendi!” dedi aşçı elini beze silip.
Bakındı. Sulu yemeklerden korkmuştu gözü. Belki yağı ağır, suyu değişik gelir. İlle de yağı!
5 numara bir porsiyon köfte söyleyip oturdu.
“Yanına bir şey ister misiniz?”
“Salata var mı?”
“Salata kalmadı hanımefendi. Dilerseniz piyaz gibi bir garnitür var hazırda.”
“Nasıl?”
“Marulla soğan.”
“Kuru soğan mı, taze soğan mı?”
“Kuru soğan.”
Yüzünü buruşturdu:
“Sadece marul yok mu?”
“Yok.”
“Peki, siz getirin. Ben marullarını yiyeyim. Limon da vardır?”
“Var.”
“Limon da lütfen!”
Köfteler kupkuruydu. Ürküp kabuklarına çekilmiş hayvanlara benziyorlardı tabağın ortasında.
Çatalının ucuyla, elinden geldiğince ayırdı soğanları tabağın kenarına. Köfteleri yemeğe başladı. Limonu marulun üstüne sıkmıştı.
Biraz sonra garson yaklaştı:
“Başka bir arzunuz?”
“Yoğurt var mı?”
“Var efendim.”
“Peki ayran?”
“Yok.”
“Öyleyse yoğurt ve bir şişe su getirin, ben karıştırayım bari!”
Garsonun getirdiği yoğurdu bir tabakta karıştırıp ayran yaptı. Biraz tuz atıp karıştırdı. Bir pilav isteyip yanında içmeğe başladı ayranı kaşık kaşık, cacık gibi.
Otobüsün kornasıyla elleri ayaklarına dolaştı yolcuların. Gece yarısı tanımadığın bir yerde kalıverme korkusu bu! Lokantanın hemen yanındaki tuvaletten çıkanlar da ellerini siliyorlardı acele acele mendillerine.
Otobüse yeni bir şoförün geldiğini gördü yolcular.
Yeni şoförleri arkaya doğru seslendi:
“Sen yoruldun, biraz kestir bakalım!”
Eski şoförü ancak o zaman, en arka sıraya, arka koltuklara uzanırken fark ettiler.
8 numara merakla sordu:
“Onarıldı mı arızalanan yer?”
“Bir şey yokmuş. Sıkmamışlar kelepçeyi iyice.” dedi yeni şoför.
Garajdan çıkıp yola koyuldu otobüs.
(“Zaman Hırsızları” romanımdan)