Sulama suyu, bitki analizi gibi konularda da hizmet verebileceklerini söyleyen ÇOBİLTUM Toprak, Bitki, Su Analiz Laboratuvarı Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Yakup Çıkılı, çiftçilere sunacakları hizmetleri ve bunun önemini anlattı.

ÇOBİLTUM Toprak, Bitki, Su Analiz Laboratuvarı Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Yakup Çıkılı, ÇOBİLTUM’da çiftçilere daha kapsamlı bilgiler verebilmek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığına başvuruda bulunduklarını ve süreci başlattıklarını söyledi. Şu anda sadece toprak analizi sonuçlarını verme yetkilerinin olduklarını, süreç tamamlanmasının ardından çiftçilere danışmanlık hizmeti de verebileceklerini söyleyen Çıkılı, bu hizmetler ve süreç hakkında bilgiler verdi.

“ÇALIŞMALARI BAŞLATTIK”
Dr. Öğr. Üyesi Yakup Çıkılı, “Şu anda Tarım Bakanlığı’nın genel toprak analizleri dediğimiz kapsamlı analizleri var. 8 tane parametreyi analiz ediyoruz. Bu süreçten itibaren sulama suyu analizi, bitki analizleri ve toprağın detaylı analizleri dediğimiz ikinci grup analizleri var. Küçük ama üretimde büyük getiri veya götürü sağlayabilecek, mikro elementler dediğimiz elementler ve bunların toplam miktarlarını analiz edebiliyoruz. Bu analizler için bakanlığa başvuruda bulanacağız. Beş kapsamı var bakanlığın. Şu an elimizdeki imkânlarımızla ve mevcut altyapımızla dört kapsamı karşılıyoruz ama laboratuvarın bu kısmı yeni açıldığı için ilk olarak temel analizlerden girmiş. Biz geri kalanını birkaç ay içerisinde sulama suyu, bitki analizleri ve detaylı toprak analizleri kısmını da bu yetkileri de bakanlıktan alıp daha sonraki aşamada akreditasyon yaptıracağız. Sonuçları bütün dünyada geçerli olacak laboratuvarlar sınıfına girmek için altyapımız var. Onunla ilgili başvuru işlemleri biraz süreçli, o işleri halletmek için yönelimimiz olacak. Ama ilk olarak Tarım Bakanlığının analiz sonuçlarını karşılamamız lazım. Onla ilgili çalışmaları başlattık. Ayhan Oral Hoca ve idaredeki diğer arkadaşlar da yardımcı oluyorlar. Laboratuvar uygun ama bu laboratuvarın daha işlevsel hale gelmesi lazım” dedi.

“DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VERMEYE BAŞLAYACAĞIZ”
“İkinci aşamada özellikle bölge çiftçisinin problem yaşadığı noktalara danışmanlık hizmetleri vermeye başlayacağız” diyen Çıkılı, “Biz bir toprak analizi sonucu veriyoruz. Bunu şöyle anlatmak lazım; hastaneye gidiyorsun bir kan tahlili veriyorlar, baktığınızda çok ilgili bir kişi değilseniz ne işe yaradığını bilmediğiniz bir sürü rakama bakıyorsunuz. Çiftçi içinde analiz sonuçları bu anlama geliyor. Bunun yetkin bir göz tarafından alınıp değerlendirilip, oradan elde edilen sonuçları aktarmak lazım. Bizim de yapmak istediğimiz danışmanlık hizmeti bu. Bu hem toprakları hem gübreleri hem bitkileri hem de sulama suları için bir bütün olarak araziyi toplu halde değerlendirip, buradan maksimum potansiyelde ürünü elde edebilecek analiz sonuçları ile bu ilişkileri kurabilecek, yorumlamaları yapacak uzman kişilerden alacağımız bilgileri çiftçilerle buluşturacağız. Bunu yapmaya ve buluşturmaya çalışıyoruz. Şu anda temel toprak analizleri yetkimiz var. Bunun dışında detaylı toprak analizleri, bitki analizleri ve sulama suyu analizlerine dördüncü olarak gireceğiz. Artık her geçen gün sularımız kirlendiği için sulama suyu kalitesi bizim için önemli, çok ciddi ürün kısıtlayıcı olabilir. Beşinci bir kapsamımız var. Onunla ilgili birkaç alet eksiğimiz var. Onları da tamamladığımızda o kapsamada başvuracağız. Tarım Bakanlığının toprak analizleri laboratuvarlardan talep ettiği tüm şartları karşılamış olacağız. Yüksek ihtimal önümüzdeki sene de o hizmeti karşılarız” ifadelerini kullandı.

“ÇİFTÇİLER HALA DEDEDEN KALMA YÖNTEMLERİ KULLANIYOR”
Çiftçilerin toprağını analiz ettirmesinin önemini anlatan Çıkılı, “Çiftçilerimiz çoğunlukla hala dededen kalma yöntemleri kullanıyor veya komşudan, etraftaki insanlardan etkileşimle tarım yapmaya çalışıyor. Çoğunlukla yetkin kişilerden almadığı bilgiler insanlar tarafından değerlendirmeye alınıyor ve bunlarla potansiyel ürün seviyesine ulaşmak çok da mümkün değil. Çiftçilerimiz gübre bayileri, ilaç bayilerinin tavsiyeleri üzerinden tarım yapmaya çalışıyorlar. Doğal olarak işin ucunda gelir gider söz konusu olduğunda kimse yoğurdum kara demez. Çiftçiye ‘bunu kullan bu iyi bir ürün’ derseniz, kullanır. İnsanlar genellikle yönelimleri bu şekilde yapıyorlar ve bu şekilde tarım yapmaya çalışıyorlar” diyerek, kendilerinin bu noktada yapmak istediklerini şu şekilde ifade etti: “Temel olarak bu geleneksel algının dışında teknik elemanların birebir içinde olduğu, işin teorik tarafını pratik tarafıyla birleştirecek bir danışmanlık hizmeti vermek gibi bir derdimiz var. Kolay bir şey değil. İnsanların mevcudunda oluşan tarımsal önyargıları kırmak çok kolay değil. Önyargıları kırabildiğimiz ölçüde başarılı olabileceğiz. Bizim derdimiz ilk hamlede bu önyargıyla mücadele etmek. İnsanlarımıza yavaş yavaş analiz yaptırmanın ne demek olduğunu anlattık. İnsanlarımız işin ucunda bir getiri olduğu vakit anlamlı kılıyorlar. Her şeyin bir karşılığı olduğu gibi bunun da bir karşılığı var. Bakanlık toprak analizine destek verdiği an itibariyle vatandaş analiz ettirme gereğini hissetmeye başladı. Yoksa bir analizi 10 sene kullanıyordu. Ancak o 10 senelik süredeki topraktaki değişimin farkında değildi.”

“ÜRÜN DEĞİŞTİRİLDİĞİNDE MUTLAKA TOPRAĞI ANALİZ ETTİRİLMESİ LAZIM”
Her çiftçinin en çok 3 senede bir toprak analizi yaptırması gerektiğinin altını çizen Çıkılı, “Toprak dinamik bir sistem. Bu sistemin üzerinden geçen mevsimsel değişimlerle birlikte değişiklik gösterecektir. Toprakta buharlaşmalar, yıkanmalar, değişimler söz konusudur. Bu üzerine ektiğiniz bitki ile birlikte ne kadar aldığınız ve ne kadar geriye katkı sağlamanız gerektiğinizi bilmeniz açısından mutlaka her yıl yaptırmak lazım ama bunu uzun vade düşünüyorsak en kötü 3 yılda bir analiz yaptırıyor olmanız lazım. Ürün değiştirildiğinde mutlaka toprağı analiz ettirilmesi lazım. Geçen sene buğday yetiştirdiniz bu sene şeker pancarı yetiştireceksiniz, toprağınızdaki buğdayın kaldırıldığını sizin oraya ne kadar girdi sağlamanız gerektiğini bilmeniz açısından yapılması lazım. Şeker pancarının talepleri başka, buğdayın talepleri başka. Talepleri doğru ve potansiyel en yüksek ürüne ulaşmak anlamında, toprağa girdi sağlamak amacıyla toprağa analiz yaptırmak şart. 20 dönümlük bir araziden bir tane örnek alıyorsunuz. 20 dönümden kaldıracağınız ürünle birlikte kazanabileceğiniz 10 bin gibi bir rakamsa bunun içinde 50-60 liralık bir toprak analizi size o 10 bin lirayı 12 bin lira, 15 bin lira yapmak gibi bir hizmet sunacak. Ama bundan kaçınırsa kaybedeceğiniz yüzde 30-40 gibi bir rakam olacak. Aslında çok değerlendirilmesi gereken bir alandır. Bizimde amacımız çiftçinin kafasında bu bilgi yoğunluğunu oluşturmak. Aslında toprak analizi yapmak sizin için kayıp değil. Bir gider değil aslında bir kazançtır. Kaybettiğinizle kazandığını oranladığında her zaman kazancınız üst olur. Özellikle uygun gübreleme yöntemleri miktarlarını arazi koşullarına aktarmak açısından mutlaka olması gereken koşul” diye anlattı.

“KÂR PAYI KOYMUYORUZ”
Çıkılı, ÇOBİLTUM’da çiftçilerin yaptıracakları bu analizlerin ücretli olduğunu da ekleyerek, bu ücretlendirmede bir kar payı olmadığını da vurguladı. Bunun nedenini anlatan Çıkılı, “Analizlerde kullandığımız sarf malzemeleri var. Cihazların kalibrasyonları ve bakım ücretleri var. Bunlar her yıl bazen 6 ayda bir kalibre dilmesi gerekiyor. Ayrıca analiz sırasında kullanılan kimyasallar var. Bizim çiftçiden talep ettiğimiz ücrette bir kâr yok. Temel olarak bir analiz sırasında harcanan kimyasalın parası, aletin bakım giderleri, aletin kalibrasyon ayarlama giderleri dışında artı kâr payı koymuyoruz. Sadece onları karşılayabilecek rutin analizde bitki, toprak olur onun parasını talep ediyoruz vatandaştan. Takdir edersiniz ki burası resmi bir kuruluş. Harcadığınızda yerine bir şey koyamazsın eksiye gidersiniz. Bu sürdürülebilirliği sağlamak amaçlı bu sarf malzemeleri ve bakım giderleri için ücret talep ediyoruz” dedi.

“TARIMSAL FAALİYETLERDE YETKİNLİĞİMİZ İSPAT EDİLMİŞ DURUMDA DEĞİLİZ”
Çıkılı, Tarım ve Orman Bakanlığının da birçok sistem geliştirerek izlenilebilirliği arttırmaya yönelik çalıştığını söyleyerek, “Farkındalığı oluşturmak için, bakanlık da yeni sistemler geliştiriyor. İzlenebilirlik toprak analizleri, su bitki analizleri yöntemlerinin sistematiğini oturtturmaya çalışıyor. Yeni sistemler gelişiyor. O anlamda bakanlığın geliştirdiği sistemlerle tüm Türkiye’nin artık izlenebilirliği söz konusu olacak. Yani siz 3 sene önce hangi gübreyi attınız, hangi analizi yaptırdınız ve sonucunuz ne oldu gibi uzun vadeli izlenebilirlik oluşturmamız gerekiyor. Bu tarımsal açıdan çok önemli. Biz bir tarım ülkesiyiz. Ancak hala tarımsal faaliyetlerde yetkinliğimizi ispat edilmiş durumda değiliz. Bizim hala ürünlerimiz ihracata gittiği vakit gümrük kapılarından geri döner noktada. Bizim elde ettiğimiz ürün, bir ülkeye ihraç edildiğinde gümrük kapılarından geri dönmeyecek bir üretim sistemine ihtiyacı var. Bu organik tarım, iyi tarım olabilir, çeşitli tarımsal sistemler var” şeklinde konuştu.

“ÜNİVERSİTENİN PARA KAZANMAK GİBİ BİR DERDİ YOK”
Dr. Öğr. Üyesi Yakup Çıkılı, toprak analizi yapan özel şirketlerin de olduğu, ama üniversitelerin bu şirketlerden farklı bir çalışma yöntemi olduğunu söyleyerek, “Her şeyden önce akademik camiada yaptığınız işi ilk önce kendi kafanızda doğrularsınız. Doğrulamadığınız, inanmadığınız işe imza atmasınız. Her şeyden önce üniversitenin para kazanmak gibi bir derdi yok. Özel laboratuvarlar her ne kadar analiz yapıyor olsalar da temel amaç para kazanmak. Dolayısıyla bu para kazanma noktasında analiz hassas noktalarına dokunabilecek girdileri çektiğiniz anda analizde ciddi hatalara sebep olabilir. Üniversitenin içerisinde bu analiz hassasiyeti uzun bir süreçten geçmiş insanlarda zaten oluşmuş durumdadır ve dolayısıyla hassasiyeti buradan en doğru şekilde kullanabilir durumdayız. Üniversitede akademisyenlik araştırma görevliliğinden profesörlüğe kadar bir süreç. Her zaman önünüzde yetkin bir insan vardır. Bu yetkin insanlardan bilemediğimiz noktaları doldurmanız her zaman hızlı ve kolaydır. Aynı zamanda laboratuvarın dışında zirai faaliyetlerle ilgili teknik bilgiye ulaşmanız üniversitede daha kolaydır. Özel laboratuvarlar bu hizmeti vermek noktasında ciddi anlamda sıkıntı çekerler. Ama biz burada Ziraat Fakültesinde birçok alanda uzmanlaşmış insan var. Her soruna çözüm üretebilecek mutlaka bir kişi var. Özellikle danışmanlık tarafında üniversiteler ve bakanlığın enstitüleri bu anlamda ülke veya dünya için en yetkin kuruluşlardır diyebiliriz” dedi.

Gizem Tuğçe BAYHAN






Editör: Boğaz Gazetesi