Çanakkale gündeminde son günlerde büyük yer tutan Kirazlı mevkiindeki altın madeni faaliyetleri, İl Genel Meclisi Ağustos ayı toplantısında görüşüldü. CHP İl Genel Meclis Üyesi Güneş Pehlivan, konu hakkında, “26 Temmuz günü su ve vicdan nöbeti Kazdağları Balaban mevkiinde başladı. Nöbet hala devam ediyor ve yörede hala altın madenciliği faaliyetleri ile bağlantılı olarak, ağaç kesimlerine orada ki nöbet alanlarındaki kamp yerinden gözle görülür şekilde devam ediyor. Bu konuda aslında söylenecek çok şey var. Bu nöbet aslında 26 Temmuz’da değil, 2009’da başladı. 2009’da madencilik ile ilgili faaliyetler Çanakkale Kazdağları’na o tarihten itibaren hem Çanakkale Barosu hem de Türk Tabipler Birliği, STK’lar ve bir kısım yerel yöneticiler altın madenciliğinin ve madencilikte siyanür kullanılmasının özellikle Çanakkale’nin tek su havzasını besleyen bir mevki olarak, Kaz Dağları silsile dağları bu tür faaliyetlerin izlenmesine ilişkin hem sivil mücadeleyi hem de hukuksal mücadeleyi sürdürmeye başladık. 2019 yılında bu mücadele hala sürerken, bakanlıktan açıklanan bilgiye göre 13 bin 400 ağacın ama TEMA’dan açıkladığı bilgiye göre 195 bin ağacın kesilerek faaliyetin hala devam ettiği noktadayız. ÇED raporuna aykırılıklar söz konusuysa bununla ilgili tespit çalışmalarımız da sürüyor. Bunun suç vasfının olması gereğiyle bu hukuki mücadele kaldığı yerden devam edecek. Anayasanın 56’ncı maddesi herkesin sağlıklı ve temiz çevrede yaşamasını garanti altına alır. Yapılan bu madencilik faaliyetleri yöre özellikleri göz önüne alındığında doğrudan yaşam hakkı ihlali niteliğindedir. Bütün yasal düzenlemelerden daha üstünde bir ilke vardır ki bu ilke kamu yararıdır. Ülkede yapılan her türlü faaliyetin önce kamu yararı olup olmadığı denetlenmelidir. Alamos Gold, Kirazlı Balaban bölgesinde faaliyetlerine devam ederken, başka ruhsat aşamasında faaliyete geçmiş madenler de vardır Alamos sadece görünen yüzüdür. ÇED raporunun üzerinde bir ağaç kesimi gündeme geldiği için tartışılıyor. Gerçekten yüreğim kanayarak söylüyorum. Kanada meşeli bir şirket Türkiye’de altın madenciliğini sürdürürken, Kanada topraklarında bakıyorsunuz toprağın olduğu her yerde altın madenciliği faaliyetleri yapmak mümkündür. En son 1994 ve 1997 tarihleri arasında son madencilik faaliyeti yapılmıştır. Kanada böcek ilaçları arıları öldürdüğü ve ekosistemi etkilediği gerekçesiyle kendi ülkesinde yasaklamışken, bizim Atik Hisar havzamıza, su kaynaklarımızı taşıyan kaz dağlarımıza ciddi anlamda yaşam hakkı ihlalinde bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

“ATİK HİSAR BARAJININ İŞGALİ TAM TERS İSTİKAMETTEDİR”
AK Parti Biga İl Genel Meclis Üyesi Bülent Korkmaz da konuyla ilgili olarak, “Günümüzün konusu Kaz Dağları ile alakalı bizde bir iki söz etmek istiyoruz. Bu konular teknik konular, sonuçta bir maden mühendisi değiliz. Tabi ki araştırma yapıyoruz. Sonuçta çevreye duyarlı olmamız lazım. Ama sonuçta yer altı kaynaklarımızın da ekonomiye katılması lazım. Bununla alakalı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da madencilik ile ilgili yer altı kaynaklarımızın bulunup, çıkarılması, işlenmesi ve ekonomiye katkı sağlaması ile ilgili sözü ve 1932 yılında çıkarılan maden kanunu. Tabi ki çevreye duyarlı olacağız. Sonuçta çeşitli kurumlardan görüşler alınmış. ÇED raporları alınmış. Çanakkale’de adı geçen Atik Hisar barajına biraz araştırma yaptık. Şuna mevcut altın çıkarılacak sahanın, yaklaşık uzaklığı 14 kilometredir. Çıkarılan altının işleneceği bölge de 15 kilometredir. Atik hisar barajının işgali tam ters istikamettedir. Artı ağaçların katliamından bahsediliyor. 200 bin ağaç katledildi dendi. Resmi açıklamalar da yapıldı. Zannedersem daha çok çok düşük rakamlar resmi kurumlardan açıklama yapıldı. Sonuçta biz de çevreye duyarlıyız ama ekonomiye de altınlarımızın kazandırılması gerekiyor. Bu konu ülke gündemine taşındı ama biz altını dünyaya ithal eden ilk beş ülkedeyiz. Altına hayır diyoruz ama kolumuz da altın var. Altını seven bir milletiz. Düğünlerde altın götürüyoruz ama altına hayır diyoruz” ifadelerini kullandı.

“BU ZAMANA KADAR HİÇBİR EYLEM GİRİŞİMİNDE KİMSE BULUNMAMIŞ“
AK Parti İl Genel Meclisi Şener Akçay ise, “Biz madenci değiliz. Konu Çanakkale ise burada ne oluyor ne bitiyor bakmamız lazım ve orada bulundum. Sadece maden bugün başlamadı. Kesim bir, bir buçuk yıl oldu. Biz neden bir buçuk yıldır bunun peşinde olmadık? Başka maden ocakları var, bunlara neden biz ses çıkarmıyoruz? Buraya Kaz Dağları deniliyor. Gittim baktım Kirazlı Balaban Kaz dağları mevkii değil. Orada yaşayan köylülerle görüştüm. Köylüler ne bir taraf oluyorlar ne de konuşuyorlar. Kesimin yüzde 90’ı bitmiş. Kesilecek olan alan kesilmiş. Bu zamana kadar hiçbir eylem girişiminde kimse bulunmamış. Madene destek olan derneklerin bir ya da iki kişinin ses çıkardığını görüyorum. Çanakkale yer altı zenginlikleri hepimizindir. Bu alanlarda ruhsatları da dahil her şeyi almışlar. Biz bundan sonra burada kamp kurarak beklemektense birlik beraberlik içinde yüzde 3 diyorlar, yüzde 5 diyorlar bunun açıklamasını yüzde 97’i altın firması alıp gidecek. Yüzde 3’ü Türkiye’de kalıyor dediler. Bunda ne kadar bilgiliyiz? Dün sahaya girdim. Araştırmak istiyorum. Yavaş yavaş bütün bakanlıkları gezeceğim” dedi.

Dilvin ALTIKARDEŞ
Editör: Boğaz Gazetesi