Beşiktaş'taki Futbol Takımları Genel Koordinatörlüğü görevine son verilen Samet Aybaba, Beşiktaş’ta bulunan Conrad Otel’de düzenlediği basın toplantısında siyah-beyazlı kulüpte geçirdiği son 1 yıla ilişkin açıklamalarda bulundu. Aybaba, “Beşiktaş’tan ayrılık süreciyle ilgili olarak “Hayatımız boyunca doğru olanın yanında durduk olmayanın karşısında durduk. Hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum. Yarın bana Ümraniye de tesislerinin kapısında nöbet tut deseler, Ben gider 10 gün nöbet tutarım. Bunlar kiminle karşı karşıya olduklarının farkında değiller. Süleyman Seba ile hayatımız birlikte geçti bir kere ismini kullanmadık. Şimdi herkes ağzından düşürmüyor. Bu gün milat olsun. Bunu artık malzeme olarak kullandırtmayın. Seçim malzemesi veya ön plana çıkmaya çalışan insanlara Süleyman Ağabey'in ismini kullandırtmayın” diye konuştu.
Hasan Arat ile ilk olarak Paşamandıra’daki yer ile ilgili olarak muhabbetimiz oldu diyen Samet Aybaba, “Beykoz’da Paşamandıra’da kulübümüzün bir yeri vardı. Onunla alakalı Beşiktaş için birlikte çalıştık ve işin içine girdik. Divanda toplantı yaptık ve yaptığım konuşma sonrası Başkan yanıma gelerek, ‘Benim yolumu açtın’ dedi. Futbolu Beşiktaşlılar yönetecek mottosuyla başladık. Geldiğimizde kötü bir senaryoyla karşı karşıyaydık. Türkiye Kupası elimizdeki tek seçenekti ve ona odaklandık. Ben her zaman kulübü savundum. Beşiktaş’ı savundum. Aleyhime çok fazla şey yapıldı. Bunları hep başkanın yanındaki insanlar yaptı. Bunu da biliyorum. Beşiktaş’ın içerisinde bulunan biri olarak sesimi çıkarmadım” şeklinde konuştu.
“Al Musrati ve Ernest Muçi’nin maliyetini duyunca şok olduk”
Bu sezon başındaki transfer dönemi hakkında açıklamalarda bulunan Samet Aybaba, “Sezon başında sağ bek bölgesinde büyük bir sorunumuz vardı. Tayfur ile Onur vardı o bölgede ve o pozisyonda oynamak istemediklerini bana defalarca söylediler. O bölgeye bir transfer yapmak istedik. Svensson’un bonservisi elindeydi ve onu kadroya kattık. O süreçte bana yapılanları hatırlıyorsunuz sanırım. Devre arası transferlerinde orta saha için Renato Sanchez ve Carvalho’yu almamız için bize çok baskı yapıldı. Ben başkana izlettiğim görüntüler sonrası başkan gülümsedi ve iyi ki almamışız dedi. O bölgeye en uygun olan Musrati’ydi ve onu aldık. Muçi için ise; büyük liglerde oynamamış bir oyuncu ve maliyetinin fazla olmasıyla alakalı uyarımız oldu. Bu iki oyuncunun maliyeti 24 Milyon Euro olarak karşımıza çıkınca bizleri şok etti" ifadelerini kullandı.
"Elektronik yolla imzamı kullanmışlar"
Joe Worrall'ın transfer süreciyle ilgili de bilgiler aktaran Aybaba, "Joe Worall için menajeri benim yardımcımı aradı ve bilgi verdi. Biz ekip olarak olumsuz rapor verdik. Hoca bu oyuncuyu ısrarla istediğini söyleyince tekrar izledik ve rapor verdik. Beşiktaş’ta oynamak için yeterli olmadığını söyledik. Menajeri beni bi gece aradı ve oyuncuyu biz önerdik, arada biz olmadan teklif vermişsiniz diye serzenişte bulundu. Başkan ile iletişime geçtim, bana bakalım dedi. Daha sonrasında oyuncudan vazgeçtiklerine dair açıklama yaptılar. Sonrasında kiralık olarak almak istenildi. Biz de tamam dedik ve transferi kiralık olarak gerçekleştirdik. Sonradan öğreniyorum ki oyuncuyu ben onaylamışım gibi elektronik yolla imzamı kullanmışlar. Bunların hepsinin belgeleri var” şeklinde konuştu.
“Beşiktaş’tan giden hiçbir oyuncu para almadan gitmedi”
Transfer çalışmalarında son sözün söz verildiği gibi kendisine bırakılmadığını aktaran Aybaba, “Transfer komitesi oluşturulmaya çalışıldı. Hep birlikte toplandık ve strateji belirleyeceğiz. Kaan Şakul çıktı ve 37 Milyon Euro'luk satış beklediğini söyledi. Futboldan anlamadığı zaten buradan anlaşılıyor. Rafa Silva’yı takıma istediğim için maliyetli buldu ve ‘Siz 40-45 milyonluk oyuncu istiyorsunuz ama’ dedi. Immobile için gol krallığı yaşamış ve marka etkisi olarak takıma katkı vereceğini düşündüğümüz için olumlu rapor verdik. Cher Ndour hakkında genç kiralık oyuncu almaz diye rapor verdik. Demir Ege’yi verdik onu aldık. Ve yabancı kontenjanımızdan da 1 oyuncu eklemiş olduk. Bizim kanat oyuncusuna daha öncelikli olarak ihtiyaç olduğunu söyledik. Bir menajer arkadaş bize Felix Uduokhi’yi önerdi. Biz istemedik. Sonrasında 3 Milyon verilerek alındı. Colley gibi bir oyuncumuz vardı. Onu sattık üstüne bir de para verdik. Beşiktaş’tan giden hiç bir oyuncu para almadan gitmedi. Can Keleş için ileri dönük iyi ama bizim daha net kanat oyuncularına ihtiyaç olduğunu söyledik. Biz bu transferlerin hepsine olumsuz rapor verdik. Sonrasında bizimle tamamen iletişimi kestiler. Bu işleri tamamen Başkan, Giovanni van Bronckhorst ve Kaan Şakul yönetmeye başladı. Bu konuda uyardım, söyledim. Başkan, 'Biz böyle devam edeceğiz’ dedi. Bana Samet Hoca her yerde konuştu diyorlar. Ben Beşiktaş’ın iyiliği için konuştum, uyardım. Ben, 4-6 tane iyi transfer yapalım. Büyük paralar harcamayalım, gerekirse tekrar feda dönemi gerçekleştirelim diye söyledim. Beşiktaş’ı Beşiktaşlılar yönetsin diye camiayı iyi tanıyan insanları altyapı takımlarının başına getirdim. Veli Kavlak’ı takımın başına getirdim, orada da bizi eleştirdiler. Şimdi kendisi çok heyecanlı ve başarılı. İnşallah A takıma yükselecek” açıklamalarında bulundu.
“Brad Fridel, gücü Kaan Şakul’dan aldı”
Samet Aybaba, kulübe yönetim kurulu danışmanlığı görevine getirilen Brad Fridel ile ilgili, "Brad Fridel için Ümraniye’ye gelmeyecek, sadece satış işlerine bakacak dendi. Sonrasında bu adam Ümraniye’ye de geldi, maaşlara da karıştı. Hatta Hocaya yardımcılar getirdi ve bu insanlara büyük paralar ödendi. Bu gücü Kaan Şakul’dan aldığını biliyorum. Başkan’a rapor verdim. Başkan Hasan Arat, bana Mustafa ve Semih’in satışından sana da komisyon verelim diye teklif yaptı. Bu durumun benim ve Beşiktaş’ın kriterlerine uygun olmadığı için reddettim. Biliyorsunuz bizi Antep deplasmanımız var, puan kaybettiğimiz. Gaziantep FK maçından sonra uçağın arkasına gittim ve oyunculara moral vermek adına konuşma yaptım. Sonrasında Feyyaz Hoca da gidip konuştu ve sezonun uzun olduğunu, moral bozmamaları gerektiğini söyledi. Sonrasında Fridel, bizim oyuncularla gizili bir şekilde toplantı yaptığımızı öne sürerek ortalığı karıştırdı. Biz kimiz arkadaşlar? Görevimiz ne? Bunu yapmaya hakkımız yok mu? Bazı durumlarda hoca, Fridel ve Kaan Şakul’un gizli toplantı yaptıklarını bile gördük” dedi.
“Giovanni van Bronckhorst’un yardımcılarının da altında maaş alıyordum”
Söz konusu Beşiktaş olduğunda paranın ikinci planda olduğunu dile getiren Aybaba, “Ben Giovanni van Bronckhorst’un yardımcılarının da altında maaş alıyordum. Hiçbir zaman para konuşmadım. Başkan yanıma gelerek bu duruma üzülüyorum konuşalım çözelim dedi. Başkanın isteğiyle Hüseyin Yücel’e gittim ve konuştum. Aylar geçmesine rağmen geri dönüş olmadı. Para konusunu hiçbir zaman ön planda tutmadım. Feda döneminde takımın başından ayrıldığımda avukatım bana gelerek istersen 2 buçuk milyon tazminat alabileceğimizi söyledi. Ben bu duruma karşı çıktım. Beşiktaş’ın parasını almayacağımızı söyledim. Ben böyle bir insanım” açıklamalarında bulundu.
“Yardımcıların antrenmanları izlemesi yasaklandı”
Yaşadığı mobingler hakkında bilgi veren Samet Aybaba, “Öte yandan kamp sürecinin çok hafif geçtiğini, oyunculara biraz daha fiziksel olarak yüklenilmesi gerektiğini de rapor ettik. Benim iki tane yardımcım vardı biliyorsunuz. İkisi de kıymetli insanlar. Biz iyi bir ekiptik. Bu ekibin bile ne kadar iyi işler yapacağını düşünmeyip, mobing uygulayarak uzaklaştırdılar. Fridel, antrenman izlemelerini yasakladı. Scout ekiplerinin şifrelerini elimizden aldılar ve Kaan Şakul, ben bunları istediğime vereceğim dedi. Biz antrenman bittikten sonra bile elektriği kapatıp kulübe zarar gelmesin diye düşünen insanlardık” ifadelerini kullandı.
“Öz kaynağımızın kıymetini bilmiyoruz”
Siyah-beyazlı camianın özüne dönebilmesi için gençlere yeterli değerin verilmediğini savunan Samet Aybaba, “Muleka bizim 1. veya 2. santrforumuz olamaz. Bu çok net. Mustafa’mız, Semih’imiz var. Genç oyuncularımız var. Bunlardan vazgeçemeyiz. Bunları savunduk. Yok kilo aldılar, yok pas vermiyorlar. Çalıştırın. İşiniz ne? Bu isimler Beşiktaş için önemli. Öz kaynağımızın kıymetini bilemediğimizi düşünüyorum. Ben Mustafa Hekimoğlu’nu Ajax maçının 11’inde gördüğümde şok oldum. Bu işleri çok doğru planlamak gerekir. Bu durum ters teptiğinde oyuncuyu kaybedersiniz. Ben bu ülkede 60-70 tane 17 yaşında oyuncuyu ülke futboluna kazandırdım. Neyin ne olduğunu biliyorum” diye konuştu.
UEFA Avrupa Ligi’nde son oynanan Maccabi Tel-Aviv maçına da değinen Aybaba, “Son maçta ben olsam Türk oyuncuları tercih ederdim. Onların duygularıyla hareket eder ve o maçı kazanırdım” ifadelerini kullandı.
“Beni arayıp, maddi beklentimi sordular”
Basın toplantısı kararından sonra kulüpten arandığını öne süren Aybaba, “Basın toplantısı yapıp sizlerle her şeyi konuşmak, tüm gerçekliğiyle anlatmak istedim. Aldığım karardan sonra kulübün CEO’su beni arayıp maddi bir beklentiniz, isteğiniz var mı? Diye sordu. Ben konu Beşiktaş olduğu zaman paranın önemi olmadığını söyleyerek reddettim. Ama Fridel’ın oyuncu satışlarından yüzde 2,5 komisyon alacağını biliyorum. Başkanımız ayrılmasaydı, bu toplantıda görevi bırakmasını isteyecektim. Kaan Şakul da Beşiktaş’ın iyiliği için istifa etmesi gerekiyor. Aslolan Beşiktaş’tır. Kimse 47 yıl önce bu kulübün kapısından giren ve bir sürü kulüp unvanını taşıyan birine bir şeyler anlatmaya kalkmasın. Takımımız kötü günlere doğru gidiyor. Bu konuda tüm Beşiktaşlılarla birlikte hareket etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Serdal Adalı’yı göreve davet ettim”
Başkanlık seçimi öncesinde diğer aday Serdal Adalı ile de görüştüğünü dile getiren Aybaba, “Ben seçim öncesinde Serdal Adalı’yı da aradım. Gel, camia zor durumda dedim. Beşiktaş için bir şeyler yap dedim. Öncesinde düşünmediğini, Amerika’ya gideceğini söyledi. Sonrasında aday oldu ve bu süreçte rakip olduk. Kendisiyle muhabbetim daha farklı ve güçlüdür. Önemli olan Beşiktaş için birlikte beraberlik içinde bir şeyler yapmak. Süreç bu şekilde ilerledi” dedi.
“Başkan, ‘Bu Rıza’yı ne yapacağız?’ diye defalarca sordu”
Rıza Çalımbay’ın gönderilmesine dair de konuşan Samet Aybaba, “Rıza Çalımbay benim kardeşim. Birlikte 10 sene oynadık. Seçim sonrası göreve geldiğimizde kulüpteydi. Başkan defalarca bu Rıza’yı ne yapacağız? Diye sordu. Bekleyelim, devre arasını bekleyelim dedim. Rıza Hoca’nın birkaç televizyon programında yaptığı açıklamalar sonrası Başkan beni çağırarak ‘Tamam artık ilişkimizi keselim’ dedi. Ben bunu yapamayacağımı, Feyyaz Uçar’ın da yapamayacağını söyledim. Sonradan gelişen olayları hepiniz biliyorsunuz zaten” ifadelerini kullandı.
Sergen Yalçın söylentilerine de cevap veren Aybaba, “Sergen Yalçın’ı ben istedim. Telefonla görüştük, konuşacaktık. Başkan beni aradı ve gittiğinde öyle çok konuşma dedi. O zaman neden gidiyorum konuşmaya? Sonra işler farklı gelişti” diye konuştu.
Beşiktaş için her zaman göreve hazır olduğunu fakat bu dönem imkansız olduğunu dile getiren Samet Aybaba, “Biz Beşiktaş’ta her zaman görevi kabul ederiz. Ama şuan olmaz. Bu anlattığım şeylerin değişmesi gerekir. Biz Beşiktaş’ı doğru yöneteceğini inandığımız herkesin yanında oluruz. Zamanı geldiğinde her şey konuşulur” diyerek sözlerini tamamladı.