Çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında farkındalığı artırmayı hedefleyen bilim insanlarının oluşturduğu, Prof. Dr. Halit Targan Ünal yöneticiliğindeki ekip, "Sera Gazı Emisyonu ve ÇSY (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) Riski Derecelendirme Raporlaması" hazırlamaya başladı.
Sera gazı emisyonlarında karbondioksit eşdeğeri olarak en büyük payı yüzde 71,8 ile enerji kaynaklı emisyonlar alıyor. Bunu sırasıyla yüzde 12,8 ile tarım, yüzde 12,5 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 2,9 ile atık sektörü takip etti. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu 1990'da 4,1 ton karbondioksit eşdeğeri iken, 2021'de 6,8 ton ve 2022'de 6,6 ton karbondioksit eşdeğeri olarak hesaplandı. Böylece, 2022'de toplam sera gazı emisyonu önceki yıla göre yüzde 2,4 azalarak 558,3 milyon ton karbondioksit eşdeğeri oldu. 2021 yılında Türkiye'de sera gazı emisyonları, bir önceki yıla göre yüzde 7,7 artış göstererek 564,4 milyon ton karbondioksit eşdeğeri seviyesine ulaşmıştı.
Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını azaltma ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme yolunda Doğuş Üniversitesi önemli bir attı. Üniversite, Prof. Dr. Halit Targan Ünal yöneticiliğinde oluşturduğu bilim ekibiyle, "Sera Gazı Emisyonu ve ÇSY (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) Riski Derecelendirme Raporlaması" hazırlamaya başladı.
Kurulan bilim ekibinin faaliyetleri ve amaçları hakkında Prof. Dr. Halit Targan Ünal yaptığı açıklama şu ifadeleri kullandı:
“Sera gazı emisyonu, atmosfere salınan gazların sera etkisi oluşturarak dünya yüzeyinin ısınmasına neden olmasıdır. Bu gazlar arasında karbondioksit (CO), metan (CH), azot oksit (NO) ve florlu gazlar bulunur. Sanayi, enerji üretimi, ulaşım ve tarım gibi insan faaliyetleri, bu gazların büyük ölçüde atmosfere salınmasına yol açar. Sera gazı emisyonları küresel ısınmaya, iklim değişikliğine, sağlık sorunlarına ve ekonomik zararlara yol açmaktadır. Doğuş Üniversitesi'nin Sera Gazı Emisyonu ve ÇSY Riski Derecelendirme Raporlaması, çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında farkındalığı artırmayı hedeflemektedir. Bu raporlar, veri toplama ve analiz, risk değerlendirmesi, farkındalık oluşturma, politika ve strateji geliştirme gibi alanlarda katkı sağlayacaktır. Çevresel bilincin artması ve iklim değişikliği ile mücadelede ortak çabaların güçlenmesi, ülkenin ve dünyanın geleceği için hayati önem taşımaktadır.”