İsrail-Filistin ilişkileri konusunda en uzman akademisyenlerden biri olan Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye’nin her şeyden evvel insan ölümlerini durdurmakla uğraştığını belirtti. İsrail’in “Hastaneyi boşaltın iki saat içerisinde vuracağım” açıklamasının tüyleri diken diken bir durum olduğunu, öncelikle bunun üzerine odaklanmak gerektiğini söyledi. “İnsanlığın öldüğü nokta bu değil mi?” sorusunu yönelten Erhan, “Evvela bu kötülükleri uzaklaştırmalısınız. Ondan sonra diğer süreçleri tartışmaya başlayabilirsiniz. İki gün daha gecikirseniz, belki de Gazze’de nüfusun yüzde 10'u ölecek. Tehdit, sadece İsrail bombası da değil. İnsanlar açlık, susuzluk veya ilaç bulamama tehdidi altında. Ancak karşı karşıya kaldığımız tablonun vahametini henüz idrak edebilmiş değiliz. İki milyona yakın insan ölüm tehlikesi altında” değerlendirmelerini yaptı. Bu şartlar altında bile “Bir hafta sonra İran'a vurulur mu, üç hafta sonra Lübnan'da savaş çıkar mı?” diye tartışıldığını söyleyen Erhan, “Türkiye her iki taraf arasında gerilimin daha da büyümemesi için çabalıyor. ‘İsrail ile Hamas arasında rehine, esir değiş tokuşuna ara buluculuk edilebilir mi?’ gibi başlıkları değerlendiriyor. Fakat görünen o ki, ne Türkiye'nin tek başına ne de başka ülkelerle beraber bugün İsrail'e söz geçirebilme ihtimali yok” diyerek durum tespitinde bulundu.

“Uzun vadede hedef, İsrail’in Filistinlilerden arındırılması”
Kara harekâtının olası sonuçlarının da insani açıdan, akıllara gelmeyecek noktalara varabileceği uyarısında bulunan Erhan, İsrail’in aklında üç hedefi olduğunu ifade ederek, “Bir tanesi, Gazze'nin tamamen Hamas'tan arındırılması. Arkasından bu bölgenin bir daha Hamas tarafından kullanılamayacak hale getirilmesi. Üçüncü hedef de aslında Gazze'nin tamamen Filistinlilerden arındırılması” şeklinde konuştu. Uzun vadedeki hedefin ise bugün İsrail hükümeti kabinesindeki bazı bakanların açıkça, hiç sorumluluk duymadan ifade ettikleri gibi, Filistinlilerin kamyonlarla Ürdün'e, Suriye'ye, Mısır'a veya Sina'ya taşınması ve böylece Filistin sorunun bitmesi olduğunu belirtti.

“İsrail-İran gerginliği 1979’a kadar uzanıyor”
Erhan yaptığı değerlendirmede, İran konusunun da ısıtıldığına değinerek, İsrail ile İran arasındaki gerginliğin 1979'dan, İran-İslam devriminden beri devam ettiğine dikkat çekti. Hamas saldırısından iki gün sonra Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan bir habere atıfta bulunarak, Hamas saldırısının aslında Ağustos ayında Beyrut'ta İranlı yetkililerle, İran devrim muhafızlarıyla ve Hamas yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde kararlaştırıldığının ifade edildiğini söyledi. Erhan, “Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'nin donanma göndermelerinin, İran'ın muhtemel bu önümüzdeki süreçte Hizbullah üzerinden veya Suriye'deki kendisine bağlı silahlı gruplar üzerinden bir İsrail saldırısını engellemek ya da püskürtmek için yapıldığını söyleyenler de var. Ama unutmayalım ki bu gerilimin bir de konvansiyonel boyutu var. O da nükleer boyutu. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ‘Artık İran durdurulmalı. Yoksa çok geç olacak. İran bombayı hazırlamaya sadece birkaç adım mesafede’ gibi açıklamaları unutulmamalı” diyerek önemli hatırlatmalarda bulundu.

“Bu çatışma, İran’a topyekûn müdahaleye dönüşebilir”
ABD'nin hem Trump döneminde hem önceki başkanlar döneminde İran'a müdahale çağrısı yaptığını kaydeden Erhan, İran'ın bölgede kendisine bağlı birtakım silahlı gruplar üzerinden, vekalet savaşı üzerinden, geçmişte olduğu gibi İsrail'e saldırılar düzenleme ihtimalinin olduğunu söyledi. Diğer taraftan birdenbire tırmanan bu çatışmanın, hiç beklenmedik bir anda İran'a top yekûn bir müdahaleye dönüşme riski olduğunu kaydetti. Erhan, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Netanyahu'nun da yıllardır arzu ettiği zaten, ABD destekli bir İran müdahalesi. Özellikle de nükleer tesislerinin yok edileceği bir müdahale. Şu anda da, bu ortamı oluşturmaya çalışıyor.”

Editör: Boğaz Gazetesi