Çanakkale’de Belediye Başkanlığı ve Milletvekilliği görevlerini yürüten başarılı siyasetçilerden biri olan İsmail Özay, Boğaz Medya’da yayına katılarak siyaset gündemine dair soruları yanıtladı.  Bir dönem Çanakkale siyasetine yön veren  SHP ve CHP’den Belediye Başkanı seçilen, Şehitler Coğrafyasını, Milletvekili olarak TBMM’ ye giden İsmail Özay, Boğaz Medyada yayınlanan bir programda gündemi değerlendirdi. Eskileri gururla yad eden Özay, gençlere ve yeni siyasetçilere tavsiye vermeyi de ihmal etmedi.  Uzun bir aradan sonra, günümüz siyasetine ilişkin konuşan Özay “ Aktif siyaset hayatım  Kesin bitti artık. Yaşım 71 ve  ben 20 seneye yakın aktif siyaset yaptım. Biz başkalarına diyorduk ki 'Gençler gelsin'  Şimdi komik bir şey olur hiç uygun olmaz. Biz genç arkadaşlarımızın yanında duracağız. İşin doğrusu, siyaseti tadında bıraktım diye düşünüyorum. Sağlığım sıhhatim yerinde. Siyasetle bir ölçüde ilgileniyorum ama, aktif siyaseti, yani profesyonel siyaset için artık tamam.  Yaş ilerleyince hep söylerdik 'Gençlere bırakalım' derdik. İşte zamanı. Tabi partimden kopmadım. Daha farklı katkılar vermeye çalışıyorum, deneyimimi yeni arkadaşlarımıza aktarmaya çalışıyorum. Objektif olmaya çalışıyorum. Böyle bir siyasi bağlantım var” dedi. 

 Belediye Başkanlık görevine hangi aşamalardan geçerek geldiğini anlatan İsmail Özay; “Şimdi ben bugünkü siyasetçilere göre biraz daha farklı şekilde hazırlandığıma inanıyorum. Bugüne yönelik herhangi bir eleştirim yok da, bizim dönemimizde yapılan öyleydi. Siyasetin içinden yetişmek vardı o zaman. Belediye Başkanı konusu hiç aklıma gelmedi. Cumhuriyet Halk Partisi'nde çaba harcamayı düşündüm ve aşağı yukarı 10-15 seneden fazla siyaset yaptım. ilçe başkanlıklarım, il başkanlıklarım var.  Siyasetin içinde pişerek, olgunlaşarak bu mevkilere gelmenin daha uygun olduğunu düşündüm, doğrusunu da yaptım.  Bugün de genç arkadaşlarıma, bundan sonra siyaset yapmayı eğer düşünüyorlarsa ki düşünsünler, tabii ki ilk önce ev hayatı, geçim hayatı bunlar çok önemli. Onları yerine getirsinler ama biraz örgütlerinde çalışsınlar.  Benim belediye başkanlığı dönemi de şöyle bir şansım vardı. Rahmetli Reşat Bey döneminde uzun vadeli planlamalar yapılmıştı. Su sorunu, kanalizasyon sorunu gibi o zamanlar altyapı sorunlara yönelik düşünceler vardı.  Devletin o günkü kaynaklarıyla bunları hemen yapabilmek mümkün değildi. Rahmetli Orhan Uğur geldiğinde, belediyenin ekipmanlarını çoğalttı. Her dönemin kendine özgü katkıları vardı.   Eğer sıralayacak olursam işte rahmetli Reşat Bey; geleceğe yönelik o planlamaların üstesinden geldi.  Rahmetli Orhan Uğur kentin üst yapısı konusunda çabalar harcadı ve olumlu şeyler yaptı. Ben bu ürünlerin bir kısmının meyvelerini topladım diyebilirim.  Genellikle kentin planlamasına yönelik çaba sarf ettim. Hedefim şuydu; Kent büyüyecek Çanakkale ilgi odağı olacaktı.  Ben 47 bin  nüfuslu  bir kente Belediye Başkanı oldum. Esenler çevredeki tüm bölgelerin planlaması gerçekleştirildi, o bölgelerin altyapısına yönelik başvurular yapıldı. Şüphesiz ki hedeflerinizi tam yerine getiremezsiniz, Örneğin çevre kirliliği konusunda belki daha başka şeyler yapılabilirdi.  Kanal sistemiyle, yağmur suyu sistemini ayırmak gibi sistemler yapılabilirdi.  Tabii teknolojiler de eskiyor. Mesela biz klorlama sistemiyle arıtma yapıyorduk, şimdi ozonlama sistemi var.  Benim dönemimde yeni kanalizasyon şebekelerini beton borularla yapıyorduk, şimdi PC'ler var. Benim dönemimde şunu yaptım, bunu yaptım demek uygun değil. Onun takdirini, halk verecektir. Hırçın bir siyasetçiyim, beni muhaliflerim de sert eleştirirlerdi, sağ olsunlar. Hiç kimseden de şikayetçi değilim.  Onlardan da çok etkilenirdim, kızardım, kızdırırdım…  Ben o 60 metrelik yolu açarken muhalifler 'Özay kendine bir tane uçak alacakmış, kendine havaalanı yapıyor' derlerdi. “ diyerek, Şehrin en işlek caddelerinden birine dönen 60 metrelik yol ile ilgili sözler etti.

TCG Anadolu ile birlikte 15 savaş gemisi boğazdan geçti (VİDEO) TCG Anadolu ile birlikte 15 savaş gemisi boğazdan geçti (VİDEO)

Raylı Sistem Girişimleri 
Her seçim ayrı bir tartışma konusu olan ve Çanakkale’nin ulaşımını büyük ölçüde rahatlatacağı belirlenen Raylı sistem ile ilgili kendilerinin de girişimde bulunduklarını belirten ve yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Özay; “Başka kentlerdeki başka yerlerdeki güzellikleri kentinize taşımak istiyorsunuz. Ben İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mezunum. Orada bizim arkadaşlarımız o dönemde artık Doçent falan olmuştu.  Onları aradım telefonla, dedim ki ‘Ben Çanakkale'ye raylı taşımacılık yapmak istiyorum…’  Dediler ki ‘Bir eleman gönderelim gençlerle birlikte asistanlarımız falan gelsinler bir incelensin…’ Geldiler, bir rapor çıkardılar. O zaman bize söylenen 150 bin  nüfusa ulaşmadan bir kere fizibil değil. Sanırım bir önceki belediye Başkanı Sayın Gökhan bazı incelemeler yaptırdı.  Muharrem Bey galiba bu konuda iddialı.  Çanakkale malum kuzeyden, güneye tek bir uzun hat gibi, o hattı bir kere değerlendirmeniz gerekiyor. O ana hattı geniş tutarsanız, raylı taşımacılığı da oraya taşıyabilirsiniz.  İleride istimlak zorunluluğu çıkmaz diye düşünüldü O yüzden 60 metre tutuldu o yol.”  vurgusu yaptı.
 En Büyük Hizmet Çanakkale’nin Geleceğini Planlamak Oldu
Özay, görev süresi boyunca, yaptığı önemli çalışmalardan biri olan şehir planlamasının nasıl yapıldığına ilişkin de açıklamalarda bulunarak “Ulaşımı daha değerli toplu hale getirmek istedim. Örneğin bu raylı taşımacılık üzerine çok kafa yordum, çok arzu ettim. Daha sonra öğrendiğimiz ozonla arıtma tesisi yapılmasını gerçekleştiremedim. Bir başka konu, planlamayı yaptım. Çanakkale'de aşağı yukarı 250 bin  veya 300 bin  nüfusa yetecek kadar bir planlama yapılmıştır.  Ben görevi bıraktığımdan bu yana imar planı açısından sıkıntı yok. Karacaören'de yerimiz var, başka yerlerde yer var. Yani gecekondulaşma yok, bunlar o dönemin alınan kararlarıyla gerçekleşmiştir. Çanakkale'nin yeni su kaynağı konusunda ihtiyacı var, onu başlatamadım sanırım. Bir de Çanakkale'nin tarihi konumuyla, kenti Uluslararası boyutta çok bütünleştirmeyi isterdim. “ 

Sosyal Demokrat Yönetim İle Çanakkale Barışın Kenti Oldu 
İsmail Özay, konuşmasında Çanakkale’nin yönetim biçiminin yaşam biçimine de yansıdığını belirterek “Çanakkale için ‘Barışın kenti’ deniyor, doğrudur.  Barış'ın kentidir. Neden barışın kentidir?  Bir hoşgörü ortamı sağlanmıştır, yani bu hoşgörü ortamının sağlanmasında Sosyal Demokrat anlayışın önde olduğuna ben inanırım.  Lütfen yanlış anlaşılmasın, sanki başka siyasi partiler yapmaz demek istemiyorum. Ülgür bey de klasik anlamda o Sosyal Demokrat belediyecilik anlayışını sürdürdü,  Muharrem Bey de yapacaktır.  Zaman zaman arkadaşlarıma bazı kırgınlıklarım var ama onlar bizim kendi özel şeylerimiz, kendisini sık sık ziyaret ediyorum.  Sayın Erkek'e düşüncelerimi söylüyorum o da gerekli saygıyı gösteriyor.   Ben Cumhuriyet Halk partiliyim. Cumhuriyet Halk Parti'sinden kim seçilirse seçilsin, seçildikten sonra ona katkı vermenin bir parti görevi olduğuna inanırım. 
Kopukluk var ama  küslük ve kavga yok 
Sayın Gökhan'la da, Sayın Erkek'le de, başka siyasi arkadaşlarımızla da siyasi farklılıklarımız var.  Biz siyasette pek anlaşamıyoruz ama bu bizim kendi özel konumuz. Bizim bu özel konumuzu 200 bin  nüfuslu Çanakkale mal etmenin bir mantığı yok, biz onu kendi aramızda hallederiz halledemeyiz o ayrı konu.  Şu anda Muharrem Bey, yeni göreve geldiği için kendisini ziyaret ettim.  Orada kendisine geniş kapsamlı bir rapor verdim ve ne zaman davet ederseniz, sever seve gelirim dedim.  Ülgür Bey'le de bu çerçevede, özellikle ilk yıllarda fazlaydı daha sonraki yıllarda araya bazı ufak tefek iç siyasi meselelerimiz girdiği için, diyalog kopukluğumuz oldu. Ama küslük yok, kavga yok.” Şeklinde konuştu.

 Siyasetin çok içindeler 
Belediye Başkanlarının görevlerin yanı sıra siyasi kimliklerine de çok büründüğünü ve siyasetin içinde çok yer aldıklarını dile getiren İsmail Özay “Evet şimdi artık belediyecilik daha başka bir hallere evrildi. Daha böyle siyasi hale geldi.  Yani biraz da, iktidarın belki zorlaması mı oldu, nasıl olduysa belediye başkanları daha çok siyasete bulaşır oldular.  Ben hatırlıyorum, Ülgür Bey zamanında da zaman zaman olsa da, belediye başkanları siyasetin çok içindeler.  Herkesin siyasetle ilgilenmesi kadar doğal ve güzel bir şey olamaz.  Herkes siyasetle ilgilenmeli, belediye başkanı da ilgilenmeli.  Ama hiç kimse, partizanlık yapmamalı. Partizanlık ayrı bir şey. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerinin oluşturduğu Kent Lokantaları var mesela, çok güzel bir düşünce. Muharrem Bey de kuruyormuş galiba kutluyorum kendisini, başarılı bir düşünce.  Bu anlamda siyasi davranıştır. Ama doğru bir siyasi davranıştır.  Belki bir Liberal belediye başkanı bunu düşünmeye bilir. Ama , ‘Ben belediye başkanıyım, partiyi de ben yönetir im, ondan sonra delegeleri de ben seçerim, ilçe başkanını da ben seçerim” ifadelerine yer verdi. 

Eski günlerde yaşanan olaylara da değinerek, ülke gündeminde de geniş yankı bulan Dönemin Cumhurbaşkanı Özal işle olan  olaya da değinen İsmail Özay “Oradaki çoğu insan hayatta, arşivler de çekilmiş kamera kayıtları var tabii, devletin elinde gerekirse açar.  Eğer ihtiyaç doyulursa.  Aradan zaman geçti ama- gerekirse açılır. O zaman cep telefonu filan yok, öyle Kamera fotoğraf hak getire.  Olay şudur; biz muhafazakâr bir aileden yetiştik. Ben solcuyum, sol tandanslıyım ama bizim değerlerimizde, gelen misafir her kim olursa olsun, isterse düşmanınız olsun, isterse küslüğü olsun, en azından başınızla da selam verirsiniz.  ‘Hoş geldin’ dersiniz. Gelen sayın Cumhurbaşkanı, onu red etmiyoruz ki…  Sayın Özal geldiğinde protokol tribününde bayraklar vardı.  Oraya geldiğinde, Sancak geçerken,  Devlet büyükleri geçerken orada ayağa kalkılır ve oturduğu zaman oturulur veya eğer Sancak öbür taraftan çıkıyorsa, çıktıktan sonra oturulur, devletin yazılı kuralları bunlar. Sayın Özal , o köşedeki şu anda eskiden Apaydınlar olan bankanın olduğu yerden arabasından indi, tribüne oldukça bir mesafe var yani, 100 veya 200 metre.. Oradan yaya geliyor… Tabii kendisine sevgi gösterileri oluyor falan. Ben o sırada oturuyorum. Çünkü benim o bayrağa geldiği zaman kalkmam gerekiyor.  Öncesinde kalkmadım, üstelik bir hanımefendiyle birlikte oturuyoruz o da kalkmadı.  Mevzuat diyor ki; buraya geldiği zaman kalkılır.  Ben geldiğinde kalktım, yerine oturduğunda oturdum.  Peki ayağa kalktın kalkmadın diye mi bütün şey?  Hayır, konuşmam vardır. Özet olarak o günkü iktidarı eleştiren oldukça sert şekilde eleştiren bir konuşmadır. İsim vermeden, ima yoluyla o sırada boğazda tepeler satılıyordu, onu eleştiren bir konuşmadır.  Buna rahmetli Özal çok bozuldu, tepkisini gösterdi. 14 ay görevden alındım” dedi. 

Muhabir: Ogün İnal