Bilet deyip geçmeyin.
Bilet deyip geçmeyin. Günümüzün kredi kartının atası hem de ondan daha garantili çünkü para gibi, bedeli önceden ödenmiş. Öderken hizmeti garantilemiş oluyorsun peşinen. Hani şu kurumların çalışanlarına verdiği yemek fişleri gibi. Hatta kahvelerde, para verip dükkanınızın çekmecesine koyduğunuz fişler gibi. Kaç kahve ya da çay içmişseniz o kadar fişi verip ödemiş oluyorsunuz içeceği getirene. Çünkü parasını peşin ödemişsiniz. Ne demişler: Para peşin, kırmızı meşin.O kadar çok türü var ki bu biletlerin. Sinemaya, tiyatroya, sirke, konsere, gösteriye girecek ya da lunaparktaki salıncaklara, oyuncaklara binecekken alınan biletler; trene, otobüse, gemiye, uçağa binmek için alınan biletler…
Benim sözünü edeceğim asıl biletler, çekiliş biletleri. Hani her ayın önceden
saptanmış tarihlerinde yapılacak çekilişler için satılan biletler. Tam, yarım, çeyrek… Sanki bir ara “onda bir bilet” bile vardı. Tam bilet alırsan çıkan ikramiyenin tamamını, çeyrek alırsan dörtte birini kazanıyorsun. Hani yerel bir söylemle “Nekka ekmek, okka köfte!”
“Bu konu böyle sürüp gidecek mi, sıkıldım.” diyorsanız haklısınız. Artık konuya girmenin tam zamanı. Sizi bilmem ama bu çekiliş biletlerini ben “karşı cinsten eş ya da arkadaş seçme”ye benzetirim oldum olası. Nasıl derseniz anlatayım:
Yukarıda sayılanların hangisini alacak olursanız olun kural değişmez. Hangi filme veya oyuna, kente gidecekseniz oturacağınız yer, varacağınız hedef bellidir. Ya çekiliş bileti alanlar? Onların tek beklentisi hedefe yani ikramiyeye varmaktır hem de en büyük ikramiyeye. Oysa bu çekilişlerde yanlış numaralı biletler binlerce, belki de milyonlarcadır.
Şimdi arkanıza yaslanın ve bileti karşı cins olarak düşünerek okuyun bundan sonrasını.
Biletlerin karşısına geçtiğinizde fıkır fıkırdır içiniz. “Size de çıkabilir!” çağrısı beyninizde yankılanmaktadır uzun süredir. Satıcı uzatmaz size adayınızı. Siz de hemen elinizi uzatıp almazsınız bileti masadan ya da bilet tomarından çünkü ille de siz seçeceksinizdir size uygun bileti. Bazen parmaklarınız bir biletten öbürüne gider. Her ne kadar sonu 4’lü mü, 7’li mi; başı 6’lı mı, 3’lü mü; içinde sıfır olan mı, olmayan mı (esmer mi, sarışın mı; zayıf mı, balık etli mi; aşırı duygusal mı, gerçekçi mi; şu burçtan mı, bu burçtan mı; şuralı mı, buralı mı, etten mi, ottan mı hoşlanır) olsun diye bir beklentiniz ya da zevkiniz olsa da “Acaba şunu mu alsam, yok yok ötekini mi?” diye düşünmeden edemezsiniz. İçiniz kıpır kıpırdır ama zihniniz de daima ikircikli hatta kararsızdır. Karar verip seçtiğinizde ise gerilen sinirleriniz birden gevşer, rahatlarsınız.
Her şey olup bitmiştir ve seçiminizi yapmışsınızdır. Artık büyük ikramiye çantada kekliktir. Sırada bekleme süreci vardır. O arada sık sık veya belki de her gece o ikramiyeyle ne kadar mutlu olacağınızı düşünür ve sonsuz hayallere dalarsınız. Kim bilir ne kadar güzel günler, yıllar beklemektedir sizi. Kuşkunuz mu var, onunla tabii ki en güzel günler ve yıllar geçecektir. Mutluluktan uçacağınız o günü beklersiniz çünkü doğru seçimi yapıp doğru bilette karar kılmışsınızdır. Bu arada onun gözüne girmeniz gerekir bir bakıma. Sizinle ilgilenmesini de istemez değilsiniz.
Siz de bilirsiniz ki bu çekilişlerde hedefiniz en büyük ikramiyeyse (ki yiğidin gönlünde yatan aslan odur) bütün biletler “yanlış numaralı”dır ve yalnız biri “doğru bilet”tir.
Çekiliş yapılır ve düş kırıklığı, fiyasko, yenilgi, mutsuzluk… Ne derseniz deyin, birden boşluğa düşmüş gibi hissedersiniz kendinizi çünkü seçiminizin yanlış olduğu, yüzünüze tokat gibi çarpmıştır “kazananlar listesi”yle. Siz siz olun, yitirenlerin yanına sakın yaklaşmayın. Size nasıl davranacakları hiç belli olmaz. Hatta kara sularının yöresinde bile dolaşmayın, kalbinizi kırarlar. Potansiyel kavgacı ve saldırgandır onlar. Küskün davranırlarsa ona şükredin çünkü vartayı ucuz atlatmış sayılırsınız.
Siz şimdi sanıyorsunuz ki “ikramiyeyi kazanamayanlar" yaşama küsecekler. O günden sonra insan içine çıkamayacaklar çünkü seçimlerinde yanıldılar. Hayır, asıl siz yanıldınız.
Yaşasın yeni çekiliş! Hemen ertesi gün “yeni çekiliş”in yeni biletleri çıkar piyasaya. Yeni biletler, yeni adaylar, yeni umutlar… Bir öncekinde seçtiğin biletin yanlış numaralı olması, beklediğin ikramiyenin sana çıkmadığını öğrendiğinde yaşadığın düş kırıklığı gitmiş. Yerini yeni biletin çapkın göz kırpışları almış. Hepsi “Beni seç, beni seç.” diyor. O yeni bileti görür görmez, onunla geçecek güzel , mutlu günlerin ve yılların hayaliyle ayakların yerden kesilmiştir. Yeni bir umut ve heyecanla yeni adaya uzatıyorsun parmaklarını ama şunu unutma ey ikramiye avcısı:
“Yanlış numaralı bilet” milyonlarca ama “doğru bilet” ne yazık ki bir tane! Bu yüzden sık sık mutsuz olmuyor muyuz zaten?