Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Şubat ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Ekonomik daralma, enflasyon, deprem, turizm ve daha bir çok konunun gündemde olduğu olağan toplantıda değerlendirmeler de iş dünyasının yaşadığı sorunları ortaya koydu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından ÇTSO Kongre ve Fuar Merkezi’nde yapılan toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Meclis Başkanı Osman Okyay, enflasyon ve para politikasını değerlendirdi. Okyay yaptığı açıklamada “ Bizim şu andaki önceliğimiz ve diğer oturumlarda da altını çizdiğimiz gibi enflasyonun kontrol altına alınması. Üretim maliyetlerinden yatırımlara kadar her alanda iş dünyamız için kritik bir konu. Özellikle finansmana erişim, satın alma gücü ve fiyat istikrarı gibi unsurların iş planlarımız üzerinde doğrudan etkisi var. Bildiğiniz gibi halihazırda kısa vadeli talebi baskılamaya odaklı bir dezenflasyon programı uygulanıyor. Burada en büyük görev para politikasına düşüyor, ancak Maliye politikasının da Merkez Bankası’na destek olması büyük önem taşıyor. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek, sıklıkla bu yıl Maliye politikasının daha sıkı olacağını vurguluyor. Bu anlayışın yansımaları sahada görülmeye başlandı, fakat bunun etkin bir vergi reformuyla, kamunun da kemer sıkmasıyla ve kapsamlı yapısal düzenlemelerle desteklenmesi gerekiyor. Ek olarak enflasyonun kalıcı düşmesine imkân sağlayacak, uzun vadeli üretim kapasitesini artıracak adımların atılması çok önemli” dedi.
Neden bürokratlar sorumlu tutulmuyor
Bolu’da yaşanan yangın sonrasında gözler Turizm işletmelerine çevrilmiş, ceza üstüne ceza yazılırken tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de bir çok işletme mühürlendi. Meclisin açılış konuşmasında yaşananlara değinen ve bürokrasiye dikkat çeken ÇTSO Başkanı Selçuk Semizoğlu “Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu ise konuşmasında iş insanlarının üzerindeki artan yüke değinerek “İş dünyası vergisini, sigortasını ödüyor, bürokrasi ile boğuşuyor. Her geçen gün üzerimizdeki bir yük daha da artıyor. Hepsine razı oluyoruz. Ama Devletimizin şefkatini, sıcak elini de hissetmek, umudumuzu hep canlı tutmak zorundayız. Biz bardağın yarısını dolu olduğunu gören bürokratlar ve idarecilerle yönetilmek istiyoruz. Yoksa bir insan neden yatırım yapsın? Kartalkaya olayının ardından 81 İlde yüzlerce işletme mühürlendi. Peki bu işletmeler yasalara uygun değilse şimdiye kadar faaliyetine neden izin verildi? Başımıza illa bir olay gelince mi önlem almalıyız? Kartalkaya’da gerçekleşen yangında aşçı yardımcısı dahi gözaltına alınırken bir tane bürokrat, bir tane imza atan sorumlu yok. İnşaatı yaparken ne yapıyoruz? Önce zeminin raporunu çıkarıyoruz, mimara, inşaat mühendisine gidiyoruz. Bunlardan sonra ilgili makama gidip ruhsat talep ediyoruz. İlgili makam inceliyor, daha sonra Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden havuz sistemi ile yapı denetim inceleyip beton numunesi alıyor. Şimdi burada müteahhitin parası var inşaat yapıyor, bu müteahhit ilkokul mezunu olabilir. Bina yıkılınca müteahhiti suçluyorlar. Bunları denetleyen İş Güvenliği Uzmanı da var. Bu konuları konuşan kimse yok. Müteahhitler; Belediyelerin harçlarından, imardaki zorluklardan, altyapıdan bahsediyor. Keyfi uygulamalardan uzak olmamız lazım. Hak ise verilsin hak değilse verilmesin” dedi.
Doktorlar Çanakkale’den gitmeye başladı
Selçuk Semizoğlu, konuşmasında özel hastanenin kapanması ile devlet hastanelerinde oluşan yoğunluk ve sağlık sisteminde yaşanan sorunların yanı sıra başarılı doktorların da Çanakkale’yi terk ettiğine dikkat çekerek “ Çanakkale’nin tek Özel Hastanesi ani bir kararla bir gecede kapandı. Çalışanlarımızın, ailemizin kısacası hepimizin sağlık hizmetine ihtiyacı var. Bununla ilgili en azından yeni hastane için izin sürelerinin biraz daha kısalması için çalışmalarımız, görüşmelerimiz oldu. Özel hastane kapanınca Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Hastanesi’ne yoğunluk devam ediyor. Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’nin doluluk oranı %87, bununla ilgili de bazı hastaların odalarda tek kalması gerektiğini belirttiler. O yüzden bu rakamı %100 görebiliriz. Bunun yanında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Hastanesi’nin doluluk oranı %35. Bunlara el atılması gerekiyor. Hastaneler hepimize lazım. Sağlık her şeyden önemli. Bunu eleştiri olarak algılamasınlar ama bu kalabalığın biraz daha alınması ve özel hastane konusunda her yerde konuşulması lazım. Çok değerli doktorlarımız şehrimizden gitmeye başladı “ dedi.
Şehrin de katkı vermesi gerekiyor
Açılış konuşması ve meclis gündemindeki maddelerin görüşülmesinin ardından üyelere de söz verildi. Söz alan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çelik, gerçekleştirilen Emıtt fuarında Çanakkale’den firmaların az katılımna kamuoyunda verilen tepkilere ilişkin açıklamalarda bulunarak önemli istatistikler verdi. Fuarın maliyetlerine de dikkat çeken Çelik “Emitt Fuarı hakkında kısa bir istatistik paylaşmak istiyorum. Turizm sektörünü pandemi öncesi ve pandemi sonrası olmak üzere iki döneme ayırabiliriz. 2020 yılında Emitt Fuarı’na 94 ülke katılırken, 2025 yılında bu sayı 28’e düşmüştür. Katılımcı firma sayısı 2020’de 1500 iken, 2025’te 653 olmuştur. Benzer şekilde, 2020’de toplam ziyaretçi sayısı 60 binin üzerindeyken, 2025’te 28 bine gerilemiştir. Bu tür fuarlara katılım önemli bir maliyet gerektirdiğinden, kamu kurumları ve yarı kamu kuruluşlarının bu doğrultudaki tercihleri ve hedefleri aslında yerindedir. Emitt Fuarı eski gücüne kavuştuğunda, ilgili kamu kurum ve kuruluşları da gerekli adımları atacaktır” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu ise yeniden söz alarak, şehrin tanıtımına şehirdeki aktörlerin de yererince destek vermesi gerektiğini dile getirdiği açıklamasında “Emitt Fuarı aslında şehrin bunu istemesiyle alakalı bir durum. Bu konuda eleştiriler alıyoruz, ancak bu tür fuarlara katılmanın ve dönmenin belirli bir maliyeti var. Bu nedenle, bu tür organizasyonlara gerçekten verimli olabilecek kişilerin katılması gerekiyor. 2023 yılında Sofya’ya giderek B2B görüşmeleri gerçekleştirdik ve bu görüşmelerin turizm açısından olumlu sonuçlarını gördük. İnşallah, Şubat ayının sonlarında Bükreş’e giderek benzer görüşmeler yapacak ve Çanakkale’mizi en iyi şekilde tanıtacağız. Bu noktada Kapadokya’yı örnek vermek istiyorum. Neredeyse her filmde, her dizide Kapadokya’yı görüyoruz. İşte bu yüzden, bir destinasyonun tanıtımı için yalnızca katılım değil, aynı zamanda şehrin de bunu istemesi ve desteklemesi gerekiyor." İfadelerine yer verdi.