Sürekli yeni bir şey üretmek mümkün değildir.

Sürekli yeni bir şey üretmek mümkün değildir.
Ama aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız gibi düşünmeyelim bunu.
Mesai saatlerinin dolu dolu geçtiğini düşünen biri varsa yanılıyordur.
Sürekli çalışmak mümkün olmadığı gibi sağlıklı da değil.
Kapitalist sistemin temellerinden biri de ürettiğine yabancılaşan insan yaratmaktı.
Böylece, hiçbir bağı olmayan insan bol bol ve niteliksiz üretim yapacaktı.
Nitekim öyle de oldu.
‘Ben öyle değilim’ diyen varsa, otursun soluklansın bir düşünelim.
Kalktınız.
Dün sabah olduğu gibi yastığın aynı yüzünden, aynı duvara bakarak uyandınız.
Kendi mutsuzluklarınız sizin olsun, beni ilgilendirmez.
İşe gidiyorsunuz. Aynı dış kapı, aynı kaldırım taşı.
Düzenin disiplini vardır derler.
Yoktur. Kaosun düzeni vardır.
Pembe bir elbisenin, pembeye boyanmasının anlamı olmaması gibi.
Bazı şeylerin gereği yoktur işte.
İşe gittiniz, gün geçirmek için, eve ekmek almak için, pek çok sebepten ötürü, işe gittiniz.
Şanslıysanız tabii. Doğru insanları tanıdıysanız ya da imkânlarınız oluştuysa.
08.00-12.00 arası çalıştınız.
Belki sabah Ankara usulü simit yediniz, belki yanına üçgen peynir, güzel de bir çay itiniz.
Öğle yemeğine kadar zaping yaptınız siteler arasında.
İşte böyle geçti.
Akşam dönerken, aynı dış kapı ve aynı kaldırım taşı karşıladı sizi tam tersi istikametten.
Bugün ne oldu?
Dünün aynısı.
Diş macunu kapağı taktınız. Her gün, diğer günler gibi, diş macun kapağı taktınız.
Herkesin yapabileceği, özgün olmayan, adanma gerektirmeyen işi yaptınız.
Siz derken alınmayın lütfen. Biz işte. Ben öyle yaptım. Başka türlü de olmayacaktı.
Kaosun düzenini aksettirebildim mi acaba?