Orman Yüksek Müdürü Mehmet Akkan, Kazdağları’nın endemik bitkisi Sarı Çiğdem hakkında sosyal medya hesabından bilgilendirici bir paylaşım yaptı. Akkan, Sarı Çiğdem’in (Sternbergia lutea) özelliklerini, faydalarını ve zengin tarihini anlatarak bu özel çiçeğin Kazdağları’ndaki varlığının önemini vurguladı. Sağlık ve güzellik sektöründe sıkça kullanılan Sarı Çiğdem, aynı zamanda mitolojik hikayeleriyle de tarih sahnesinde yerini almış bir bitki.Kazdağları’nın endemik bitkisi olan Sarı Çiğdem (Sternbergia lutea), eşsiz güzelliği ve saymakla bitmeyen faydalarıyla doğanın sunduğu en değerli bitkilerden biri. Orman Yüksek Müdürü Mehmet Akkan, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımla Sarı Çiğdem hakkında kapsamlı bilgiler sundu ve bu özel bitkinin hikayesini paylaştı.
''Sternbergia lutea, nergisgiller (Amaryllidaceae) familyasından şerit şeklinde koyu yeşil yaprakları bulunan ve sonbahar aylarında parlak sarı renkli çiçek açan soğanlı bir bitki türüdür. Dilimizde karanergis, göçgöç çiçeği, sarı çiğdem, Tavuk çiçeği ve kurbağa çiçeği adları ile bilinmektedir. Sonbaharda çiçeklenen en güzel bitkilerden biri Sarı Çiğdem Çiçeğidir. . Sternbergia türlerine ait soğanlar insanlar için zehirlidir. Ancak ilaç yapımında için çok kıymetlidir.
Sternbergia lutea tohum bağlamamaktadır. Bu yüzden üretimi sadece soğanla yapılır.
Sternbergia türleri tıpta amaryllidaceae alkaloidleri (galanthamine, tazettin, likorein) olarak adlandırılan alkoloidleri içermektedirler. Bu alkaloidler Alzheimer ve çocuk felci gibi sinir sistemini etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılırlar.Ayrıca parfüm sanayiinde, cilt enfeksiyonlarının, deri lezyonlarının ve enflamatuar bozuklukların tedavisinde çiğdemden yapılan ilaçlar kullanılmaktadır.. Aynı zamanda antimikrobiyal, antiseptik ve antispazmodik olarak kullanılıyor. Bu ilaçların yapımında Sarı Çiğdem Çiçeğinin soğanları kullanılmaktadır.
Çiğdem çiçekleri, geceleri ve serin havalarda kapanıyor, güneşli havalarda ise tekrar açılıyorlar.
Çiğdem çiçekleri, tüm narin görüntülerine rağmen zorlu koşullara karşı dayanıklılık gösteriyor. Güçlükler karşısında yılmayan insanların çiçeği... Zorlu koşullarda büyüyebilen çiğdem çiçeği, diğer adıyla mahur, dayanıklı yapısıyla hepimize ilham veriyor, adeta canlılığı ve gücü temsil ediyor''
MİTOLOJİDEN GÜNÜMÜZE ÇİĞDEM ÇİÇEĞİ
''Kendine has kokusu ve kendine güzelliği ile doğadaki en güzel çiçeklerden biri olan çiğdem çiçeği, kimi zaman Yunan mitolojisine konu olmuştur. Kimi zaman Hititlerde bir şenliğin adıdır. Kimi zaman da büyük halk ozanı Aşık Veysel’in dizelerinde yer almıştır. İşte çiğdemin mitolojiden günümüze uzanan öyküsü…
Yunan mitolojisine göz atacak olursa karşımıza şu hikâyeler çıkıyor. Bir ölümlü olan Crocus, Yunan tanrısı Hermes’in arkadaşıdır. Bir gün iki arkadaş oynarlarken, Hermes yanlışlıkla arkadaşının ölümüne neden olur. Kazanın olduğu yerde küçük bir bitki çiçek açar. Crocus’un üç damla kanı da çiçeğin tam ortasına düşer. (Crocus:Çiğdem)
Başka bir rivayete göre ise çiğdem çiçeği, tanrılar tanrısı Zeus ve tanrıça Hera’nın aşkına tanık olmuştur. Troya savaşının en yoğun döneminde Zeus’un karısı, kıskanç Hera Kazdağı’na çıkar. Amacı Zeus’u baştan çıkarmaktır.
Homeros İlyada’sında şöyle anlatır bu olayı: “...Böyle dedi, aldı karısını koynuna, sarıldı Tanrısal toprak yumuşak bir çimen saldı. Taptaze Lotos bir halı serdi toprakla aralarına. Safranlardan, sümbüllerden tatlı bir halı…Uzanıverdi ikisi de halının üstüne. Sardı onu güzel bir altın bulut. Buluttan çiğ damlaları akıyordu pırıl pırıl. Tanrıların babası yüksek Gargaros tepesinde Koynunda karısı mışıl mışıl uyuyordu”. İlyada’yı okuyan Alman araştırmacı Schliemann, Troya’yı ve Troya hazinesini keşfetmişti. Bu dizelerde bahsedilen safran (çiğdem) ve sümbüller gerçekten de burada yetişir. Hatta bunlardan birisinin ismi de Gargaros tepesinin (Karataş Tepe ) adıyla anılır: Crocusgargaricus (Gargaros çiğdemi) adlı endemik çiğdemdir.Crocusbiflorussubsp. nubigena adlı çiğdem de Kazdağı’nın endemik bitkisidir.
Homeros çiğdem bitkisini şafakla özdeşleştirir. “Safran urbalı şafak ta yayılınca denize” der. Homeros mutlaka çiğdem bitkilerince zengin, denizi gören ve güneşin en erken göründüğü bir yerde şafağın sökmesini gözlemiş olmalıdır. Kazdağı’nın zirvesi bu açıdan en ideal yerdir.
Roma döneminde ise, Adanalı hekim Dioscorides çiğdemi kadın hastalıkları için önermiştir. Antik Yunan döneminde Kibele ile de özdeşleştirilen tanrıçası Demeter ilahilerinde çiğdem çiçekleri önemli bir yer tutar ve sarışın olduğu bilinen tanrıçanın saçlarına benzetilir sarı çiğdem çiçekleri.
Kazdağı’nın endemik bitkisi çiğdemin Hititçe adıyla Antahsum’dur. Sümerlerde AN (gök), TAH (artma), SUM (soğan) olarak 'gök soğanımızı artırsın' olarak çevrilebilecek kelimenin kökeni bereketin artması olarak Hititler zamanından bu yana bilinir. AN.TAH.SUM 'Çiğdem Şenliği' olarak Hitit Bayramı günlerinde Güneş tanrıçası Arinna ve Hatti tanrıları için 38 gün süren kutlamalarda çiçek adeta kutsanır. Alacahöyük ortostatlarında alt köşedeki çiçeğin 'an.tah.sum'-şar çiçeği olarak tasvir edilmesine neden olmuştur. Hititologlar 'şar' ekinin bitkinin soğanlı olmasını ifade ettiğini söylüyorlar.
Çiğdem, Aşık Veysel' in dizelerinde türkülere konu edilmiş 'hepsinden ben alayım' dizelerinde çiçeklerin en seçkini olarak aynı zamanda fazla yenildiğinde ise yine aynı türküde bahsi geçen 'yiğit başına belayım' dizesinde olduğu gibi zehirleyici özellikte bir çiçektir.
Günümüzde ise Orta Anadolu Bölgesi’nde, karaçalı (yöresel şive ileküsküç) denilen bir çubukla mor-eflatun-sarı çiçekli çiğdem kökleri çıkarılır. Çocuklardan oluşan alaylar köyde tekerlemeler söyleyerek 'Çiğdem Gezmesi'ni gerçekleştirir. Ev ev gezerek pilav yapılmak üzere yağ ve bulgur toplarlar. Evlerden yağ verenin oğlan çocuğuna sahip olacağı, bulgur verenin ise kız çocuğuna sahip olacağı müjdelenir. Yağ verene sarı çiğdem, kız verene ise mor çiğdem verilir. Yağ veya bulgur vermeyenin kapısında sürekli beklenir. Kapı açılana kadar ' Dam başında boyunduruk, bekleye bekleye yorulduk, bahşiş verirsen giderik, yoksa akşama kadar dururuk' manisi söylenir. Sonunda çocuklardan oluşan alayın topladığı yağ, bulgur, çiğdemler ve diğer malzemeler bir kazanda karıştırılarak çiğdem pilavı pişirilerek köyde dağıtılır. Kazdağlarında da çiğdem çiçeği doğal olarak yetişmektedir. malzemelerle yapılan çiğdem pilavı, bereketin simgesi olarak köyde dağıtılır ''
Kazdağları’nın doğasında kendiliğinden yetişen Sarı Çiğdem, tarih boyunca efsanelere konu olmuş, tıbbi alanda kullanılan ve günümüze dek değerini koruyan nadir bir bitki olarak bölgenin doğal zenginliğini yansıtıyor.