Türkiye’nin spor tarihini değiştiren 10 efsane sporcumuz...

1943’de Trabzon’da doğan Cemal Kamacı, Türk boks tarihinin en önemli ismidir. Spora futbolla başladı, ancak geçirdiği sakatlıktan sonra boksa yöneldi. Avrupa şampiyonu olan ilk Türk boksör olan Kamacı, 1973’de Ali Sami Yen Stadı’nda düzenlenen unvan maçında Avrupa şampiyonu Roger Zami’yi yenerek 63,5 kg’da Avrupa şampiyonu oldu. Kamacı, profesyonel boks yaşamında hiç nakavt olmadı.

1982’de doğan Etiyopya kökenli Elvan Abeylegesse, Türk atletizmine olimpiyatlardaki ilk gümüş madalyasını kazandıran isim. Abeylegesse, Türkiye ve Avrupa rekoru sahibi orta ve uzun mesafe koşucusu olarak Türkiye’de binlerce gence atletizmi sevdiren isim olarak tarihe geçti.

Grekoromen güreşte Olimpiyat, Dünya ve Avrupa sampiyonu olan Hamza Yerlikaya, modern güreşin tarihinde dünya minderlerinde ilk kez 17 yaşında şampiyon olmasıyla tarihe geçti. Uluslararası Güreş Federasyonları Birliği (FILA) Yerlikaya’yı “Asrın Güreşçisi” unvanı ile ödüllendirildi. 1976 İstanbul doğumlu Yerlikaya spor kariyerini 15 altın madalya ile taçlandırdı. Yerlikaya halen Türkiye Güreş Federasyonu Başkanlığını yürütüyor.

984 yılında Sakarya’da motor tamircisi bir bababın küçük oğlu olarak dünyaya gelen Kenan Sofuoğlu, 2007 yılında Supersport Dünya Şampiyonluğu’nda sezonun bitimine 3 yarış kala şampiyon oldu. Sofuoğlu aynı başarısını 2010, 2012 ve 2015’de de göstererek dünya motorsiklet şampiyonaları tarihine geçmiştir.

1976’da eski Yugoslavya’da doğan Mirsad Türkcan, Türkiye’de basketbolün en önemli isimleri arasında sayılmakta. Türkiye’de ve Euroleague’de sayısız başarıya imza atan Türkcan, 1999’da NBA takımlarından New York Knicks’e transfer oldu ve NBA’de oynan ilk Türk oyuncu olarak tarihe geçti. Türkcan şu anda Fenerbahçe Ülker Genel Menajeri görevini yürütüyor.

Sadece Türkiye’nin değil dünyanın gelmiş geçmiş en büyük haltercisi olan Naim Süleymanoğlu, 1,47 metre boyuna rağmen çok güçlü olması nedeniyle “Cep Herkülü” olarak da anılır. 1967’de Bulgaristan’da doğan Süleymanoğlu, Bulgaristan’daki baskılardan kurtulmak ve Türkiye adına müsabakalara katılmak için 1986’da Melbourne’de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nda Türkiye Büyükelçiliği’ne sığınarak Türkiye’ye iltica etmişti. Türkiye’ye ilticasında ve getirilmesinde bizzat devrin Cumhurbaşkanı Turgut Özal devreye girmişti. Süleymanoğlu, üstün performansıyla 1988 yılında Time dergisine kapak olmuştu.

1964 doğumlu Semih Saygıner dünyanın en başarılı 3 profesyonel bilardo oyuncusundan biri. 1994’te ilk Dünya Bilardo Şampiyonluğunu kazanan Saygıner, dünyada “Mr. Magic” (Bay Sihir) ya da “The Turkish Prince” (Türk Prensi) lakaplarıyla da tanınıyor. Türkiye’de bilardonun bir federasyon sporu haline gelmesini sağlayan Saygıner, Hollanda liginde 9 yıl, Portekiz liginde 3 yıl profesyonel oyunculuk yaptı. Saygıner, bilardo literatürüne “Semih Saygıner Magic Shots” (Semih Saygıner’in Sihirli Vuruşları) olarak geçmiş 42 özel vuruş tekniğine sahip.

1963 Samsun doğumlu Tanju Çolak, 335 gol ile Türk futbolunun en gölcü ismidir. 1987-88 sezonunda rekor bir ücretle Galatasaray’a transfer olan Çolak, o sezon Galatasaray formasıyla 39 gol atarak Avrupa liglerinde o yıl en çok gol atan futbolcu unvanını alarak Altın Ayakkabı ile ödüllendirilmişti.

1979 yılında Ankara’da doğan Yasemin Dalkılıç dünya sualtı dalış rekortmeni olarak tarihe geçti. 1999 yılında serbest dalışın en zor disiplininde 68 metre derinliğe dalarak dünya rekoru kırdı. Rekorlarına 2000 yılında iki yenisi eklendi. Serbest dalışın en itibarlı disiplinleri olan Limitli ve Limitsiz Değişken Ağırlık kategorilerinde 100 ve 120 metre derinliğe indi. Daha sonra, Mısır’da Limitli Değişken Ağırlık kategorisinde 105 metre ve Yunanistan’da Desteksiz Sabit Ağırlık kategorisinde 40 metrelik dünya rekorları ile bu sporda dünyanın en elit grubuna yükselmeyi başardı.

1924 Karamürsel doğumlu olan Gazanfer Bilge, 1946’da Avrupa şampiyonluğunu kazandıktan sonra 1948 Londra’da serbest güreş dalında Türkiye’ye ilk Olimpiyat altın madalyasını kazandırdı.

1912 Erzincan doğumlu olan milli güreşçi Yaşar Erkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin olimpiyatlarda aldığı ilk altın madalyayı kazanan sporcu olarak Türkiye spor tarihine yeni bir yön veren bir isim.
Yaşar Erkan, 1936 Yaz Olimpiyatları’nda altın madalya aldıktan sonra “Şampiyonluk kürsüsünde şanlı bayrağımız şeref direğine çekilirken kendimi tutamadım, gözlerimden yaşlar sel gibi aktı. Yüz yirmi bin kişinin ve Hitler’in önünde bayrağımızı şeref direğine çektirmek ve ayakta güzel marşımızı dinletmek zevklerin en güzeli ve en büyüğüdür” der.
Aynı dakşkalarda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ten kendisine bir telegraf ulaştırılır: “Kendin küçüksün; ama memleket için önemli bir iş yaptın. Artık adın Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar!”.