Çanakkale zaten rüzgârıyla meşhur, rüzgârıyla öndedir.


Çanakkale zaten rüzgârıyla meşhur, rüzgârıyla öndedir.
Bu rüzgâr, bilimsel bir anlatımla 27 knot hızını aştığında, artık fırtına olmaya başlar.
Her sene 1-2 gün sapmayla Eylül aynın son haftası kestane karası fırtınası başlar ve 3-4 gün sürer.
Biz de bu sene 27 Eylül’de başladık.
3 gündür süren lodos ve rüzgâr, gittikçe kafamızı karıştırdı.
Gündüzleri sıcak ve rüzgârlı; geceleri soğuk ve rüzgârlı
Ama alabildiğine basık bir hava söz konusu oldu.
Bu fırtına, ismini de ilginç bir yerden alıyor…
Dışı dikenli olan kestaneleri toplamak pek zordur. Kestanelerin artık olgunlaştığı ve hasadının başladığı döneme denk gelen Eylül aylarının son haftasında fırtına, kestaneleri ağaçtan düşürür. İsmini de buradan alır.
Doğa hiç yanılmaz. Kestane karası fırtınası, bize havaların soğumaya başladığını anlatır.

Bu bol rüzgârlı, soğumaya başlayan havada, aman diyelim bağışıklığınıza dikkat edin.
Herkes tek tek hastalanmaya başladı zaten.
Ceket giyseniz terler, tişörtle gezseniz üşürsünüz.
Saç-makyaj zaten nafile!
Rüzgâr beraberinde alır götürür her şeyi.
Demem o ki doğa kuralları bizim gündelik hayatımızla paralel ilerlemez.
Doğa sizin kaygılarınızı umursamaz, ona ayak uydurmak zorunda kalırsınız.
Sizden büyük bir gücün akışında var olmanın tadı burukça kalır yanınızda.
Onu keşfedecek zamanınız olursa…