15’inci yüzyılda Elhamra Kararnamesi ile başlayan süreçte, Avrupa’daki topraklarından zorla göç ettirilen Yahudilerin bir kısmı, 2. Bayezid döneminde Osmanlı topraklarına kabul edilmişti. Yaklaşık 15 haneden oluşan küçük bir grup Çanakkale’de, 20 hane ise Gelibolu’da yaşamış ve şehrin tarihiyle özdeşleşmişti. Cumhuriyet ilan edildiği tarihte, Çanakkale nüfusunun yüzde 21’i Yahudilerden oluşuyordu. Atabay, 19 Ekim 2022’de yayımladığı ‘Çanakkale’de Kapı Komşumuz Yahudiler’ kitabı ile Ağustos 2022’ye kadar Çanakkale Yahudilerinin sosyal, kültürel, toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatına ışık tutarak, şehrin tarihinden bir kesiti ele alıyor. 2014 yılında araştırmalara başladığını belirten Atabay, “Araştırmanın başlangıcı Çanakkale Savaşları’na katılmış olan gayrimüslim askerler üzerineydi. Bu çerçeve içerisinde 558 tane gayrimüslim asker şehit oldu. Oranladığımız zaman ise her 100 askerden birine tekabül ediyor. O sırada 78 tanesi de Yahudi askerler. Sonra bu konuya ilişkin 500’üncü yıl vakfı ile birlikte 2015’ten itibaren 6 sergi açtık. O sırada Çanakkale Yahudilerini de araştırmaya başladım. Buraya nasıl geldiler, ne işler ile meşguldüler ve toplum ile nasıl bütünleştiler gibi. Aslında bizde bir ön yargı var biliyorsunuz. Yahu deyince zengin, hali vakti yerinde olan insanlar gibi algılıyoruz. Hâlbuki öyle değil her toplumda zengin, orta halli ve fakir de var” diyerek sürecin nasıl başladığını aktardı.
ELHAMRA KARARNAMESİ
31 Mart 1492 tarihinde İspanya’da Elhamra Kararnamesi adından bir kararname yayımlandığını ifade eden Atabay, bu kararname ile orada bulunan Yahudilerin 31 Temmuz’a kadar ya ülkeyi terk etmeleri ya da Hristiyan olmalarının istendiğini anlatarak, “Durum böyle olunca büyük çoğunluğu İspanya’yı terk ediyorlar. Önce Kuzey Afrika kıyılarına gidiyorlar ancak oralarda da İspanya’yı gemilerle terk ettikleri için paraları vardır diye gemiden çıkarmıyorlar ve yüksek fiyattan yiyecek satmaya çalışıyorlar. O sıralarda Osmanlı’ya müracaat ediyorlar. Osmanlı’da o zaman II. Bayezid bulunuyor ve onları kabul ediyor. Böylece 1492’de İspanya Yahudileri ardından1497’de Portekiz ve İtalya’daki Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu tarafından kabul ediliyor. O sıralarda nüfus olarak 20 bin civarındalar ve o Yahudilerden İspanya’dan gelenler, daha çok Selanik, İzmir ve İstanbul’a yerleştiriliyor. Çanakkale’ye de o sırada 15; Gelibolu’ya 20 aile yerleştirilmiş. Çünkü Gelibolu o sıralarda ayrı bir statüde, o sıralarda Paşa Sancağı’na bağlı. Daha Çanakkale kurulmamış o yüzden Merkez’e gelenler, 3 kilometre güneyde bir yer olan Sarıcaeli’ye yerleştirilmiş. Buradaki Yahudiler, İspanyolca bilmeleri ve Akdeniz ticaretinde Venedikliler ve Cenevizliler etkili olduğu için genellikle ticaret konsolosu olarak görev yaptılar. Bu aileler içerisinde de 3 aile ön plana çıkıyor. Bunlar; Taragano, Kormezon ve Varon ailesi oluyor. Bunlar oldukça seçkin aileler olarak günümüze kadar da gelmiş zaten. Sonra çeşitli meslekler edinmeye başlıyorlar ve 18. Yüzyılda özellikle Selanik’teki dokuma endüstrisinde büyük bir zafiyet ortaya çıkınca büyük bir kitle İzmir’e ve Çanakkale bölgesine geliyor. Bu tarihlerden itibaren Çanakkale’deki nüfuslarının binin üzerine çıktığını görüyoruz ve burada manifaturacılıkla meşgul olmaya başlıyorlar. Manifaturacılık Çanakkale’de 1970’lere kadar Yahudi tüccarların elinde. Daha çok buradaki tüccarlar İstanbul yerine İzmir’de ticaret yapıyorlar, bu çok dikkat çekici bir husustur. O yüzden de diyorlar ki Çanakkale’nin Yahudi tüccarlarının patronları İzmir’dedir derler. Akla İstanbul gelir ama o zamanlar İzmir, çok önemli bir ticaret merkezi” dedi.
1923’TE ÇANAKKALE BOŞALTILIYOR ANCAK YAHUDİLER ŞEHRİ TERK ETMİYOR…
Sözlerine devam eden Atabay, “Savaşların peş peşe gelmesinden sonra Ermeni ve Rumların özellikle Müslümanlara karşı geliştirdiği hasmane tutum karşısında, onların yerini Yahudiler doldurmaya başlıyor. Siyaset alanında da ticaret alanında da bu durum böyle. Birinci Dünya Savaşı yıllarında 1909’dan itibaren, çıkarılan kanunla beraber askere de alınmalarıyla birlikte savaş meydanlarında da görüyoruz. Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nda da hayatını kaybeden Yahudiler var. Bu savaşlar esnasında önde gelen Yahudi kadınlar, gönüllü olarak Kızılay’da çalışıyorlar. Madalya alanlar oluyor, kitapta madalya alanların kimler olduğu da yazıyor. Kurtuluş Savaşı yıllarına geldiğimiz zaman Çanakkale çok harabe bir vaziyette o yüzden o yıllarda Yahudiler ekonomik açıdan da zor durumda yaşıyorlar. Çünkü Kurtuluş Savaşı sırasında burada yaşayan Rumlar, Ermeniler hasmane tutum içerisindeyken, Yahudiler böyle bir tutum içermiyorlar. Bu çok dikkat çekici bir tutumdur. Ve 1923’te Çanakkale boşaltıldığında Yahudiler burada duruyorlar. Ama Ermeniler ve Rumlar, İngilizler ile birlikte terk etmek zorunda kalıyorlar. O yıllardaki nüfusa baktığımızda, Çanakkale nüfusunun yüzde 21’i Yahudilerden oluşuyor. Ama ardından çeşitli göçler ve mübadeleler oluyor. Giderek nüfusun azaldığı görülür. Tabii bu arada Avrupa’da milliyetçilik hareketleri hızlanınca bunun etkisi Türkiye’de de görülüyor. 1934’teki Trakya olayları, Çanakkale’de de etkisini gösteriyor ama çok fazla göç olmuyor. Taşradakilerin Çanakkale Merkez’e geldiklerini; Gelibolu’dakilerin İstanbul’a gittiğini görüyoruz. Sonra savaş yılları ekonomik açıdan zor geçiyor. Özellikle Varlık Vergisi, Milli Korunma Kanunu gibi durumlarla gelir durumlarının değiştiğini görüyoruz. Her ülkede olan bir şey, Çanakkale ve Gelibolu’da bu kanunlar çerçevesinde, Yahudilerden kimlerden, ne kadar vergi alındığı bilgileri ayrıntılı bir şekilde yer alıyor. Savaş bittikten sonra Yahudilerin konumu biraz daha iyi duruma geliyor. Özellikle 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte, serbest ticaretin arttığı bir dönem yaşanıyor. Aynı zamanda seçim kanununda yapılan değişiklikle birlikte artık belediye yönetimlerine seçilme ve milletvekili seçilme durumları da ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
BUGÜN ÇANAKKALE’DE YALNIZCA 8 YAHUDİ YAŞIYOR
Kitapta belediyeye seçilen ilk isimlerin de yer aldığını aktaran Atabay “Hangi partiden, ne kadar aday gösterildi, hepsi yazıyor. O zamanlar CHP, Demokrat Parti, Milli Kalkınma Partisi ve Köylü Partisi gibi partiler var. Onların adaylarının ismi de yer alıyor. Tabii ayrıca Demokrat Parti’nin ekonomik uygulamalarında, 1950’lilerin ikinci yarısından itibaren milliyetçilik ön plana çıkınca Yahudiler bazı zorluklarla karşılaşıyorlar. Burada Sümerbank’ın şubesinin açılması tamamen Yahudilerin elindeki tuhafiye ve kumaş satımıyla ilgili olan kısmı ellerinden almaya yönelik. Spor kuruluşlarında Yahudilerin öncülük ettiği görülüyor. Çanakkalespor’un kurulmasında yine 3 kulüpten bir tanesi olan Çanakkale Kalespor yöneticileri Yahudilerden oluşuyor. Ardından 60’lı yıllarda bir taraftan İsrail’in kurulmasını ümitle bekliyorlar. Ama bir hayal kırıklığı yaşadıkları görülüyor. Çünkü İsrail fakir o zamanlar ve istikrarsız bir durum var. Türkiye’de özellikle 1967’deki Arap-İsrail Savaşı’nın başlamasıyla birlikte bazı grupların birbirine karşı hasmane tutumları ortaya çıkıyor. Çanakkale’de de bununla ilgili olaylar meydana geliyor ve bu olaylar, Yahudilerin 1968’den itibaren kitlesel olarak göç etmesiyle devam ediyor. 1975 Kıbrıs Savaşı sonrası yeniden milliyetçilik duygusunun kabarmasıyla birlikte çok az Yahudi’nin kaldığını görüyoruz. Bugün sadece 8 kişi yaşıyor Yahudilerden. Ama her yıl buradaki ibadethanelerine gelip yaklaşık olarak 21 yıldır bu törenleri yapıyorlar. En azından unutmamış ve burayla bağlantılarını devam ettiriyor oluyorlar” ifadelerini kullandı.
460 SAYFALIK KİTABIN TAMAMI BELGELERE DAYANIYOR
Bütün bu tarihsel sürecin 2022 Ağustos ayına kadar kitapta anlatıldığını ileten Atabay “Kitap toplamda 15 bölümden oluşuyor ve 15 bölümün içerisinde İspanya-Portekiz-İtalya’dan ayrılışlar, buraya gelişler, Osmanlı’daki statüleri nasıl, savaş yılları sonrasında Cumhuriyet ve Cumhuriyet Devrimlerine bakış, toplumsal hayattaki yerleri, eğitim kurumları, sosyal ve kültürel olaylardaki etkileri gibi alanlar var ve en sonunda da onların maddi mirası olarak kalan sinagoglar var. Sadece Merkez’de değil, Gelibolu, Bayramiç ve Ezine’de de binaları vardı. Ve en sonunda da mezarlıkları ile ilgili bilgilere yer verdim. Ayrıca tabii ki burada yaşayan Yahudilerin tarihte nerelere göç ettikleri de var. Yani aslında 1903’ten başlayarak günümüze kadar geçen zaman dilimi içerisinde Yahudilerin başta ABD başta olmak üzere, İsrail’e, Avrupa’ya göçlerinin nasıl olduğunu anlatıyoruz. Ayrıca başka bir ülkenin vatandaşlığını seçince o zaman ister istemez Türkiye vatandaşlığını kaybediyorsunuz. Onunla ilgili olarak da Türkiye vatandaşlığından ne zaman ayrıldıkları bilgilerine de yer verildi. Listeler de yaptım ki aileler kendi yakınlarını rahatlıkla takip edebilsinler diye. Toplam 460 sayfalık bir kitap, tamamen belgelere dayanıyor. Sözlü tarih yok çünkü sözlü tarih insanları yanıltan bir şey oluyor. Herkese göre değişmesi durumu söz konusu çünkü o olayın yaşayanı bilir. Ama gerçekte ne olduğu, nelerden etkilendiği ve nasıl gerçekleştiği belgelere dayandırıldı. O yüzden burada Osmanlı Arşivi, Cumhuriyet Arşivi ve Kızılay Arşivi belgelerinden yararlanıldı. Benim kendi şahsi kaynaklarım da vardı. Ortaya böyle bir kitap çıktı” dedi.
İKİ DİLDE DAHA YAYIMLANACAK
Kitabı, gelecek süreçlerde İngilizce ve İbranice yayımlamak şeklinde bir düşüncesi olduğunu ifade eden Atabay ayrıca, önümüzdeki yıl fotoğraf ve belgelere dayanan bir serginin ilk etapta İstanbul’da yapılacağını da söyledi. Atabay, “Yahudi kuruluşlar da destek vereceklerini söylediler, sağ olsunlar. Sonuçta Çanakkale, hepimizin yurdu, beraber yaşadığımız bir yer. Önemli olan, bizim söz ettiğimiz ama aslında ya bilmediğimiz ya da az bildiğimiz konuları bu eserle ortaya çıkarmak. Zannediyorum ki bu eser, bundan sonra yapılacak olan çalışmalar için de belge niteliğinde olacak” sözlerini söyledi. Atabay ayrıca, kitabın hazırlandıktan sonra Belediye’ye sunulduğunu ileterek, “Belediye Başkanı Ülgür Bey de sağ olsun, ‘bunlar bizim varlığımız. Hocam ne istiyorsanız biz destek verelim’ dedi. Basılması konusunda destek verdiler” dedi. Kitaba, yetkili satıcı internet sitelerinden veya Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi’nden ulaşım sağlanabiliyor.
Sevi Gözay UĞURLU
Editör: Boğaz Gazetesi