Mücadele ruhuna sahip Türk milletinin özelliklerini sıralayan Doksat, “Türk milletinin bir hedefi ve bu hedefi gerçekleştirecek coşku ve motivasyonu var. Olumsuzluklar karşısında geri çekilmiyor ve tekrar mücadele ediyor. Her olumsuzluğu bir deneyim olarak görüp tekrar girişimde bulunuyor ve vazgeçmiyor” diye konuştu.
İstanbul Beykent Üniversitesi’nin Cumhuriyet 100. Yılı etkinlikleri devam ediyor. Üniversitenin Psikoloji Bölümü’nden Öğr. Üyesi Doçent Dr. Neslim G. Doksat, düzenlenen etkinlikler kapsamında Kurtuluş Savaşı’ndaki milli direniş ruhunu psikolojik açıdan değerlendirdi. Doksat, “Türk milletinin bir hedefi ve bu hedefi gerçekleştirecek coşku ve motivasyonu var. Olumsuzluklar karşısında geri çekilmiyor ve tekrar mücadele ediyor. Her olumsuzluğu bir deneyim olarak görüp tekrar girişimde bulunuyor ve vazgeçmiyor” dedi.

“Psikolojik ve fiziksel sınırlar var”
İnsan gruplarının kendilerini korumak ve güvende hissetmek için oluşturdukları psikolojik ve fiziksel sınırlar olduğunu ifade eden Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Neslim G. Doksat, “İnsanlar, tehlikeli olan ile güvenli olanı ayırıp tehlikeli olanı grubun dışında bırakacak şekilde, grubun ortak kararı sonucunda seçimini yapar. Çünkü, bireyler olumlu bir benlik idrakine sahip olmak ve kendilerini güvende hissetmek için kendilerini toplumsal bir grup içinde tanımlarlar ve sosyal kimlik edinirler. Kendilerini ait hissettikleri bu gruplar herhangi bir şekilde tehdit edilirse veya kişiler gruplarına yönelik bir tehdit idrak ederlerse, olumlu özellikleri kendi gruplarına, olumsuz özellikleri ise grup dışına yüklerler. Bu yolla ortak güvenlik duygusu oluştururlar. Güvenlik duygusunu ortak/paylaşılan düşünce şemaları yoluyla oluşturan ve sürdüren gruplar toplumsal bir doku meydana getirirler” şeklinde konuştu.

“Aidiyet ve güven duygusu”
Doksat konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Direnişi tetikleyen ortak aidiyet duygusunun tehdit altında idrak edilmesinin psikolojik sonuçları, aidiyet ve güven duygusu arayışıdır. Kurtuluş Savaşı sayesinde milliyetçilik ilkesi ulusal bilincimize kazandırılmıştır. Bu sayede, Türk toplumunu birbirine bağlayan en yüce bağın ulusal birlik duygusu olduğu açığa çıkmıştır.”

Editör: Boğaz Gazetesi