Kılıçdaroğlu, 4 gün süren kurultay süresince 8 panel ve 77 çalıştayda 679 konuşmacının yer aldığını ve 240 saatten fazla ses kaydının yapıldığını, önümüzdeki süreçte çok güzel yayınların çıkacağını ve bunları halkın bilgisine sunacaklarını söyledi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hakkı, hukuku ve adaleti, demokrasiyi savunan herkesle, özgürlüğü savunan herkesle, yargı bağımsızlığını savunan herkesle, yaşı, boyu, doğduğu yer, kent, inancı ve kimliği ne olursa olsun, umarım 80 milyonla birlikte, hep birlikte gerçekleştireceğiz. Adalete susadık, adalete adalet istiyoruz biz. İnsanız biz. İnsanca yaşamak istiyoruz. İnsanız biz, huzur içinde yaşamak istiyoruz. İnsanız biz, benim gibi düşünmeyen insanı dinlemek istiyorum. Bu fırsatın verilmesi lazım. İnsanız biz, medyanın özgürce bizi eleştirmesi lazım. İnsanız biz, özgürce çocuklarımızı okula göndermek istiyoruz. İnsanız biz, hak, hukuk ve adalet istiyoruz."

ARAKAN'I HATIRLATTI

Kemal Kılıçdaroğlu, adalet için yürüdüğünü, ardından kurultayda her görüşten insanı dinlediklerini vurguladı. Bayram arifesinde olduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Arakan'da katledilen Müslümanlar var. Emin olun içimiz sızlıyor. Bizler çok uzakta bir yerlerde eğer insanlar inançları nedeniyle katlediliyorlarsa, hep birlikte o katliamı lanetlememiz gerekiyor. İnsan değerlidir" dedi.

Adalet Kurultayı'nda zaman zaman tartışıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Elbette tartışılacak. Ama hiçbir zaman karşıdaki kişi kırılmadı. Kırmamaya özen gösterildi. Birbirimizi dinledik, birbirimizin düşüncelerinden şu veya bu şekilde bilgi almaya çalıştık. Düşünce dünyamızı zenginleştirmeye çalıştık" diye konuştu.

Adalet Heykeli yapılacağını da belirten Kılıçdaroğlu, "Talepler çok fazla, karşılayamadık. 11 bin tuğla imzalandı. Ve bununla güzel bir adalet heykeli yapacağız. Bu adalet heykeli bizim değil, benim değil, bu adalet heykeli 80 milyonun adalet heykelidir. Her görüşten insanımızın gidip bir tuğla koyduğu adalet heykelidir. Değerlidir bizim için" dedi.

ADALET ÖRNEĞİ DİKKAT ÇEKTİ

Bir panelistin 'Evinizde yangın çıkarsa, bu yangını söndürürseniz, bu adalet değildir. Komşunuzda yangın çıkar ve siz o yangını söndürmeye giderseniz, işte o zaman adaleti gerçekleştirmiş olursunuz' sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Evet, komşuda yangın çıktığında o yangını söndürmeye gidersek, bizim ruhumuzda adalet var demektir. Çünkü bizimle birlikte olmayan komşumuz, aynı evde yaşamıyor ama o bir sorunla karşılaşıyorsa, o sorunun çözümüne benim katkı vermem lazım ki; ben vicdanımın sesini dinleyerek oraya gideyim. Onun karşılaştığı sıkıntıları atlatmalıyım. Ona katkı vermeliyim" diye konuştu.

'TEK ADAM REJİMİNİ ASLA VE ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ'

Son referanduma da değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Bu anayasa değişikliği meşru değildir. Türkiye toplumunun kazanımlarına hakarettir. Tek adam rejimi dünyanın hiçbir yerinde uzun süreli olmamıştır. Yoktur böyle bir şey. Bizim kültürümüzde de yoktur. Bizim geleneğimizde de yoktur. Bizim tarihimizde de yoktur. Tek adam rejimi olmamıştır, tek adam rejimini asla ve asla kabul etmeyeceğiz. Demokratik bir devlette olması gereken hukukun üstünlüğüdür. Devleti yönetenler hukuka uymak zorundadırlar. Hukukun kurallarına uymak zorundadırlar. Sokaktaki vatandaştan daha fazla özen göstermek zorundadırlar. Çünkü onlar topluma örnek oluyorlar. Ama siz hukukun üstünlüğüne değil, mafya yöntemleriyle racon kesmeye kalkarsanız, devlette hukukun üstünlüğü biter, mafyanın hukuku egemen olur. Bunu da şiddetle reddediyoruz."

Maltepe'deki konuşmada toplumun her kesimine bir çağrı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bir arada yaşayalım. Dostça yaşayalım. Kardeşçe yaşayalım. Farkılılıklarımızı zenginlik kabul edelim. Bir arada yaşamanın zenginliğini oturalım, tadalım. Evimizde huzur içinde yaşayalım. Huzur içinde bu ülkenin sokaklarında gezelim. Tanımadığımız insana bile oturup rahat rahat selam vermesini bilelim. Onun derdi varsa, onun derdini çözmek için birlikte mücadele edelim. Maltepe çağrımızın özü buydu" diye konuştu.

Adalet Kurultayı bildirgesini okuyan Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından alandan araçla ayrılıp karayoluyla Balıkesir'in Edremit İlçesi'ne hareket etti. Kılıçdaroğlu'nun buradan da uçakla Ankara'ya gideceği öğrenildi.





KILIÇDAROĞLU'NUN OKUDUĞU BİLDİRGE ŞÖYLE

Adaletin yok edildiği, korku, endişe ve çaresizlik duygusunun toplumu teslim aldığı bir süreçte milyonlar adalet için yürüdü. Adalet yürüyüşü korku zincirini kırdı. Cesaret ve umudu ateşledi. Adalet yürüyüşüyle başlayan süreç, adalet arayışının en geniş biçimde konuşulması, tartışılması, sonuçlar çıkarılarak hedefler saptanması için bir kurultay talebini ortaya koydu. Dört gün süren Kurultayımız bize demokrasi, adalet ve huzur ekseninde bir siyasi hat çizmiştir. Bu hat Türkiye'nin karanlıktan çıkış hattıdır. Bu hat demokrasi, adalet ve huzur isteyen herkesin ortak hattıdır.

Adalet Kurultayı diyor ki;

1) ADALET MÜCADELESİ MEŞRUDUR

Devlet, yurttaşlarını huzur, güven ve refah içerisinde yaşatmakla yükümlüdür. Bunun yolu adaletten geçer. Adaletten sapan iktidarlara karşı halkın hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi meşru bir mücadeledir.

2) ADALET HAKKI, TEMEL BİR HAKTIR

Herkes adil bir siyasal-toplumsal düzende yaşama hakkına sahiptir. Devlet kişinin ekonomik, toplumsal ve siyasal düzenden adaletli olarak pay almasını ve yönetime katılma olanaklarını sağlamakla yükümlüdür.

3) BUGÜN TÜRKİYE'DE ADALET HAKKI SİSTEMATİK OLARAK İHLAL EDİLMEKTEDİR

MAHKEMEDE ADALET YOKTUR

Mahkemeler bağımsız ve tarafsız değildir. Millet mahkemelerden umudu kesmiş, siyaset, yargıya hakim olmuştur. Hakimler hukuka değil, iktidarın beklentilerine göre karar vermektedir. Siyasi planların parçası olarak milletvekilleri tutuklanmakta, bu yolla aslında milli irade hapsedilmektedir. Çözüm: Derhal bağımsız ve tarafsız yargı inşa edilmeli, yargıya güven tesis edilmeli, tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.

DEVLETTE ADALET YOKTUR

Devlette liyakat sistemi çökmüştür. Liyakat yerine sadakat, layık olan yerine sadık olan tercih edilmektedir. Kayırmacılık ve yolsuzluk yerleşik usul haline gelmiştir. Devlet kapıları ve imkanları yetenekli ve başarılı olanlara kapalı, arkası güçlü, sırtı kalın olanlara ise açıktır. Yükselmenin yolu başarıdan değil, rüşvet ve torpil düzeninden geçmektedir. Devlet parti devletine dönüşmüş, kuvvetler ayrılığı yok edilmiş, fiilen tek adam rejimi tesis edilmiştir. 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi milletin inancı ve kararlılığı ile engellenmiştir. Ancak ardından iktidarın 20 Temmuz Darbesi ile yeni bir darbe hukuku oluşmuş, can ve mal güvenliği kalmamıştır. Çözüm: Kuvvetler ayrılığı esasına dayalı, denge ve denetleme mekanizmaları olan demokratik devlet oluşturulmalı, hukuk düzeni darbe hukukundan temizlenmeli, liyakat sistemi kurularak halkın devlete güven duyması ve kaliteli kamu hizmeti alması sağlanmalıdır.

SEÇİMDE ADALET YOKTUR

Seçimlere hile karışmıştır. Mühürsüz seçimle millet iradesine tecavüz edilerek, gayrimeşru bir anayasa oluşturulmuştur. Seçim barajı ve siyasi parti düzeni milli iradenin tam olarak parlamentoya yansımasını engellemektedir. Adaletsiz seçim kampanyalarıyla kamu kaynakları tamamen iktidar lehine kullanılmaktadır. Oysa demokrasinin yolu adaletli seçimden geçer. Seçim adaleti olmadan, milli irade olmaz. Çözüm: Demokrasi ve milli iradenin hakim olması için adil ve meşru bir seçim düzeni oluşturulmalı, sivil toplumun etkin denetimine imkan tanınmalıdır.

GEÇİMDE ADALET YOKTUR

Gelir bölüşümü adaletsizdir. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir düzen hakimdir. İşsizlik ve geçim sıkıntısı halkın en büyük sorunudur. Ekonomi, hukuki güvence altında değildir. Belirsizlik ve keyfilik girişim özgürlüğünü yok etmektedir. Çözüm: Sosyal devlet tesis edilerek gelir adaleti sağlanmalı, refah paylaştırılmalı, hukuk güvenliği altında ekonomi rahatlatılmalıdır.

İNANÇTA ADALET YOKTUR

Ülkede totaliter tek adam rejimi kurulmuştur. Siyasal olarak tüm yetkileri tek elde toplayan rejim, şimdi kültürel egemenliği de ele geçirme peşindedir. Bu rejim bireyin nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını, ne giyeceğini, ne konuşacağını, neye inanacağını tek merkezden belirleme çabasındadır. Bu amaçla yaşam tarzına ve inançlara müdahaleci, tek tipçi uygulamalar yerleşmektedir. Çözüm: Yaşam tarzı ve inançlara müdahale edilmemeli, özgürlükler korunmalı ve genişletilmeli, camiye, kışlaya, adliyeye ve okula siyaset sokulmamalı, tarikat, cemaat ve inanç grupları iktidar odağı ve ortağına dönüştürülmemelidir.

EĞİTİMDE ADALET YOKTUR

Eğitimden bütün paydaşlar şikayetçidir. Ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler memnundur. Müfredat bilimsel değil, ideolojik esaslara göre hazırlanmaktadır. Atatürk ve Cumhuriyet gibi ortak değerlerimiz unutturulmak istenmektedir. Herkes tek tip okula mahkum ve mecbur edilmektedir. Çözüm: Aklı ve bilimi esas alan, ortak değerlerimizi çoğulculuk ekseninde koruyan, fırsat eşitliğini sağlayan bir eğitim reformu yapılmalı, eğitim hem bireysel, hem de toplumsal olarak yoksulluktan kurtulmanın en önemli aracı olmalıdır.

YAŞAMDA ADALET YOKTUR

Türkiye'de toplumsal yaşam eşitsizlik, kutuplaşma ve çatışma ekseninde devam etmektedir. Siyasi iktidar her geçen gün kamplaşma ve kutuplaşmayı derinleştirmekte, ötekileştirme ve çatışma üzerinden iktidar üretme siyaseti gütmektedir. Bu durum toplumsal yarılmayı artırmakta, uzlaşma alanlarını daraltmaktadır. Bir yandan terör, bir yandan kutuplaşma siyaseti bir arada yaşama kültürünü tahrip etmektedir. Kadın, genç, çocuk ve dezavantajlı gruplar eşitsiz yaşam koşullarına terk edilmektedir. Toplumun huzuru kalmamıştır. Çözüm: Çatışma, kutuplaşma ve ötekileştirme siyaseti terk edilmeli, ayrılıklar uzlaşma dili ve yöntemleriyle ele alınmalı, huzur siyaseti inşa edilmelidir.

MEDYADA ADALET YOKTUR

Medya ağır bir baskı altındadır. Fiili bir sansür söz konusudur. Gazeteciler tutuklanmakta, gazetecilik yargılanmaktadır. Dürüst ve objektif gazetecilik ateşten gömlek giymeye dönmüştür. Devlet kaynaklarından beslenen havuz medyası eliyle operasyonel medya yaratılmıştır. Muhalefet, operasonel medya eliyle hizaya sokulmak istenmektedir. Çözüm: Medya üzerindeki hukuki, fiili, mali ve manevi baskı kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya kuvvetler ayrılığı sistemi içinde dördüncü kuvvet olarak görülüp, anayasal güvence altına alınmalıdır.

4) ADALET KURULTAYI BİR KOLEKTİF DEMOKRATİK GÜÇ YARATMIŞTIR

Adalet yürüyüşü ile korkunun yerini cesaret, çaresizliğin yerini umut almıştır. Bu Kurultay ise buna bir kolektif demokratik güç mahiyeti kazandırmıştır. Katılımcılar tek adam rejimi karşısında çaresiz ve yalnız olmadıklarını hissetmişlerdir.

Bugün güçlünün hüküm sürdüğü, güçsüzün süründüğü bir düzen vardır. Bu düzen değişmelidir. Bu düzeni adalet ve huzur talebi ekseninde oluşacak kolektif demokratik güç değiştirecektir.

5) DEMOKRASİ, ADALET VE HUZUR HAREKETİ DOĞMAKTADIR

Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı daha şimdiden bir büyük Demokrasi, Adalet ve Huzur Hareketine dönüşmüştür. Bu hareket çıkış hattının hareketidir. Bu hareket farklılıklar üzerinden değil ortak noktalar üzerinden tarif edilen bir harekettir. Ortak noktalar demokrasi, adalet ve huzur talebidir. Bu talepleri olan herkese yer vardır. Kayıtsız kalma. Seyirci olma. Bir tuğla da sen koy?
Editör: Boğaz Gazetesi