Geçtiğimiz hafta içerisinde ulusal basında Çanakkale İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Doç. Dr. Ferhan Savran’ın Afgan kökenli vatandaşlara yasal çalışma izni çıkarılması durumunda bu açığın kapanabileceğine değindiği şeklinde haberler kamuoyunu ikiye bölmüştü.Savran, gazetemize yaptığı açıklamada bu konuyu kendilerinin savunduğuna yönelik görüntü verildiğini iddia ederek:“ bizim memleketimizin insanı varken dış işçilikle bu işi yapalım demiyoruz” dedi.

Gelibolu ilçesinden üreticilerin kendileriyle irtibata geçerek, sürülerine bakmaları için Afgan işçiler çalıştırdıklarını beyan ettiklerini söyleyen Savran, üreticiler Afgan işçilerin çalışmalarından son derece memnun olduklarını dile getirdiklerini söyledi. Afgan işçilere ilişkin yasal bir düzenleme olmadığını bildiklerini söyleyen Savran:“ Fakat bunlara ceza kesilme yönünde bir durumla karşı karşıya kalmışlar. Bizden yardım talep ettiler. Biz de onun üzerine madem böyle bir durum vardır, bunu yetkililerle görüştük. Nasıl bir çözüme ulaşılabilir, yasal bir düzeneğe koyabilirsek daha güzel olabileceği düşüncesiyle yetkililerle ve vekillerle bu konudaki görüşlerimizi bildirdik. Hatta biz onlara da şöyle bir şey gönderdik; yasal bir şey yapılacaksa biz de birlik olarak elimizden gelen desteği verebileceğimizi onlara bildirdik” dedi.

“Memleketimizin işçisi varken dış işçilikle bu işi yapalım demiyoruz”
Basında benim anladığım kadarıyla bunu biz savunuyormuş gibi görüntü veriliyor ifadelerini kullanan Savran:“ Biz tabi ki memleketimizin insanı, işçisi varken dış bir işçilikle bu işi yapalım demiyoruz. Bunun bir mantığı olamaz. Antep’te biliyorsunuz sanayi kuruluşlarında yabancı işçi çalıştırılıyor, maliyetler düştü diye bir takım şeyler vardı. Avantajlarımız var dendi, o zaman kimse bir şey demiyordu. Burada da şimdi aslına bakarsanız şöyle belirtmek istiyoruz. Bu insanlar buralara kadar gelmişler, bu insanlara eğer bir iş, aş vermezsek bunlar sosyal bir sürü patlamaya meydan verecektir. Ama biz ne yapalım diyoruz; eğer böyle bir imkan varsa ve üreticimiz de böyle bir ihtiyaç ve talebi varsa, biz bunu yasal düzenleme içerisinde bir şekilde çalıştırılsın diyoruz. Yoksa biz vatandaşımız, yerli halkımız çalışmasın, onların yerine bunları koyalım gibi bir alternatif sunmuş değiliz. Bizim derdimiz bu insanlara da aş, ekmek verelim, sosyal patlamalarla sıkıntı olmasın, hem de üreticimizde bir çözümü varsa onlara da yardımcı olacaksak bu konuda yardımcı olalım dedik. Yoksa bizim başka bir mantığımız yok” şeklinde konuştu.

“Hemen döşe kalemden, yaz gitsin”
Savran sözlerini şöyle sürdürdü:“ Basında da maalesef gördüğüm kadarıyla birçok insan bu konuda bir şeyler yazmış. ‘’Doçentten böyle bir kavram, hoca bunu dedi’’ hocanın dediklerinin çoğunu siz yanlış anlamışsınız ve en azından telefon edip de neyi kastettiğimi, doğru olup olmadığını sormamışsınız. Hemen döşe kalemden, yaz gitsin”

Dünyanın her yerinde bu işler böyle
Söz konusu çalıştırılacak yabancı işçilerin çalıştırılacak bir eğitimden geçip sertifikalandırılması gerektiğini dile getiren Savran:“ Son dönemde bizim, Tarım İl Müdürlükleri’nin, Ziraat Odaları’nın ortaklaşa yaptığımız, İş-Kur ile yapılan Sürü Yöneticiliği Programları var. Üreticiler de bir eğitim alıyorlar. Dünyada artık sürekli bir eğitim sistemi var. Hiçbirimizin bütün bir bilgiye sahip olma şansımız yok. Bu vatandaşların sertifika alması da en azından çalıştırılacaksa bu adamın nitelikli olduğuna kanaat getirileceği bir şeydir. Bu insanlara biz bakacaksak, ki anlaşıldığı kadarıyla bakacağız gibi gözüküyor, mülteci olarak adlandırdığımız insanların nitelikli olmasını sağlamalıyız. Siz neyi tercih edersiniz diye sorarsanız; ben tabi ki kendi insanımıza iş vermemiz bizim birincil önceliğimiz. Ancak bulamıyorsak, açığı kapatmak amacıyla bunu kullanabiliriz ve biraz önce dediğim gibi, sosyal sıkıntıları yaşatmamak adına bir alternatiftir. Hepsinin bir düzeni, bir kuralı olması çerçevesinde yasal dayanaklara bağlı olarak bunu yapmak durumundayız. Yasal dayanak olmazsa bu sefer kaçak işçi gibi çalıştırılıyorlar, herkes risk altında oluyor. Çalıştırılan kişi kimdir, nedir, ne değildir, herhangi bir şeye bağlı mıdır, değil midir, onları bilemezsiniz. Bu adamları bir şekilde koruyucu bir hal almış olursunuz, dağın başında onu koruyormuş durumuna düşersiniz. Bunları da ortadan kaldırmak amacıyla bizim demek istediğimiz; şeffaflaşsın, kurala, şekliyete, kanuna bağlı olsun. Bizim temelde ifade etmek istediğimiz buydu. Bizim üreticilerimizde hiç yoktan ceza yemesinler diye bir düşünce hasıl olduğu için böyle bir ifade kullandık ama basında anlaşıldığı kadarıyla farklı yorumlara olanak vermiş” dedi.

Haber: Fehmi ŞENYİĞİT
Editör: Ersan Küçükkuru