Ben tüm sokaklarından yürüyerek geçemediğim kente, kent demem!

Yıllarca büyük şehirlerde yaşadım,
bireyselleşmenin derinden yıprattığı o insanları içselleştirdim.
ve bir noktada dönüp baktığımda, en büyük korkularımdan birinin, yani, 'onlardan biri' olmanın gittikçe bana daha güçlü bir şekilde hücum ettiğini gördüm.
Hal böyle olunca, bazı çingene ruhlular -yazar kendisine atıfta bulunuyor-
kaçıp gitmeyi çare olarak görürler.

Ben de kaçtım.

O zamanlar dinlediğim güzel de bir müzisyen vardı: Can Kazaz.
2017'de çıkardığı albümünün adı, Ben Sizden Kaçtım'dı.
Severek de dinlerdim.

Her sabah işe yürüyüp, sokaklarında flanörlük yaptığım bu şehirde,
kendisini sık sık anıyorum.
Bilmiyorum, bir sanatçıya bunu duymak nasıl hissettirir?

Peki yürümenin bu güzelliği nereden geliyor?
Şehirde bekleyerek vakit kaybetmek ne büyük acı!
Otobüs bekle, minibüs bekle, simitçiyi bekle, vapuru bekle!
Bekle anam, bekle!
Ya ömürümüz?
O da bizi bekleyecek mi?

İnsanın 1 dakikası bile yok, bekleyerek kaybedebileceği...