93 hektar orman ve 23 hektar tarım arazisinin yok olma riski taşıdığı projeye karşı ses yükseltildi.
Çanakkale Belediyesi önünde bir araya gelen yurttaşlar, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları “Suyumuza dokunma” diyerek ortak basın açıklaması yaptı.
Maden projesiyle ilgili üçüncü kez başlatılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci kapsamında geçtiğimiz hafta Ankara’da yapılan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısında, 25 kurumdan yalnızca Çanakkale Belediyesi olumsuz görüş bildirdi. Komisyonun büyük çoğunluğunun olumlu rapor sunduğu öğrenilirken, kararın henüz bakanlık sayfalarında yayımlanmadığı bilgisi paylaşıldı. Bu durum, kamuoyunun gösterdiği yoğun tepkinin etkili olduğu yönünde değerlendiriliyor.
“Tehlike çok daha somut, ciddi ve yakın”
Basın açıklamasında konuşan Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, “Ankara Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir toplantısına katıldık. O toplantıda, Çanakkale’den ise Kazdağları Ekoloji Platformu, Ziraat Mühendisleri Odası, İDA, meclis üyelerimiz, çevre komisyonumuz ve önemli uzmanlar katıldı. Herkes görüşlerini net bir şekilde ortaya koydu. Önemli tespitler yapıldı. Daha sonra STK temsilcilerimiz ayrıldıktan sonra Çanakkale Belediyesi de komisyon üyesi olduğu inceleme ve değerlendirme komisyonu olarak için biz toplantıya devam ettik. Ama o toplantıya gerekli tavrı koyarak, toplantıdan ayrıldık. Çünkü maalesef bu ÇED sürecinde Çanakkale Belediyesi dışında, komisyon üyeleri içinde tüm kurumların olumlu görüş verdiğini gördük. Bu çok acı bir şey. Şimdi ben hem Çanakkale’de yaşayan biri olarak hem de Çanakkale Belediye Başkanı olarak önümüzdeki süreçte Çanakkale’deki tüm bilim insanlarını ve kamu kurumlarını özellikle İl Çevre Müdürlüğü, DSİ Şube Müdürlüğü, Çanakkale İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nü göreve çağırıyorum. Zaten bu kurumlarla da tek tek görüşme sağlıyoruz. Meslek odalarımız ve STK’larımız hepsi önümüzdeki süreçte önemli görevler üstlenecekler. Çanakkale’de çevre mücadelesi veren çok değerli bilim insanları var. Bu süreçte nihai ÇED yayınlandıktan sonra, yeniden yargı süreci de başlayacak. Daha önce biliyorsunuz aynı yer ile ilgili İDA Dayanışma Derneği’nin açtığı bir dava vardı. O dava sonucunda bu süreç iptal edildi. Ama maalesef yeniden gündemimize geldi. Atikhisar Barajı koruma alanı içerisinde vahşi madenciliğe bu kurumlar nasıl olumlu görüş verebiliyor? Nasıl müsaade edilebiliyor? Tek içme suyu kaynağımız bizim su havzamız Atikhisar Barajı’nın çevresinde piknik yapmak, ateş yakmak bile yasak. Orta mesafeli ya da kısa mesafeli hiç fark etmez ki bu ruhsatın bir bölümü kısa mesafe koruma alanına da giriyor. İptal edilen ocaktan çok daha büyük bir ocak, çok daha yakına gelmiş. Tehlike çok daha somut, ciddi ve yakın. Düşünebiliyor musunuz bizim barajımıza 1.4 km mesafede bir vahşi altın madenciliği yapılmak isteniyor. O barajımızı besleyen dereler, o derelerin kolları, yer altı ve yüzey suları ağır metallerle kirlenirse bunun hesabını bu olumlu görüş verenler, bu imzaları atanlar ve ruhsatları verenler mi verecek? Çanakkale halkının suyunu kirletmeye kimsenin hakkı yok” ifadelerini kullandı.
Sivil toplum kuruluşlarının imzalarının olduğu basın açıklamasını Avukat Ali Çalıdağ, tarafından okundu.
“Şimdi daha da yükseltecektir”
Avukat Çalıdağ, açıklamada, “Çanakkale ili Merkez ilçesi Serçiler ve Terziler köylerinde Karapınar Açık Ocak Altın-Gümüş Madeni, üçüncü kez yürütülen Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci ile ısrarla açılmak istenilmektedir. Ne yazık ki geçtiğimiz hafta Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yapılan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısında bizlerin sunduğu tüm haklı argümanlar yok sayılmış, Komisyon Başkanı tarafından Çanakkale Belediye Başkanımıza, ‘25 komisyon üyesinden 24’ünün projeye uygun görüş verdiği, 1 üyenin, yalnızca Çanakkale Belediyesinin olumsuz görüş verdiği, bu nedenle çoğunluk görüşü doğrultusunda ÇED Raporu’na onay çıkacağı’ belirtilmiştir. Haklı itirazlarımızın etkisi ile karar Bakanlık sayfalarında henüz yayınlanamamıştır. Çanakkale halkı olarak yükselteceğimiz mücadele ile içeride alınan bu kararı geri çevireceğiz! Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağı Atikhisar Barajı’na 1.400 metre mesafede, barajın orta ve uzun mesafe koruma alanları içerisinde de yer alan maden projesine Çanakkale halkı, doğa ve yaşam savunucuları, emek ve demokrasi güçleri ve pek tabii ki Çanakkale Belediyesi olarak geçit vermeyeceğiz! Çanakkale halkı, madenlerce tehdit edilen Kazdağları’na her seferinde sahip çıktığı gibi, en temel hakkı olan suyuna da sahip çıkacaktır. Çanakkale halkı, su toplama havzalarımızın, tüm yeraltı ve yüzey su varlıklarımızın metalik madenciliğin yaratacağı ağır metal kirliliği tehdidi karşısında her seferinde ‘Madene verecek suyumuz yok’ itirazını yükseltti. Şimdi daha da yükseltecektir” dedi.
“Yöre halkının yaşam hakkı gasp edilecektir”
Terziler, Serçiler köylerinin hemen bitişiğinde, yaşam alanlarının yakınında gerçekleştirmek istediği Karapınar Açık Ocak Altın-Gümüş Madeni projesi nedeniyle 93 hektar orman yok edileceğini, 23 hektar tarım alanı ortadan kaldırılacağını, şahıs arazileri kamulaştırılarak köylülerin yaşam alanları ve geçim kaynakları ellerinden alınacağını belirten Avukat Çalıdağ, “Yöre halkının yaşam hakkı gasp edilecektir. Maden projesi hayata geçirildiği takdirde cehennem çukurları, ağır metal içeren pasa yığınları oluşacak; asit maden drenajları ile yeraltı ve yüzey suları, Değirmen Deresi, Sarıçay ve Çanakkale halkının tek içme su kaynağı olan Atikhisar Barajı ağır metallerle zehirlenecektir. Çanakkale halkının geleceğini tehdit eden bu tür maden projelerine onay verilerek gerçekleştirilen bu adaletsizliği görüyor, ‘Su, yaşam, adalet’ diyerek mücadelemizi hep birlikte büyütüyoruz! Ülkenin dört bir yanında, sokaklarda, milyonların yükselttiği ‘Hak, hukuk, adalet’ arayışına bizler de Çanakkale’den, Kazdağları’ndan ‘Su, yaşam, adalet’ diyerek katılıyoruz! Çanakkale halkı, doğa ve yaşam savunucuları, emek ve demokrasi güçleri olarak önümüzdeki haftadan itibaren bu hak arayışımız için isyanımızı sokaklardan haykıracağız!” diye konuştu.
"Su hakkımızı savunacağız"
Mayıs ayının ilk haftasında Atikhisar Barajı piknik alanında, sazlarıyla, sözleriyle buluşacaklarını söyleyen Avukat Çalıdağ, “Tüm Çanakkale halkımızı davet ettiğimiz bu etkinlik eylemimizde, imece usulü ile kurulacak bir yeryüzü sofrasının etrafında bir araya geleceğiz. Suyumuza ve birbirimize sahip çıkacağız! Çanakkale ilimiz, kuraklık haritalarında ‘çok yüksek oranda kuraklık yaşanan’ illerimizden birisi olarak yer alıyor. İklim krizine bağlı bu kuraklığın ve yağış azlığının sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. %79’u madenciliğe ruhsatlı Kazdağları’nda bir damla suyumuzu bile madenciliğe feda etmeye tahammülümüz kalmadı! İktidarla kol kola olan ve hatta Koza gibi Türkiye Varlık Fonu’na, yani doğrudan Saray’a bağlı olan maden şirketleri, Kazdağları’nı yok etmek için hep birlikte seferber olmuş durumda. Bizler de suyu ve yaşamımızı korumak ve adalet arayışı için seferber olacağımızı buradan ilan ediyoruz. Önümüzdeki günlerde köy köy, sokak sokak dolaşacağız, su buluşmaları, forumlar ve paneller düzenleyeceğiz ve su hakkımızı savunacağız! Adil olmayan, hakkaniyetten uzak, yasal mevzuatlara uymayan kararlar ile sularımızın şirketlere peşkeş çekilmesine ve şirket rantlarına kurban edilmesine asla izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“Su yoksa yaşam da yok”
Buradan, ÇED’e uygun görüş veren kurumlara seslendiklerini ifade eden Avukat Çalıdağ, “Atikhisar Barajı’nı koruması gerekirken uygun görüş veren DSİ’ye, projenin bitişiğinde arkeolojik sit alanları varken uygun görüş veren İl Kültür Müdürlüğü’ne, 93 hektar orman alanı ve 23 hektar tarım alanı yok edilirken uygun görüş veren İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne, proje alanında endemik türler varken uygun görüş veren Doğa Koruma ve Milli Parklar’a, ağır metal kirliliği tehdidi varken uygun görüş veren İl Sağlık Müdürlüğü’ne, çevresel riskler varken uygun görüş veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne, açık ocak cehennem çukurları, pasa dağları oluşacakken uygun görüş veren İl Afet Müdürlüğü’ne, tüm bu kurumların amiri Sayın Çanakkale Valisi’ne, kamu yararı yerine şirket yararı gözeterek içme suyu kaynaklarının koruma alanında dahi maden ruhsatı veren Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne, Çanakkale halkının 10 bin imzasını görmezden gelerek bu projeye uygun kararı veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, Çanakkale halkının sağlığını ve yararını gözetmeyen ve savunmayan iktidarın Çanakkale milletvekillerine sesleniyoruz: Çanakkale halkını zehirleyemezsiniz! Bu vebalin altında kalmayın! Acilen kararlarınızdan geri dönün! Bu projeyi derhal iptal edin! Kazdağları Ekoloji Platformu bileşenleri, Çanakkale Emek ve Demokrasi Güçleri ve Çanakkale Belediyesi olarak ortak çağrıcısı olduğumuz bu basın toplantısında, ‘Su, yaşam, adalet’ çağrısı ile yola çıktığımızı belirtir, bundan sonra çalışmalarımızda bu çağrıyı yükselteceğimizi duyuruyoruz. Su yoksa yaşam da yok! Su ve yaşam hakkı için adalet talebimizi hep birlikte büyütüyoruz” dedi.