AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Gazze halkının Ramazan ayını tebrik etti. Çelik, MYK Toplantısı’nda Teşkilat Başkanlığının, Kadın Kolları Başkanlığının ve Gençlik Kolları Başkanlığının Ramazan ayında yapılacak etkinliklerle, vatandaşlarla nasıl buluşulacağı ile ilgili birer sunum yaptıklarını belirtti. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için ortaya çıkan durumla ilgili, gelinen aşamayla ilgili değerlendirmeleri de hassas bir şekilde yaptıklarını ifade eden Çelik, "Bütün bir süreci çok yakinen takip ediyoruz. Tabii bu tablonun oluşturduğu mesaj, Türkiye’nin içinden bununla ilgili olarak siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar, dünya açısından da anlamlı bir referans kaynağı olmuştur. Özellikle bazı bölgedeki istikrarsızlaştırıcı devletlerin bölgeyi daha çok kaosa, daha çok krize götürmek isteyenlerin, bölge halklarını birbirine düşürmek, bölge halklarına daha çok acı ve gözyaşı yaşatmak için kendi soykırımcı siyasetlerini hayata geçirmek için uyguladığı stratejiler dikkate alındığında, Türkiye’nin hem kendi içerisinde Türk-Kürt kardeşliğini, vatandaşlarımız arasında Türk-Kürt-Arap, Alevi-Sünni hepsinin birlikteliğini daha da pekiştirme anlamında bir iç cepheyi güçlendirme başlığıyla verdiği mesaj, hem bölgede terör örgütlerinin bölge halklarına karşı birtakım emperyalist projeler tarafından kullanılmasını engellemek için terörsüz Türkiye hedefi çerçevesinde ortaya koyduğu yaklaşım, ki bunun devamı doğal olarak terörsüz Suriye, terörsüz Irak şeklinde bütün bir bölgeyi, bütün bir Orta Doğu’yu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir" diye konuştu.
Benimsenen ilkelerin çok açık ve net olduğunu belirten Çelik, "Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve tabii ki terör örgütünün Irak ve Suriye’deki bütün unsurlarıyla, bütün uzantılarıyla, bütün şubeleriyle feshedilmesi. Yani ister adına PKK densin, ister PYD densin, ister YPG densin, ister başka bir şemsiye altında SDG densin, bütün bu terör yapılarının artık bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması bizim buradaki temel yaklaşımımızdır. Herhangi bir devlet ya da o devlete bağlı bazı vekil unsurlar, bir takım vekalet savaşları çerçevesinde herhangi bir şekilde Kürt kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Arap kardeşlerimize, Alevi’ye, Sünni’ye, Dürzi’ye, Nusayri’ye her kim olursa olsun bölge halklarına silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti bunun net bir şekilde karşısında olacaktır dedik ve bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz. Tabii bizim bütün bu süreçlerle ilgili olarak çok geniş ve çok derin bir tecrübemiz var, çok boyutlu bir tecrübemiz var. Irak, Suriye’yi kapsayan yakın bölgemizde terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesi, herhangi bir şekilde bölge gerçekliğinin dışına çıkarılmasıyla ilgili olarak bir adım atılmaya kalkılsa, bunun o terör örgütlerinin içinde vekilleri bulunan bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıda yaptığı konuşmada terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizliğin ve gerekli özenin gösterilmesinin bir kere daha altını çizdiğini aktaran Çelik, "Burada kullanılan dilden tutun da, bu tip bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin bir tecrübemiz vardır. Geniş ve derin kavramlarının bütün anlamlarını ihtiva eden manada söylüyorum. Bunları takip ediyoruz, yakından izliyoruz. Yine bazı devletlerin bu bölgedeki terörün sona ermemesi için, bu terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması, hem bu terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı kullanılmasından çıkar elde eden bazı devletlerin birtakım vekil güçleri vasıtasıyla yapacakları birtakım sabotajlara karşı teyakkuz halindeyiz" açıklamasında bulundu.
"Türkiye’nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır ve bu pekişecektir"
Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırken aslında çok açık bir dille ve şeffaf bir şekilde bütün ilkelerini, prensiplerini ifade ettiklerini belirten Çelik, "Ama Türkiye’nin içerisinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibarıyla siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen birtakım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan birtakım yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz tabii ki. Ama bu söylemlerde bulunanların da siyasi partilerde görevliyseler bir siyasetçi olarak daha dikkatli bir şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye’nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır ve bu pekişecektir" değerlendirmelerinde bulundu.
"Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur"
Bazı siyasilerin ‘Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi, hangi tavizi verdi’ gibisinden konuştuklarını gördüklerini söyleyen Çelik, "Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kendisi de Türk desin, Kürt desin, Arap desin, Türkmen desin, Alevi desin, Sünni desin bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir. Sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebi az demokrasidir. Dolayısıyla bu sorunların, toplumsal hayatta ortaya çıkmış sorunların, bunlar ister kimlik sorunları olsun, ister başka sorunlar olsun, bunların çözümü daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha da pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşebilecektir" ifadelerini kullandı.
Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandıklarını ifade eden Çelik, "Cumhurbaşkanımız ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit ailelerimizle ve gazilerimizle yaptı. Biz şunun bilincindeyiz; şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlığının bu dünyada bir karşılığı yoktur. Cenab-ı Allah’tan onları, şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz bu Ramazan ayında. Ama şehitlerimiz, bu ülkede hepimiz hür yaşayalım, vatanımız bölünmesin, ülkemiz birliğini, dirliğini korusun diye bu fedakarlığı yaptılar. Dolayısıyla biz bu fedakarlığın farkındayız, bunu başımızın üzerinde taşıyoruz, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu vatan bölünmesin diye, bu ülkede birlik, dirlik içerisinde hür bir şekilde, bağımsız bir şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete, yani vatanımızın hür ve bağımsız olmasına, birliğimizin ve dirliğimizin korunmasına, ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ilkeler çerçevesinde şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde bir kere daha ifade etmek isterim" dedi.
"Anayasanın değiştirileceği, bayrakla ilgili, vatanın tanımı ile ilgili, devletle ilgili ya da milletin tanımı’ ile ilgili kendilerinin asla kabul etmeyecekleri birtakım çalışmaların yapıldığı, birtakım düzenlemelerin yapılacağı şeklinde ifadelerde bulunulduğunu söyleyen Çelik, "Burada her zaman ifade ettiğim gibi tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ülkesi bizim her zaman yol göstericimizdir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin çatısıdır, hepimizin adları farklı olsa da yegane soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Dolayısıyla bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincimize ve coğrafya şuurumuza, bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bütün bu yolları yürüyoruz. Bu meselelere baktığımızda ortaya koyduğumuz mercek ve yaklaşım budur. Burada sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı, terörün devam etmesinden nemalanmaya çalışanlara karşı tabii ki dikkatimizi koruyacağız. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı tarihi çağrı ve ortaya çıkan irade, sadece bu varlığıyla bile aslında bölgedeki şer şebekelerine karşı kardeşlik siyasetini nasıl ayakta tuttuğumuzu ve desteklediğimizi gösteren son derece etkili bir mesaj ortaya çıkarmıştır. Bugünün meselesi de değildir. Bu tarih bilincimizden süzülüp gelen ve bugünkü haliyle bu şekilde tecelli eden coğrafya şuurumuzun gereği olan devlet aklının doğal bir neticesi olarak gündemimize gelmiştir. Dolayısıyla tabii ki dikkatle takip edilmesi gereken çeşitli provokasyonlara, sabotajlara karşı titiz olunması gereken bir süreçtir. Ama kardeşliğin yanında durmaya devam edeceğiz, yalan siyasetine direneceğiz, provokasyonlara direneceğiz" diye konuştu.
İmralı’dan gelen çağrı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel’in açıklamalarına ilişkin soru üzerine Çelik şu şekilde cevap verdi:
"Genel olarak CHP’nin bu konuyla ilgili yaptığı ilk açıklama dahil olmak üzere büyük oranda bir titizlik, dikkat görüyoruz. Tabii ki temkinli olunacaktır. Sürecin bundan sonrasına dönük olarak hassasiyetler ifade edilecektir. Sonraki aşamalara dönük olarak birtakım yaklaşımlar ortaya konulacaktır. Terörsüz Türkiye hedefini karşısına alan bir tutum içerisine kimse girmemelidir. Genel olarak ortaya konulan silahların bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesiyle ilgili genel olarak bir sağduyu görüyoruz. Bir kısmı maalesef dönüyor devlete, hükümete ’Bu sürecin karşısında ne verdiniz?’ diyor. Bunu söyledik, bu süreç bir al-ver meselesi değil. Birileri devlete şartlar dayatmaya kalkıyor hukuk ve siyaset alanında. Bu iki yaklaşımı dışarıda tutuyoruz. Bu iki yaklaşım doğru değil. O sebeple Özgür Bey’in ilk yaptıkları yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu gözüküyordu. 24 saat içinde başka söylemler gelmeye başladı. CHP’nin de bu konunun çözümüyle ilgili yayınladığı raporlar, ileri ifadeler ve öneriler vardı. Bunu geçmişte tartıştık. Sayın Özel’in AYM’den, Yargıtay’dan üyeler, yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilgi doğru değil. 1 ay içerisinde bir şey görüyorum. Özgür Bey mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalışıyordu. 1-1,3 aylık süreçte TSK’da komuta kademesinde, komutanlarımızın ismini vererek hedef aldığında, bu bilgiye nasıl ulaştığı konusunda ’Ben duydum, bana söylediler’ diyordu. Böyle bir çerçeve olmaz. En basit akıl yürütme şunu söylüyor; geçmişte orduda yer almış, daha sonra emekli olmuş ve şu anda CHP’de görev yapan birilerinin Sayın Özel’e dedikodu aktardığı, onun da bilgi zannettiği ortaya çıkıyor. Bunu dış politikayla ilgili olarak da yaşadık. ’Ben duydum’ diyordu. Muhtemelen emekli diplomatların CHP’de görev yaparken ürettikleri bir şey. Bu şekilde politika olmaz. Böyle bir çalışma düzeni yoktur. Bu büyük meseleler, Türkiye’nin terörden kurtarılması, belli demokratikleşme meseleleri, belli reformlar herkesin meselesidir. Bu durumlarda buna katkı sağlamak, tabii ki doğru eleştiri yoluyla büyük katkı sağlanır. Buna ihtiyaç da vardır. Farklı bakış açılarıyla konuşmak da her zaman değerlidir. Anlamlı cümle, iyi analiz olduğu zaman biz de kulağımızı kabartıyoruz. TSK’nın komuta kademesi hedef alınırken bir komutanla ilgili ’Sizin kimin altını oymaya çalıştığınızı biliyorum’ deniyor. Bunlar dedikodular. Bunlar siyasetin alfabesi temelinde hassas olması gereken yaklaşımlardır. CHP’nin terörsüz Türkiye hedefine yapacağı katkı da çok önemlidir. Bunun doğru bir üslupla yapılması son derece önemlidir."
"MYK’nın ve MKYK’nın seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok"
Erken seçime ilişkin gelen soruya Çelik, "MYK’nın ve MKYK’nın seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok. Arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi, onun büyük birikiminin Türkiye için paha biçilmez olduğunu biliyorlar. O sebeple Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesiyle ilgili güzel temenniler dile getiriyorlar. Ama kurumsal olarak seçim gündemi ve tarihi yoktur. Hükümet işin başındadır. Önümüzdeki 2-3 yıl boyunca Türkiye ve bölge meselelerinin çözümü için kapsamlı ve geniş bir ajandamız var. Seçim meselesini ne MYK ne de MKYK’da konuşmadık" şeklinde cevap verdi.