Çanakkale Düşünce Topluluğu ve Kepez Kent Konseyi’nin organize ettiği ‘Her Yönüyle Tarım’ isimli konferansta konuşmacı olarak katılan ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, konferansta görüşülen konuları dile getirdi.

Geçtiğimiz hafta Turhan Milton Kültür ve Sanat Merkezi’nde Çanakkale Düşünce Topluluğu ve Kepez Kent Konseyi’nin işbirliği ile ‘Her Yönüyle Tarım’ isimli konferans gerçekleştirildi. Konferansta konuşmacı olarak katılan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, geçmişten günümüze tarım ile ilgili bilgiler verdi.

Gerçekleştirilen bu konferans ile ilgili değerlendirmelerini aktaran Baytekin, “Konferansta daha çok Anadolu’da tarım geçmişi ve bugüne kadar yaşanan süreç irdelendi. Şanlıurfa Göbeklitepe’de başlayan tarım faaliyeti yine Anadolu’da kurulan uygarlıklar ve bu uygarlıkların tarımsal faaliyetleri irdelendi. Özellikle Truva’da tarım geçmişi sıkı bir şekilde incelendi. İyonya’da başlayan tıbbi bitkilerin kullanımı, özellikle Hipokrat’ın elde ettiği çok sayıca tedavi edici tentür, 400’den fazla kullandığı bitki türü, özellikle Batı Anadolu’dan ve Ege’den elde ettiği tentürlerin hala günümüzde de kullanıldığını, İbn-i Sina’nın bu tentürlerden yararlandığını, Bergama krallığı döneminde tıp ve eczacılığa en üst seviyelere ulaştığını irdeledik” bilgisini verdi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Eskişehir’de kurulan tohum ıslah istasyonu ve yine kuru tarım sistemlerinin geliştirilmesi ile ilgili yapılan çalışmalar, dünya literatüründe Türk mucizesi olarak adlandırıldığını söyleyen Baytekin, “20 binin üzerinde genotip Anadolu’dan toplandı arpa ve yulaf türlerinde. Ama bir süre sonra bu tohum ıslah istasyonu faaliyetine son verdi. Amerikan Tarım Bakanlığı’nın görevlendirmiş olduğu kişiler 1947 yıllarında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra binlerce genotipi toplayarak Amerika’ya götürdü. Bu Anadolu’nun yerel çeşitleriyle Uluslararası Hububat Islah İstasyonu’nda yapılan çalışmalarla Norman Borlaug 1970 yılında Nobel Barış Ödülü aldı. Ardından bilim insanın yaptığı çalışmalarla, geliştirdiği Meksika buğdayları Anadolu’ya geldi ve yerel genotiplerinin önemli bir kısmının ortadan kalkmasına neden oldu. Meksika buğdayları Anadolu’daki yerle genotiplerin erozyona uğramasında önemli rol oynadı” ifadelerini kullandı.

Baytekin, konvansiyonel tarım ile ilgili olarak ise, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmekte olan ülkelerde artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla oluşturulan, yeni ıslah çeşitlerinin üretime konulması, mekanizasyonun ve sulama tekniklerinin geliştirilmesi, hastalıklarla mücadelede tarımsal ilaçların kullanılması ve sıra dışı alanlarda ve zamanlarda yapılan üretimleri desteklemek amacıyla tarımsal üretimde hormon kullanımının yaygınlaştırılması ne yazık ki günümüze değin özellikle tarımsal ekosistemlere ve bu ekosistemlere komşu akarsu, göl, gölet gibi ekosistemlere çok büyük zararlar verdi. Özellikle tarımsal kimyasallar, böcek popülasyonlarının azalmasına neden oldu. Sürüngenlerin doğal habitatlarını bozdu. Yaban hayatına çok ciddi zararlar verdi. Bu zararların önlenmesi amacıyla artık ciddi çalışmalar yapılmaya başladı. Artık bütün ürünlerde kullanılan ilaçların kalıntılarına rastlanıyor ve bunlar insan sağlığına çok ciddi zararlar veriyor. Bazı kimya şirketlerinin geliştirdiği ilaçlar ağır hasarlar veriyor ve kanser vakalarının artmasına neden oluyor. Bunların azaltılması için ciddi çalışmalar yapılıyor” şeklinde anlattı.

“Tarım 4.0 yani iletişim teknolojilerinin kullanımı da tarımda başladı” diyen Baytekin, “3’ncü tarım devrimi olarak nitelendirilen konvensiyonel tarımın zararlarını bir derece azaltacak gibi görünüyor. Akıllı uyarı sistemlerinin, dronelarının kullanımı ve bilişim teknolojilerinden yararlanarak akıllı sulama gübreleme gibi daha tasarruflu ve daha düzenli eylem planları çevreye verilen zararı biraz daha azaltacakmış gibi görünüyor ama bu tarım 4.0’ın getirdiği yeniliklere yatırım yapmak özellikle küçük ölçekteki çiftçiler için büyük risk görünüyor. Zaman içerisinde ülkelerin bu tür yenilikleri çiftçilere kazandırması, kimyasal yükü azaltacakmış gibi görünüyor” diyerek konferansta bu konuları işlediklerini söyledi.

Çanakkale Düşünce Topluluğu ve Kepez Kent Konseyi’nin faaliyetlerini de tebrik eden Baytekin, 15 Ekim tarihinde bir konferans daha gerçekleşeceğini söyleyerek, herkesi davet etti.

14-15 Ekim tarihinde ise Çanakkale Kent Konseyleri Birliği tarafından Çanakkale Çalıştayı gerçekleştirilecek. İÇDAŞ Kongre merkezinde düzenlenecek olan etkinlikle eğitim, turizm, çevre ve doğa ile tarım ve hayvancılık konuları ile ilgili birçok kişi sunum düzenleyecek.

Gizem Tuğçe BAYHAN



Editör: Boğaz Gazetesi