Çanakkale İl Müftülüğü pandemi sürecinde ‘Aile Eğitimleri Projesi’ adı altında düzenlemiş olduğu söyleşilerin sonuncusunda ‘Aileyi zararlı alışkanlıklardan korumak’ konusu işlendi. Sunuculuğun İmam Hatip Ersin Eren’in yaptığı programın konuğu ise Ruh Hastalığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Alp Akça oldu.
Akça, ilk önce çocukların ruhsal ve fiziksel gelişiminde ailenin yerine değinerek, “Çocuğun gelişiminde önemli rol oynayan sistem ailedir. Özellikle çocuğun sosyal benliğini kazandığı, ilerleyen yaşantısında bireylerle etkileşim içine girip, toplum değer ve normlarını öğrendiği, kendi başına düşen rolleri yerine getirecek bilgi, beceri ve alışkanlığı kazandığı, bireyin aslında topluma ilk adım attığı yer aile. O yüzden çocuklarımızın birey olma yolundaki ilk durağı aile oluyor. Aynı zamanda kişinin, çocuğun, ergenin hem fiziksel hem psikolojik hem sosyal anlamda gereksinimleri karşılayarak sağlıklı bir birey olması yönünde ailenin önemi büyük. Özellikle çocuklara rehberlik edecek, çocuğa doğruyu yanlışı öğretecek davranışları sunan ilk mekanizma aile mekanizması. Bunun önemi de verme becerisi, yani bir çocuğa doğruyu yanlışı nasıl öğreteceğiz, hangi yöntemle öğreteceğiz konu bu” dedi.
“ÖNEMLİ OLAN BİR BİREY DE GÜVENLİ DAVRANIŞ KAZANDIRMAK”
“Uygun şekilde sınır koyabilmemiz çok önemli. Bunu yapabilen ailelerin çocuklarında özellikle ilerde karşılaşabilecek tehlikelerin olasılığı azalıyor. Anne-babaları ile daha iyi iletişim kuran çocuklarda kendini daha iyi ifade edebilme, daha güvenli davranış oluşturabilme artıyor” diyen Akça, “Önemli olan bir birey de güvenli davranış kazandırmak. Burada önemli olan konu kişinin kendini net ve açık bir şekilde ifade edebilmesi. İçinde yaşadığı olumlu ve olumsuz duyguları rahatlıkla paylaşabilmesi, gerektiği zaman hayır diyebilmesi ve bunu öğrenmesi önemli bir konu. Hatta bir konuşmayı başlatabilme, sonlandırabilme yetisini kazanması ailede başlıyor. Eğer çocuk eleştirel, yargılayıcı tutum içerisinde yetişirse ‘hayır’ diyebilme becerisinde zedelenmeler oluyor. Özellikle demokratik ailelerde, çocuğun kendini ifade edebilmesine imkan verilen ortamlarda büyüyen çocuklarda benlik saygısı daha yüksek oluyor ve benlik saygısı daha yüksek olunca çocuğun kendini ifade etmesi daha kolay oluyor. Eğer benlik saygısında düşüklük olursa, arkadaş ortamında da kendini ifade edemiyor ve gerektiği zaman arkadaşlarına hayır diyemiyor. Bu önemli bir konu. Bütün sorunlar kendini ifade edememekten kaynaklanıyor olabilir ve böylece belki de arkadaşlarının ona sunduğu kötü alışkanlıklara hayır diyemiyor. O yüzden ailenin önemi önemli” bilgilerini paylaştı.
“ÇOCUKLARINIZI DİNLEYİN, YOK SAYMAYIN”
Ergenlerin madde kullanımı sürecinde, ailenin bu süreçteki rolünü anlatan Akça, “Aile bu sürecin tam ortasındadır. Sanki madde kullanımı bireye ait bir sorunmuş gibi gözükse de aslında onun dinamiklerinde aile bu konunun merkezinde. Madde kullanımına başlayan ergende değil, sorun kime ait sorusunun cevabı aileye ait. Çocuk gelişim döneminde birtakım sorunlar yaşıyor olabilir, maddeye bir şekilde başlamış olabilir. Ailede birtakım hissiyatlar oluşuyor; kızgınlık, öfke, utanç gibi. Bu bireyi ister istemez yargılama yoluna geçebiliyor. Bunlar bizim açımızdan kabul edilebilir yaklaşım değil. Aile bu süreçte, hem maddi hem manevi zarar görüyor, kolay bir süreç değil. Kimi zaman iş kayıpları oluyor hem de psikiyatriktik rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Ailede ilk önce bu durumu küçümseme, görmemezlikten gelme gibi, yok sayma gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Madde meselesindeki tedavi süreci de değişimle ilgili süreç. Bu ailelerde değişimi zor yakalıyoruz o yüzden buradaki süreçte değişimi kabul etmek çok önemli. Değişim kabul edilmesi için ise duyguların kabulü çok önemli. Karşılıklı güvene dayalı ilişkiler önemli. Çocuklarınızı dinleyin, yok saymayın. Bu sadece bizim değil tüm dünyanın sorunu ” bilgisini verdi.
“MADDE MESELESİNDE İSE DEĞİŞİM ŞART”
Akça, ailelerin uygulaması gereken sağlıklı davranışlara yönelik önerileri ise şunu verdi: “Kurallar olmalı, bu kurallar sağlıklı ailelerde daha net anlaşılabilir. Sağlıksız ailelerde biraz kural olmuyor, biraz bodoslama sert mesajlar içeriyor. Sağlıklı ailelerde kurallara saygı duyuluyor, iletişim oluyor, fikirlere, inançlara, düşüncelere saygı göstermek gerekiyor. Bu iletişimi sağlayamayan ailelerde, ‘bunu bırakacaksın, mecbursun, bırakmazsan seni böyle yaparım’ gibi sert davranan aileler sağlıksız davranmış oluyor. Aileler birbiri içinde destek içinde olmalı. Sağlıklı ailelerde genellikle duygular konuşulabiliyor. Sağlıklı aileler, değişime açık oluyor. Sağlıksız davranan ailelerde değişime kapalı oluyor. Madde meselesinde ise değişim şart. Değişim olmadan kötü madde kullanımı tedavisinde bir yere varılmıyor. Sağlıklı ailelerde stresle başa çıkma daha kolay oluyor. Genel anlamda bunlar önemli. Mesela, bir maddeyi bıraktıktan sonra başlamayan aileler şu şekilde; çocuklarının duygularına önem veren, kendini ifade etmesine imkan sağlayan, daha fazla sorumluluk verilen, biz sana güveniyoruz mesajı verilen, bağları ve ilişkileri güçlü olan ailelerde tekrar maddeye başlamanın düşük olduğu görülmüş” diyerek bunun önemine vurgu yaptı.
“AİLE UYUMU ÇOK ÖNEMLİ”
Akça, bir kişinin madde kullanımı sonrasında aileye yapılması gerekenleri söyleyerek, “Madde kullanan bir bireyin ailesini iyi yönlendirmek gerekiyor. İyi bir yol haritası belirlemek gerekiyor. Aile uyumu çok önemli. Tedavi süreci hakkında aile iyi bilgilendirilmeli. Detaylarıyla yol haritası iyi anlatılmalı. Bu sürecin kısa sürede olmayacağı ifade edilmeli. Bazen bize geliniyor, çocuğu önümüze atıyor aile ve ‘Bu çocuk madde kullanıyor mu kullanmıyor mu bilmek istiyorum’ diyor. Sorumuz bu olmamalı, bu yaklaşım uygun değil. Laboratuvarda da madde kullanımının olup olmadığı tam olarak tespit edilemiyor. Aile eğitimi önemli. Madde konusunda, etkileri konusunda, yaklaşım tarzları konusunda bilgi verilmeli. Aile danışması çok önemli. bir stres ortaya çıkınca bu konuda aileye danışmanlık yapılmalı. Aile terapisi de önemli, bu konuda destek verilmesi de önemli. Aileye yaklaşımın temel ilkeleri var. En önemlisi işbirlikçi ve esnek yaklaşacağız. Hem süreçte aileler birbirini yargılamayacak hem de biz de bu sürecin başındaki uzmanlar olarak aileyi yargılamayacağız. Zaman ihtiyacımız olduğunu ifade edeceğiz. Değişime açık olunması gerektiğini ifade edeceğiz. Çaresizlik, umutsuzluk duygularıyla ailelerin başa çıkmasını sağlamak için bu yaklaşım içerisinde olmalıyız. Yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz” diye konuştu.
“İLK ÖNCE DEĞİŞEN ANNE-BABA OLMALI”
“Çocuğu değişmeli diye bakış açısı oluyor ama aslında ilk değişen aile olmalı. İlk duygumuz özellikle suçluluk duygusu ve bu sürecin hızlı bir şekilde değişmesi isteniyor ama hayır, ilk önce değişen anne-baba olmalı, sonra değişimi çocuktan istemeliyiz” şeklinde konuşan Akça, “Çünkü çocuk ortam bulmadıkça değişemez. O yüzden önce biz değişeceğiz. Beklentiler çok önemli. Beklentiyi düşürmek, bu mesajı vermek çok önemli. Ailelerin de tabi ki kaygıları oluyor, ‘benim çocuğum bir ömür bağımlı olacak mı’ diye. O kaygıları yatıştırıcı tarzda davranışta bulunmak önemli. Her madde, bağımlılığa sebep olmuyor. Bazı maddeler daha bu konuda önde. Bunun çözümü olabileceği, zordur ama imkansız değildir, bu mesajı vermek gerekiyor. Korkuları yenmeliyiz bu konuda, sabır etmeyi öğrenmeliyiz. Bu süreçte ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili ailenin başa çıkabilme mekanizmasını geliştirmeliyiz. Kriz anında, tekrar maddeye başlandığında burada sakin kalabilmeyi bilmeliyiz” şeklinde anlattı.
Gülçin AKIN
Editör: Ersan Küçükkuru