Üreticiler, Türkiye'de toprak kalitesi ortalamasının 1,7'nin altına düştüğünü, bunun ıslahı içinse uzun zaman gerektiğini savunuyor. Solucan gübresi üreticisi İbrahim Doğuş, "Çiftçiler henüz yeni tanıyor. Biz en az 15-20 sene bu ülkemizdeki açığı kapatmak için çalışacağız" dedi.
Organik tarım uygulamaları alanında başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde hızla yayılan solucan gübresi üretimi, Türkiye'de de yaygınlaşıyor. Toprak solucanlarının yapılarında onları zararlı patojenlerden korumak için sölem sıvısı adı verilen bir çeşit vücut salgısı bulunuyor. Bu salgı dışkılarına da geçiyor. Bu canlıların dışkıları organik solucan gübresi olarak tarım arazilerinde kullanıldığında, sölem sıvısı tıpkı solucanları koruduğu gibi o toprakta yetişen bitkileri de koruyor. Böylece üretilen zirai ürünler herhangi bir kimyevi bileşene ihtiyaç duymadan hastalıklara karşı çok daha dirençli bir yapıya sahip oluyor. Aslında tabiatta bulunan bütün toprak solucanları, kendi yaşadıkları alanda bu görevi yerine getiriyor ve tarım açısından faydalı oluyor. Yapılan çalışmalar, toprak solucanlarının yoğun olduğu zirai alanlarda verimin çok daha fazla olduğunu ve özellikle bitki köklerinde oluşan hastalıkların yok sayılacak kadar az olduğunu gösteriyor.
Toprak solucanlarının sindirim sisteminden geçerek tekrar toprağa karışan bileşenlerin tarım açısından fenni gübrelere nazaran çok daha faydalı olduğu ifade ediliyor. Bu bileşenlerin yüzde 100 organik olması sebebiyle ekolojik dengeye ve insan sağlığına hiçbir zararı olmayışı bilim adamlarını bu alanda daha fazla çalışmaya itiyor. Toprak solucanları tarafından tüketilen organik atıklar, bu canlıların sindirim sisteminden geçerek dışkı olarak dışarı çıkmasıyla elde edilen toprak rengindeki kokusuz bileşene organik solucan gübresi deniyor. Toprak renginde olan solucan gübresinin, rahatsız edici bir görüntüsü ve kokusu da bulunmuyor.



"Solucan, toprak yapar"
Gönen'de solucan gübresi üretimi yapan İbrahim Doğuş, solucan gübresinin hiç bir bitki ayırt etmeden işe yaradığını söyledi. Doğuş, "Solucan gübresi çok önemli bir gübredir. Solucan gübresi bir bitkinin ihtiyacı olan, bütün bitkilerin daha doğrusu ağaçla ve ya sebzeler hiç fark etmez bütün bitkilerin ihtiyacı olan mikrofloraları, amino asitleri içine bulundura bir gübre çeşididir. Daha doğrusu toprağın özüdür. Yani buna gübre dememiz aslında biraz yanlış. Çünkü solucan toprak yapar, Türkçesi bu. Dünyada kabul edilen en kaliteli toprak çeşidi nedir, humustur. Solucanın gübresi humustur yani Türkçesi humustur. Humusunda içinde bir bitkinin ihtiyacı olan makro, mikro, izolomentler ve bunun haricinde ilave olarak doğal antibiyotik ve doğal büyüme hormonu mevcuttur. Kimyasal gübrelerle üretilen ürünler daha sağlıksız, dayanımı az, gıda değeri düşük ürünlerdir. Bunu tüketen insanlar, canlılar kendilerini halsiz hissederler ve çabuk hastalıklara kapılırlar. Bugün gelinen nokta bunu zaten çok açık bir şekilde ispatlıyor" dedi.

"Organik ürünler tornadan çıkmış gibi olur"
Solucan gübresinin üretime de etkisi olduğunu söyleyen Doğuş, "Kimyevi gübreyle bir çiftçimiz araziye diyelim ki 10 kilo azot atar 10 fosfor, potasyum gibi elementler atar. Fakat solucan gübresi canlı mikro organizmalardan oluşur. Bu canlı mikro organizmaların görevi havada, suda, toprakta farklı fazlarda olan azot, fosfor, potasyum gibi elementleri tutup, parçalayıp bitkinin alabileceği forma çevirmektir. Solucan gübresinin içinde yaşayan mikro organizmalar için, o bitkinin hiç bir önemi yoktur. Organik gübreyle üretiyorsanız, işte çürükse organiktir, yumuşaksa organiktir, gevşekse organiktir, buruşuksa organiktir, kurtluysa organiktir bunların tamamı yanlış. Büyük küçükse organiktir, bunların tamamı yanlıştır. Ben bunların tamamını isteyen herkese ispat etmeye hazırım. Bizim ürünlerimiz, bizim gübremizle ürettiğimiz ürünler tornadan çıkmış gibi olur" diye konuştu.

"Toprak kalitesi giderek düşüyor"
Solucan gübresi üretiminin yaygınlaşmasına rağmen bu alanda talebi karşılayacak seviyede olmadığını da savunan Doğuş, "Türkiye'de solucan gübresi son 10 yılda her geçen gün artıyor. Ben burada çok açık bir şekilde halkımıza şunu söylemek istiyorum, Türkiye'de herkes solucan gübresi üretse dahi 20 sene kimse kimseye rakip bile olamaz. Bunun sebebi çok basittir. Bir İsrail'i düşünün, çölün ortasında kurulmuştur, çöl dediğimiz şey toprağın içinde yaşayan canlı mikro organizmaların olmamasıdır. Yani çölün içinde canlı bir yaşam yoktur. Türkiye'de yani bu sıfır seviyesidir. Yani bu nedir organik madde seviyesi sıfır. Düşünün 60 küsur senede İsrail kendi topraklarını solucan ve solucan gübresiyle ıslah etti. Bugün dünyaya tarım ürünleri satıyor ve gerçekten çok ciddi rakamlarda. Yani bizim en az sekiz on kat fazla bir ciroda. Fakat bizim ülkemizde toprak kalitesi kimyasal gübreler sebebiyle ve kullanılan ilaçlar sebebiyle her geçen sene daha düşüyor. Niğde'de bazı bölgeler karantina altına alınmış. İşte 40 sene patates yasaklı ve ya hiç adımınızı dahi atamayacağınız bölgeler var. Bu bölgelerde ki mantık şudur, organik madde seviyesi sıfıra düşmüş ve kimyasal gübre ve ilaçlarla toprak yapısı bozulmuş demektir. Bugün ekilemez yani çölden bir farkı yok. Bugün Türkiye'de bir merdiven düşünün toprak kalitesi sıfırla on arasındaysa bizim artık kalitemiz artık düşmüş, 1.7'dir Türkiye ortalaması. Bununda yüzde 22'si 1'in altında artı yüzde 4'ü 2'nin altında artı yüzde 29'u 3'ün altındadır. Yani yüzde 95'i 3'ün altındadır. Buradan şunu söylemek istiyorum, bir İsrail'in ıslah için 50-60 sene gibi bir süre geçti. Bir Türkiye'nin bunun 20 kat büyüğü bir ülkenin ıslahını düşünün, bunun sadece Türkiye'nin ıslahı topraklarının ıslahıyla da kalmıyor. Bu civar ülkeleri de düşünelim. Yani ben çok açık bir şekilde söylüyorum, solucan ve solucan gübresi üretimine giren arkadaşlara rahat olun diyorum, çiftçimiz bu ürünü bu solucan gübresini tanımaya yeni yeni başladı. Yakında çok çok daha büyük bir talep olacak. Ve biz en 15-20 sene bu ülkemizdeki açığı kapatmak için çalışacağız" dedi.
Editör: Boğaz Gazetesi