Bu konu hakkında Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkezinden yapılan açıklamayı ileten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dr. Öğretim görevlisi ve GYK üyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necmi Akyalçın; ‘’ Büyük Atatürk 86 yıl öncesinden bölgede gelişebilecek büyük bir savaşı önleme başarısını göstererek dehasını bir kez daha ortaya koymuş, bu sözleşmeyi her fırsatta küçümseyenleri mahcup etmiştir.’’ dedi.


Dünyada geniş ilgi ile takip edilen Ukrayna- Rusya arasındaki fiili çatışma ve savaş durumu hakkında değerlendirmeleri Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi adına yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dr. Öğretim görevlisi ve GYK üyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necmi Akyalçın; ‘’Karadeniz komşularımız Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında beklenen çatışma 24 Şubat 2022 sabahının erken saatlerinden itibaren başladı. Konuyla ilgili tarafların dışında pek çok açıklama yapılırken, haber ajanslarından da çelişkili, yanıltıcı haberler geliyor. Genel geçer savaş karşıtı açıklamalar dışında başta ülkemiz olmak üzere ezilen ülkeler açısından bir değerlendirme yapmak gerekirse:Kuzey komşumuz Sovyetler Birliğinin 26 Aralık 1991 tarihinde Gorbaçov tarafından dağıldığının ilan edilmesi ile birlikte, bağımsız hale gelen cumhuriyetler bölgede egemen olmaya çalışan devletlerin kapışma alanı haline gelmiştir. Bu cumhuriyetlerin önemli bir kısmında Sovyet döneminin yöneticileri işbaşına gelmekle birlikte yükselen ekonomik krizin etkisiyle her türlü beşinci kol faaliyeti hız kazanmıştır.Yıkılan rejimin zenginliklerine el koyan oligarklar, mafyatik ilişkilerle büyük güce ulaşmışlar, bu gücü korunak ve yeni ekonomik ilişkiler geliştirmek için emperyalist devletlerle karanlık ilişkiler kurmuşlardır. “Türki Cumhuriyetler” olarak anılan Orta Asya’daki devletler İslam etkisi kullanılarak CIA destekli FETÖ örgütünün etkisine açılmış, bu yıkıcı örgüt öğretmen maskesi altında bağımsızlığını kazanan cumhuriyetlerde ABD adına ajan faaliyetleri yürütmüştür. Sovyetler döneminin Doğu Avrupa kesiminde kalan cumhuriyetler ise yaygın şekilde Soros örgütlenmesi ile sırayla “Turuncu Devrim” adı verilen batı yanlısı protesto hareketleri üzerinden emperyalizmin etki alanına girmiş, bu etkinin sürekli hale gelebilmesi için ya NATO üyesi haline gelmişler ya da topraklarını ABD askeri üslerine açmışlardır. Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya NATO üyesi yapılmış, Yugoslavya’nın parçalanması ile ortaya çıkan devletçikler, Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Kuzey Makedonya yanında Arnavutluk da NATO üyesi olmuşlardır. Birer NATO üssü haline gelen bu ülkeler dışında kalan alanlarda da ABD üsleri kurulmuş ya da büyük ölçüde silah yığınağı başlatılmış Yunanistan’da, özellikle Batı Trakya ve Dedeağaç bölgesinde büyük bir askeri yığınak ile tatbikatlar yapılmıştır. Özellikle Ukrayna’da yapılan turuncu devrimler sonucu yönetime gelenler Rusya Federasyonu’nun Avrupa’ya doğalgaz akışını sağlayan hatları üzerinde hak iddia etmesiyle ekonomik savaş baş göstermiştir. Rusya Federasyonu’nu çevreleyen yeni NATO üslerinin varlığı ve Ukrayna’nın NATO bünyesine alınmak istemesi tahrikleri en üst noktaya taşımış, 2014 yılında Rusya topraklarına katılan Kırım’dan sonra yine Ukrayna sınırlarındaki stratejik bir bölge olan Luhansk ve Donetsk bağımsızlığını ilan etmiş, bu bağımsızlık ilanını Rusya ve bazı ülkeler tanımışlardır. Luhansk ve Donetsk bağımsız Cumhuriyetlerinin yardım istemeleri gerekçesiyle de Rusya Federasyonu 24 Şubat 2022 sabah erken saatlerde Ukrayna’nın stratejik bölgelerini vurmaya başlamıştır. ABD Başkanının buna yanıtı ise ekonomik yaptırımlar ve bankacılık sisteminin hedef alınacağı olmuştur. Çatışma başlamadan önceki en ilginç gelişme ise ABD başta olmak üzere Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya herhangi bir şekilde askeri yardım yapmayacaklarını açıklamışlar, uzun süredir kışkırttıkları Zelenski yönetimindeki Ukrayna’yı ortada bırakmışlardır.’’ dedi.

‘’Karadeniz’de kıyısı olmayan ülkeler bu barış denizine savaş gemisi çıkaramayacaklardır.’’

Montrö hakkında gelişmeleri bölgesel yaşananlar ve dünyada yaşananları ifade eden Akyalçın; ‘’Bütün bu gelişmeler emperyalizmin egemenlik alanlarını korumak için neler yapabileceğini, dik durmasını beceremeyen ülkelerin emperyalistler tarafından nasıl piyon olarak kullanılıp zoru görünce ortada bırakılacağını bir kez daha göstermiştir. Yüz yıl önce Anadolu’yu işgale kalkışan Yunanistan’ın 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgalinin önünün açılması ile yaşanan gelişmelerden ders alınmadığı ortadadır. Gelinen noktada enerji başta olmak üzere, tarım ürünleri ticareti yönünden sıkı ilişkilerimiz olan Rusya ve yine tarım ürünleri ithalatı yaptığımız Ukrayna arasında yaşananlar ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir. Öte yandan her iki ülkenin de Karadeniz’e kıyısı olması, Ukrayna’yı kışkırtan ülkelere deniz yolu ile yardım gönderilme olasılığı Boğazlara egemen olan ülkemizi de doğrudan ilgilendirmektedir. Nitekim ortaya çıkan savaş hali 1936 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından büyük bir öngörüyle düzenlenen Montrö anlaşmasının kapsamı içindedir. Şimdi savaşın genişlemesini önlemek, bir an önce bölgeye barış ve huzurun gelmesini sağlayacak anahtar Montrö Boğazlar sözleşmesidir. Bu sözleşme ile Karadeniz’de kıyısı olmayan ülkeler bu barış denizine savaş gemisi çıkaramayacaklardır.’’ diye ifade etti.

‘’Emperyalistlere de mesafe koyarak başı dik bağımsız dış politikanın önemini kavramalıdır’’
Kurucu liderimiz Mustafa Kemal’in ne kadar önemli bir vizyon sahibi olarak geleceği öngördüğünü ifade eden Akyalçın; ‘’Büyük Atatürk 86 yıl öncesinden bölgede gelişebilecek büyük bir savaşı önleme başarısını göstererek dehasını bir kez daha ortaya koymuş, bu sözleşmeyi her fırsatta küçümseyenleri mahcup etmiştir. Diğer taraftan yine Atatürk’ün emperyalistleri bölgeye yaklaştırmamak için komşularıyla imzaladığı Balkan Paktı ve Bağdat Paktı’nın önemi de ortaya çıkmıştır. Balkan Paktı kalmayınca Balkanlar, Bağdat Paktı kalmayınca da Irak başta olmak üzere yakın komşularımız ateş hattında kalmışlardır. Ülkemizin son gelişmelerden ders alarak, komşularla dostluk ve barışa dayalı ilişkiler, emperyalistlere de mesafe koyarak başı dik bağımsız dış politikanın önemini kavramalıdır. Atatürk’ün “YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ” politikası ancak böyle hayata geçecektir.’’ diyerek sözlerini tamamladı.

İbrahim Akın KAZANCI


Editör: Ersan Küçükkuru