Dünya Obezite Günü nedeniyle İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde düzenlenen ‘Obeziteyi Anla, Önle ve Yönet' panelinde obezitenin nedenleri ve obeziteyi engellemenin yolları konuşuldu. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Asiye Nurten ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Şeyda Saydamlı'nın oturum başkanları olduğu panelde yeme davranışlarının düzenlenmesi, duygusal yeme ve yeme bağımlılığı, obeziteyi engelleme ve egzersiz konuları ele alındı.
Açılış konuşmasını yapan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emir Tan, "DSÖ'nün verdiği bilgilere göre obezitede Avrupa'da ilk sırayı alıyormuşuz. OECD ülkeleri içerisinde ise ABD'den sonra ikinci sıradaymışız. Tablomuz biraz karanlık. Karanlık olan tabloda bağımlılık konusunda bizim mücadele ettiğimiz etkenlerden biri de obezite. 50-60 yılda beslenme alışkanlıklarının özellikle bizim toplumumuzda da bu kadar gelişmesi, spor ve hareketsizlik de etkileyen faktörlerden bir tanesi" dedi.
Dr. Öğretim Üyesi Şeyda Saydamlı, obezitenin bu yüzyılın küresel salgın hastalıklarından biri olduğunu belirterek, "Biz de üniversitemiz genelinde obeziteyi anlamak, öğrencilerimize anlamaları, önlemeleri ve yönetmeleri yönünde bilgilendirmek, farkındalık oluşturmak amacıyla böyle bir toplantı düzenledik. Obezite küresel olarak bir problem, yalnızca ülkemiz içerisinde değil. Bu nedenle bu panelin başına koyduğumuz obeziteyi anla, önle ve yönet sözcüğünün anlamı çok büyük" dedi.
"Obezite birçok kronik hastalığa neden oluyor"
Obezitenin yalnızca yetişkinleri değil çocukları da tehdit eden bir hastalık olduğunu söyleyen Saydamlı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Obezite yalnız yetişkinleri etkileyen bir hastalık değil. Çocukluk yaşında başlayan alışkanlıkların değerlendirilmesi ve toplumda bu kişilerin ötekileştirilmesiyle gündeme gelen, psikolojilerini bozan bir hastalık. Aynı zamanda obezite çok çeşitli kronik hastalıklara da neden olmakta. Hipertansiyon, hiperlipidemi, lipidin yüksekliği, inme, solunum fonksiyonu ve sindirim sistemi fonksiyonu bozukluklarıyla kendini göstermekte ve birçok kronik hastalık obeziteye eşlik etmekte."
"2030 yılına kadar 1 milyar insanın bu hastalıkla yaşayacağı tahmin ediliyor"
Obeziteye ilişkin istatistiki bilgiler veren Saydamlı, Dünya Obezite Atlası 2030 tahminlerine göre Türkiye'deki obezite oranının yüzde 19 olarak öngörüldüğünü belirtti. "Bu nedenle obeziteyi önleyecek stratejilerin ele alınması bizim için gerçekten çok önemli" diyen Saydamlı, "Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2021 yılının raporuna göre 2030 yılına kadar 1 milyar insanın bu hastalıkla yaşayacağını tahmin etmekte. Bu şu demektir: Eğer obeziteyle etkin bir şekilde mücadele edilmeyecek olursa 2035 yılında dünya genelinde her 4 kişiden 1 kişinin obez olacağıyla ilgili raporlar var. Bunlar son derece çarpıcı istatistik verileri. Bu nedenle obeziteyi engellememiz gerekmekte" ifadelerini kullandı.
"Günümüzde beslenmek için değil, yemek yemek için yemek yiyoruz"
Prof. Dr. Asiye Nurten ise, "Biz bağımlılık komisyonu olarak, obezitenin de bir tür bağımlılık olduğu bilindiği için bugün bir farkındalık oluşturmak, ona göre önlem almak amacıyla bu konferansı düzenlemiş olduk. 2015'te Dünya Sağlık Örgütü 4 Mart'ı obezite günü ilan etti ve bizim Sağlık Bakanlığımızın da 2010'dan itibaren obeziteyle mücadeleyle ilgili gayreti var" dedi.
"Obezite Türkiye için de büyük bir tehlike, çünkü obezitede yüzde olarak üst noktalardayız" diyen Nurten, "Obezite pek çok hastalığa da zemin hazırlıyor. ‘Biz aslında niye yemek yiyoruz' sorusuna gelmek lazım. Bizim vücudumuzun beslenmeye ihtiyacı var. Canlılığımızı sürdürmek için, biz aslında beslenmek için yiyoruz. Günümüzde bu kavramlar karıştı. Yemek yemek için yemek yiyor olunca ihtiyacımızdan fazlasını tüketiyoruz. Bizim beynimizde öyle bir bölge var ki, ne zaman acıktın ve ne kadar gıdadan ne kadar alman gerekiyor onları ölçüyor. Ve şunlardan o kadar al diyor. Ve o kadar farklı kimyasallar salgılanıyor ki yemeğe başladıktan 20 dakika sonra ‘yedin artık dur' diyor. Biz bu iç sesimizi dinlesek 25 yaşındaki kilomuzu hemen hemen ömür boyu muhafaza ediyoruz. Ama iç sesimizi dinlemiyoruz. Çeldiriciler çok, yemeğe ulaşım çok kolay. Özellikle lezzetlendirilmiş yemekler yedikçe daha çok yeme isteği, çağın hastalığı obeziteyi getiriyor. O da sadece aşırı kiloya değil, diyabet, kanser, yüksek tansiyon ve pek çok hastalığa neden olduğu için çocukluk çağından itibaren önleyelim istiyoruz" ifadelerini kullandı.