22 yıllık Belediye Başkanlığı görev süresinin tamamlanması ile yeniden aday olmayan Eski Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, ilk kez konuştu. Boğaz Medya’da yayınlanan programa katılan Ülgür Gökhan Yerel seçimde CHP’nin oyu neden düştüğü, Muharrem Erkek’i neden ziyaret etmediği, kendisinden sonra belediye çalışmalarını nasıl gördüğü, Meclisin aldığı taşınmaz satışı kararı, belediye bütçesi, siyasette yeni planları ile ilgili samimi açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına günlük yaşamda yaptığı çalışma ve özel hayatı ile ilgili samimi bilgiler veren ,Ülgür Gökhan “ 7 ay içinde önce işlerime tekrar adapte oldum, yani sorumlulukları üstlendim. Şu anda işlerimle, torunlarla meşgul oluyorum, Galatasaray maçlarına gidiyorum. Eskiden gidemiyordum yani çok nadir gidiyordum. Geçen hafta iki maça birden gittik. Hatta yurtdışı maçlarına da gidiyorum… Bir de geçmişteki evraklarımı topluyorum, düzenimi kurmaya çalışıyorum zaman geçiyor. Belediye Başkanı olarak 24 saat 365 gün hizmet veriyorduk. Hizmet var, sorumluluk var bir kere. Yani hiçbir şey yapmasanız bile o sorumluluk vardı. Şimdi sabahları Dardanos’tayım. Önce Kepez'de oluyorum, sonra köye Çıplak’a gidiyorum. Orada tarım arazilerimiz var, oradaki ortaklarımla görüşüyorum. Yeniköy'e gidiyorum, orada ortakçılarımız var, çalışanlar var. Tarım piyasasından haberler alıyoruz, vatandaşın köylünün halini görüyoruz ve bir fiil yaşıyoruz. Köylünün hali çok kötü durumda, bizim Ova köylüsünün zengin olduğu düşünülür. Ama maalesef öyle değil, sahipsiz köylü… İlgilenen yok, çok çok acı bir şey Türkiye'nin bu durumu. Tarım politikası çok kötü, ürünler para etmiyor… Gübresi bilmem nesi, desteği şu bu filan yani çok zayıf. Mesela bir sıkıntı olduğu zaman kimse gelip destek olmuyor” dedi.
Yüzde 60’tan 38’lere inmek hoş olmadı
Seçim sonrası sandığa yansıyan sonuçlara da değinen Belediye Başkanı Ülgür Gökhan “Benim Elbette ki şahsi oyum olabilir, vardır da yani. Yıllarca sempati duyanlar vardır, bir iş yapmışızdır, iyilik etmişizdir falan filan… Dolayısıyla bir tercih olarak bizi tercih etmiş olabilirler. Ben her zaman da söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nde temel olan parti içi demokrasidir. Bunu hep dilimizde pelesenk etmişizdir. 2019 seçimlerinde yine ben aday olacaktım, o zaman dedim ki ön seçim olsun. Genel başkan müdahale etti. Ama 2019 seçimlerinde benden başka iki tane daha güçlü aday vardı. Birisi Ömer Faruk Mutandı. Gücü, Belediye başkanlığından geliyordu, O da güçlü bir siyasi objeydi. Diğeri de Celal Karataş’tı. Kim? O da ilçe başkanlığı yapmış, iyi kötü siyasetin içinde. Bir de hocamız vardı… Dedim ‘Sandığı koyalım, çıkarsam devam ederim çıkmazsam işime bakarım’ Sandıktan ben çıktım. Sonuçta şu oldu; Bana oy verenler, vermeyenler partili oldular ve parti için hep beraber çalışıldı. Şimdi, ‘Bu dönemde aynı şey olsun’ diye istendi. Yine üç tane aday vardı. Dolayısıyla bu üç aday Muharrem Erkek Başkan, Erdal Gezen, sonra İrfan Mutluay benim Başkan Yardımcısı, belediye meclis üyesi o da ‘Ben de adayım’ dedi. Böylece 3 tane aday oldu. Şimdi 3 tane aday olunca ne olması gerekir? Genel Başkan da televizyonda ilk etapta ön seçim olacağından bahsetti, ‘Söz veriyorum’ dedi. Daha sonra Çanakkale için veya başka yerler için de ‘Anket yapılacak’ dendi. ‘Anketle olacak’ dendi, anket oldu. ‘Ankette Muharrem Bey çıktı’ dendi tamam da, ön seçim denmişti, anket oldu, ‘peki anket sonuçlarını rica edelim’ dedik, anket sonuçları yok… Yani ankette Sami Bey %22 Ülgür Bey % 14 diğeri de yüzde 60 küsur aldı dense eyvallah, anket sonucudur. Bu tamam ama bu da yok. Bu konuyla ilgili diğer iki adayı bir yere getirip hepsini genel merkezde açıklayın. Özellikle buraya adam yollayarak olmaz… O işler genel merkezde olur. Çünkü bunlar belli aktörler, yani bir de hizmet vermişler partiye, 10 yıl çalışmışlar. Onlara ‘Arkadaşlar durum budur. Bu dönem böyle olmasını istedik, biz böyle yapıyoruz, lütfen bu konuda saygı duyun’ deseler buna saygı duyulmazsa, bu iradeye o zaman biz de deriz ki ‘Bak yanlış…’ Ama sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıldı, Ne oldu o zaman? Şimdi disipline vermişler arkadaşları, atmışlar… Neymiş? Aleyhte çalışmış, kimse aleyhte çalışmadı. Ne Erdal Bey ne İrfan Bey, ne şu, ne bu… Hiç kimse aleyhte çalışmadı. Siz basın mensupları bunu daha iyi izlersiniz hiç kimse çalışmadı… Pasifize olmak ayrı şey, aleyhe çalışmak ayrı şey. Ama sadece onlar değil, birçok partili bu kaostan dolayı pasifize oldu… Çalışmazsan seçimde kazanamazsın, yani gelip burada ‘Efendim bu insanlara anlatmak zorundasın. Ne kadar çok anlatıldığını geçmiş dönemden bilirsiniz. Ev ev dolaşılırdı. Bu noktada maalesef bir kışı seçmen sandığa gitmedi.
% 60 onun hepsi Cumhuriyet Halk Partisi oyu değil ki bir de o var. Ben MHP'lilerden de, İYİ Partililerden de, AK Partililerden oy aldım. Bu oyları alabilmek için onlara bir diyalog kurulması lazım, bu da olmadı. Sonuç itibariyle maalesef % 38' lere kadar gerilenmiş oldu. Bu hoş olmadı, bu şık olmadı… Ben Muharrem Bey'in Belediye Başkanı olmasına bir itirazım yok. Nitekim seçimlerde ben hep ona sonuna kadar destekledim, deklare ettim ki mühim olan burada Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediyede olmasıdır. Şahıslar ikinci planda gelir. Muharrem Bey de burada milletvekilliği yapmış, belediye meclis üyeliği yapmış iyi kötü belediye tecrübesi de olan bir arkadaşımız. Hiçbir sıkıntı yok benim açımdan, partim böyle demiş. Ben de çıktım mahalle, sokak gezdim. Onun için bu sıkıntılar maalesef bu seçim sonucu böyle olumsuz oldu. Allah'tan bu kadarla kaldık yani seçimi aldık. Bundan sonra iş tekrar düzelir yoluna girer, sorun olmaz” ifadelerini kullandı.
‘Biz zaten satmayacağız’ diyorsan karar alma
Mecliste tartışmalara neden olan arsa satışlarına da değinen ve yeşil alanlarının satıldığına dikkat çeken Eski Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, bir de uyarıda bulundu. Gökhan “Biz o arsaları bugünler için biriktirdik. Herkes diyor işte “Başkan satıyor…” Satılır yani, satılmaz diye bir şey yok. Sonra yenisini yerine koyarsın. Allah'tan biriktirmişiz. Biliyorsunuz parsel artıklarını bile satmadım, hepsini kat karşılığı verdim. İyi kötü üç lira beş lira, şimdi satarsın bir katkı olur. Ama mesela yeşil alan satıyorlar, yeşil alan satılmaz… Meclis üyeleri de bu konuda bir şey yapmamışlar, yani dikkat etmiyorlar… Cami alanı satılıyor, bunlar olmaz… Cami cemaatine anlatamazsın bunu. ‘Biz satmayacağız zaten’ diyeceksen yapma, bu kararı alma… Yani herkes senin yandaşı değil ki, muhalefet var. Yani yeşil alan zaten satamazsın, parsel numarası var diye satışa çıkarıyorlar ama yanlış… Bir de benim hep iddia ettiğim bir şey vardır. Tabii onların takdiri ama arsa satılmaz! Ben hiçbir zaman arsa satmadım, hep kat karşılığı verdim. Orada bir değer olur o değeri satarsın. Çünkü o arsa bina olduğu zaman, daire olduğu zaman, dükkan olduğu zaman daha farklı olur onu satarsın. Bu konuda biraz hassasiyet gösterilmesi gerekir. Bu konu başkandan öte meclis üyelerinin de dikkat etmesi gereken konu .Çünkü ona karar veren parmak kaldıran o arkadaşlar. Evet başkan gündeme getirmiş olabilir ama sen orada diyeceksin ki ‘Yeşil alan satılır mı arkadaş? Ha bir de şu konu var… Yeşil alanı imara çevireceksen sen çevir, öyle sat… Cevat Paşa Muhtarlığın yerinin satılması ayrı bir anlam kazandırdı o satışa” dedi.
Emrivaki satışa çıkarmak şık değil
Cevatpaşa Mahalle Muhtarlığının satış kararına da değinen eski Başkan Ülgür Gökhan “Halk algısı önemlidir tabi. Senin niyetin önemli ve Senin niyetin başkadır, halkın algısı başkadır. O zaman sen niyetini ortaya koy, ‘Onun için yapıyorum’ de. Halk da desin ki ‘Tamam kardeşim’ Şimdi sen böyle emri vaki orayı satışa çıkarttın bu şık değil. Cevat Paşa Mahallesinin Muhtarlığı orası işte çocuk parkı var, ağaçlar var, bilmem ne var… Adam orada hizmet veriyor. Ha şunu anlarım; Bu arsa imarlı arsa, tamam… Buraya bir bina yapalım, verelim kat karşılığı müteahhitte. Altına bir muhtarlık binası yapalım, hem daha şık, daha güzel yanına ne bileyim bir kafe yapalım, o müteahhide kalsın üstten de daire alalım bu arsayı değerlendirelim… Memnuniyetle, hiçbir sıkıntım yok. Ama arsayı satıyorum dediğin zaman e bu olmaz. Biraz dikkat etmeleri lazım. Çünkü Çanakkale kamuoyunda özellikle belediye varlıkları konusunda biz bir üslup yerleştirdik vatandaş bundan memnun. Mesela Barış Kafenin arsasını Biliyorsunuz, adamların imar hakkı varken bir gerekçeyle çevirdik. Özgürlük Parkını parselli arsalarını satın aldık. Burada vatandaş hep kendi lehine olan şeyleri hatırlıyor. Evet gayrimenkulleri satarken kamuoyuna çok iyi bilgilendirmek lazım. Sokağa çıktın mı bunu anlatamazsın” ifadelerini kullandı.
Ödenmeyecek borç bırakmadık
Kendi döneminden devreden borçlarla ilgili de bilgiler veren Ülgür Gökhan, Belediye’de yüklü borç bırakmadıklarını dile getirerek “Belediyenin borcu her zaman vardır. Yeşil bina, su arıtma tesisi yaptık ödeyeceğiz. Tabii enflasyon resmi kurumların bütçesini eritiyor. Ama biz hiçbir zaman aşırı bir borç, ödenemeyecek borç yani israftan doğan bir borç bırakmadık. Hep yatırımdan doğan borçlar var. Bunlar da doğal. Onlar zaten borç bile sayılmıyor. İller Bankası'na borcumuz var, ama bizim gelirlerimiz var zaten sıkıntı yok” dedi.
Siyasete dönecek mi?
Belediye Başkanlığı sonrası siyasete geri dönüp dönmeyeceği ile ilgili kamuoyunda oluşan merakı da gideren ve dönmeyeceğini dile getiren Ülgür Gökhan “Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi içinde şu anda bir sade üye olarak hayatımı sürdürüyorum, şu anda zaten siyaset yapacak bir şey de yok. Yani yönetimsel anlamda. Ama yarın bir ihtiyaç duyulursa, bir şey olursa elbette biz de yine bir taraf oluruz, taraf olarak da yolumuza devam ederiz. Yani yöneticilik işine talip olmam, gerek yok… Yani orada başkasının önünü kesmenin de manası yok. Ben bütün kademeleri yaptım geçtim. İl başkanlığı, kurultay başkanlığı bile yaptım. Ama elbette ki parti üyesi olarak bana bir görev düşerse onu yaparım. ‘Git şu mahallede çalış, şu köyde çalış, şu etkinlikte şunu yap bunu yap’ derlerse her zaman partime destek olurum… Tabi benim için temel olan Cumhuriyet Halk Partisidir” dedi.
Özgür Özel’i beğeniyorum
Genel Başkan Özgür Özel’in performansını da değerlendiren Gökhan “Özgür Bey'den şu anda memnunum. Yani şu anlamda memnunum; Her konuya müdahil oluyor, takip ediyor, mitingler yapıyor… Ama bazı konulardaki söylemlerinde daha dikkatli olması gerekir. Mesela geçen gün o işte ‘El yükseltiyorum’ lafı ve işte ‘Devleti teslim ediyorum…’ Ben onun ne demek istediğini anladım, ama sokaktaki adam öyle anlamıyor, anlatamazsınız. Onun için benim sayın genel başkanda eksik bulduğum bir gün sonra konuşmalı değil mi? Hatta 12 saat sonra… Belki adam haklı ama ne diyorum ben ne dedim daha önce de ‘Benim ne düşündüğüm önemli değil, halkın nasıl algıladığı önemli…’ Öyle değil mi? İyi anlatmak lazım, daha doğrusu halkın yanlış anlayacağı şeyler yapmamak lazım” ifadelerini kullandı.