“SOKAK HAYVANINA BOZUK YEMEK VERİLMEZ!”
Aynı zamanda Çanakkale Veteriner Kliniği’nin de sahibi olan Volkan Alkut, sokak hayvanlarını beslerken birçok yanlış yapıldığının altını çizerek, yardım etmek için önce bilinçlenmek gerektiğini vurguladı. Alkut, sokak hayvanlarını beslerken en kolay yöntemin sağduyulu davranmak olduğuna dikkat çekerek, “ İnsan gıdaları ile zarar vermek çok kolay. İlginç olan durumlardan biri şu ki, evdeki bozulmuş veya bozulmak üzere olan yemeği sokak hayvanların vermek gibi bir alışkanlığımız var. ‘Pilav dört gündür dolapta duruyor artık ben yemem bari sokak hayvanlarına vereyim’ veya ‘3 gün dolapta kalan tavuğu sokak hayvanlarına vereyim’ diye düşünülüyor. Kesinlikle yapılmaması gereken şey bu. Bozulan yemek bizim midemizi nasıl bozuyorsa, onların da midesini bozuyor. Sadece sokak hayvanlarını değil, ev hayvanları bile hastalanabiliyor bu durumdan. Sokakta yürürken bozulmuş yemeğin yanından geçerken sahibi fark etmeden yiyebiliyor” dedi.
“MAKARNA YOĞURT EN EKONOMİĞİ”
Alkut, sokak hayvanlarını beslemek isteyenler için verilmesi gereken doğru öğünleri şöyle anlattı: “Onlara özel, daha hesaplı yiyecekler hazırlamanın kolay yolları var. En basit olarak makarna kaynatıp, üzerine biraz yoğurt karıştırmak. İçinde yoğurt olduğu için protein, karbonhidratı var. Süt değil yoğurt olduğu için bağırsağı bozmaz. En azından mideyi tok tutacak bir yiyecek ve tehlikeli değil. Daha ileri gidilmek isteniyorsa, bu işin bir de mama tarafı var. Onların da hesaplı grubu var. En azından içine ne konduğu ne konmadığı belli. İdeal oranlarını tutturmasa da en azından midesini bozmaz. Aynı gün içerisinde yapılmış olmak şartıyla pilavı paylaşabiliriz.”
“KÖPEĞE KEMİK,KEDİYE SÜT VERMEYİN”
Veteriner Alkut, “Kesinlikle balık kafası ve tavuk kemiği hayvan gıdası değildir! Rahat bir şekilde söylüyorum ki köpek kemik yememeli. Kedi de her balığı yememeli. Alerjik reaksiyonlar, mide bozulması gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Kemikler yüzünden sert cisim oldukları için bağırsak hasarları, tıkanmaları yaşanabiliyor” diye uyardı. Kedilere süt verilmesinin doğru olmadığını söyleyen Alkut, “Sütle ilgili şöyle sıkıntılar var. Birincisi çok çabuk bozuluyor. İkincisi et obur bir hayvana ot obur bir hayvan sütü verilince daha çok mide bozuluyor ve şişkinlik, ishal gibi durumlar ortaya çıkıyor. İnsanlar için laktozsuz süt çıktı ki; laktozsuz süt bile onlar için yeterli değil. Süt yerine yoğurt daha doğru. Yoğurt bozulsa da ekşiyor ve yenilmeyecek hale geliyor” dedi.
“CANI YANAN HAYVAN CAN YAKAR”
Sokaklardaki yaralı hayvanlara yardım etmek isteyen vatandaşlara da uyarılarda bulunan Volkan Alkut, en önemlisinin güvenlik olduğunu söyledi. Alkut, sokaktan yaralı kedi ve köpekleri getirirken birçok vatandaşın yara aldığını ve bu durumun ciddi boyutları olduğunu belirtti. “İlk önce kendi güvenliklerini sağlasınlar. Canı yanan hayvan can yakar. Kendi yarasından dolayı canı yandığını anlamaz, sizin zarar verdiğinizi düşünür. Bu yüzden ısırmaya, tırmalamaya çalışır” diyerek “İlk önce mutlaka akıllı bir göz ile bakın. Güvenliğinizi aldıktan sonra hayvanı taşırken zarar vermeyeceklerine emin olmanız gerekir. Bunun dışında şehirde bulunan veteriner işlerini arayabilirler. Bunun için üç rakamı tuşlamaları yeterli. Veteriner işleri için 153’ü arayabilirler. Şehrimizin bir hayvan barınağı var. Sokak hayvanları belediyenin sorumluluğundadır. Tabi ki özel bir kliniğe de gidebilir. Ama henüz dışarıda hasta kedi, köpek bakan bir klinik yok” şeklinde konuştu.
“ZEHİRLENEN HAYVANA SARIMSAKLI YOĞURT VERMEK YANLIŞ”
Sokaktaki hayvanların zehirlenmesi durumunda vatandaşların yanlış yaptığı müdahalelerden bahseden Alkut, “ Zehirlenmede ciddi halsizlik, kasılmalar, ağızdan köpük gelmesi, kusma, fenalaşma gibi belirtileri görebilirler. Katiyen bir şey yapılmaması gerekir. Sarımsaklı yoğurt yedirmek ve bir yerini kesip kanatmak gibi yanlış bilinen bilgiler var. Canlının bir yerlerini kesmeleri zaten yanlış ve kötü bir şey. Öyle kasılmakta olan bir hayvana sarımsaklı yoğurt yedirmek çok yanlış. Zaten hayvan o sırada boğulmakta ve kasılmakta. Yedirilen yoğurt boğazına kaçarsa çok büyük hasar yaratır. Gecikmek de kötü bir şey. Bu durumda olan hayvanlarda acil bir durum var demektir. Hemen 153’ü aramak veya özel veteriner hekimlere götürmeleri gerekir. Zaten bu acil vakaların net bir tedavi protokolü var. Barınaklarda da eminim ki iyi bir şekilde müdahale edebiliyorlardır. Özel ekstrem malzemelere gerek olmayan bir durum” diyerek uyarılarda bulundu.
YAZ SICAKLARINDA SOKAK HAYVANLARI
“VATANDAŞLARIN VİCDANLI OLMALARI GEREKİR”
Bir tas suyun önemi üzerinde durarak, tavsiyelerde bulunan Alkut, “Her zaman yapılan kampanyalardan biri olan ‘bir tas su’ bırakılması çok önemli. Nedeni ise şu yüzünden; hayvanlar temiz ve pis su kaynaklarını ayırt edemiyorlar ve şuan ki su kaynaklarını yüzde 90’ı pis su. Kolay ulaşılabilir temiz su olduğunda bunu rahatlıkla tüketebilirler. Yine gıda paylaşımında da sağduyulu davranmak gerekir. Yaz aylarında gıdalar daha çabuk bozuluyor bu yüzden üç kedinin olduğu yere beş kilo balık bırakmasınlar çünkü kediler bir kısmını yiyecek, geri kalanı bozulacak. Daha sonra başka kediler gelecek, yiyecek ve zehirlenecek. Gölgeye sığınmış, bir yere sinmiş sokak hayvanlarını rahatsız etmesinler. Vicdanı geride bırakmayalım. Sıcak havalarda apartmanın, dükkanın gölgesine sığınmış hayvanlar olabilir. O hayvanı o gölgeden uzaklaştırmak demek, git sıcakta yan demekle aynı anlama geliyor. Bu yüzden vicdanlı olursak, hepimiz huzur içinde yaşarız. Hem sokak hayvanları olmasaydı ortasında Sarıçay bulunan bir şehir böcekten, fareden geçilmezdi. Onlarla birlikte huzur içinde yaşamalıyız” şeklinde konuştu.
“HAYVAN TÜYÜ KİST YAPMAZ”
Hayvan tüylerinin ciğere yapışıp, kist yaptığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu söyleyen Veteriner Hekim Alkut, “Nereden çıkmış bilmiyorum ama ben birkaç ülkede de veteriner hekimlik ile ilgili çalışmalar gördüm ve hayvan tüyünün gidip ciğere yapışıp kist yaptığı ile ilgili halk söylentisi sadece bizde var. Öyle bir durum yok. Konunun aslı şu şekilde, köpeklerin bir çeşit parazitinden kaynaklı bir durum ki bunun da bir olay örgüsü var. O kadar basit değil. Eskiden sığır etinin iyi tarafını alınıp ve üzerinde kistler olan ciğerleri sokağa atıyorlardı. Onu da köpekler yiyordu. Yedikten sonra paraziti oluyordu ve daha sonra o paraziti dışkısı ile atıyor. O dışkıdaki parazit bize bulaşabiliyordu. Bu zamanda olan bir olay örgüsü değil. Artık zaten hayvan kesimleri bu şekilde yapılmıyor ve eskisi gibi hasta hayvanlar artık yok. Hepsi veteriner hekim gözetiminde yetiştiriliyor. Hele de ev hayvanlarının böyle bir durumla karşılaşması çok zor. Ev hayvanlarının zaten bir kontrolü oluyor ve iç parazit aşıları yapılıyor” dedi.
“ALERJİDEN EMİN OLMAK GEREK”
Hayvan alerjilerinde vatandaşların bu konudan tamamen emin olmaları gerektiğini anlatan Alkut, besleyen ve beslemeye isteyen vatandaşlara muayene olmasının önemli olduğunu belirterek şöyle devam etti; “Alerjiden kesinlikle emin olunması gerekiyor. Gerekli muayenelerin yapılması gerekiyor. Bazen de hayvan alerjisi zannediliyor fakat başka bir alerji çıkıyor. Örnek verirsem, benim bir hastam vardı. Kedi aldıktan sonra alerjik reaksiyonlar göstermeye başladı. Sonra kontrol edildiğinde ortaya çıktı ki kediye alerjisi yokmuş. Kediye aldıkları yatağa alerjisi varmış. Yani hastamızın peluşa alerjisi çıktı. Emin olmak gerçekten gerekiyor ve alerjiler sanıldığı kadar da çok yaygın değil.”
“ÇOCUKLARLA HAYVANLAR BİR ARADA YAŞAYABİLİR”
Çocuklarla, evcil hayvanların bir arada yaşaması konusunda paniği olan ülkelerden biri olduğumuzu söyleyen Alkut,” Eski topraklar bu konuda çok fazla zorluyorlar. Bu tarz panikleri olan ülkelerden biriyiz. Ev hayvanları belli bir hijyen ve belli bir sağlık standartlarında bakılan hayvanlardır. Bebek alerjili doğmadığı müddetçe bulaştırabilecekleri bir hastalık yok. Yapılan çok fazla çalışma var bununla ilgili. Çocuk sahibi olmak isteyenler internette bununla ilgili birçok araştırma, makale bulabilirler. Çocukların bir hayvanla beraber büyümesi zararı yok fakat psikolojik açıdan çok büyük artıları var. Kediyle köpekle büyüyen çocukların daha sağduyulu oldukları, daha sıcak, daha sevecen, daha sorumluluk sahibi oldukları, derslerinde daha başarılı oldukları, insanlara daha saygılı ve daha merhametli oldukları görülmüş ve gösterilmiştir. Benim de çocuğum var ve o da kediyle köpekle büyüdü” diyerek hayvan ve çocuğun bir arada olmasının bir sakıncası olmadığını söyledi.
EVDEKİ BİTKİLER VE EVCİL HAYVANLAR
Bazı bitkilerin hayvanlara zarar verdiğini söyleyen Alkut, “Bu konuda geniş bir listesi var. İnternetten bulabilirler fakat forumlardan değil, sağlıklı sitelerden. Ama örnek vermem gerekirse her evde kolayca bulunan soğan kabuğu köpekler için oldukça zehirlidir. Kediler içinde çocuk ateş düşürücü ilacı oldukça zehirlidir. Ama evcil hayvanınız bitkinizden parçalar koparmaya çalışıyorsa bunu hekiminizle konuşabilir veya sahip olduğunuz bitkinin adını internete yazarak zararlı olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Bunlar için kedi çimleri var. Kediniz bitki yemek istiyorsa, evde çim yetiştirerek sağlıklı kaydırma yapabilirsiniz. İçinde tehlikeli bir parazit bulunmayan, kendinizin yetiştireceği çimler var” diye bilgilendirdi.
KEDİ VE KÖPEK AYNI EVDE YAŞAR MI?
Volkan Alkut bu konuyla ilgili olarak ise, “Bazı kediler ve bazı köpekler aynı evde çok rahat yaşar. Hepsi diyemiyorum,çünkü genelleme yapmak burada haksızlık olur. Kedi düşmanı köpekler var köpek düşmanı kediler var. Daha doğuştan böyle olabiliyorlar. Evinizde yetişkin bir hayvanınız varsa kedi veya köpek, onun için en kolayı yavru bir ev arkadaşı almak. Cinsiyet bu konuda önemli değildir. Mesela yetişkin bir köpeğimiz var, eve yavru bir kedi getirdiniz. Köpek sadece dışarıda kedileri biraz kovalamakla yetiniyorsa ve hafif mesafeli bir ilişkisi varsa bu daha kolay olur. Eve geldiğinde köpeği severek, kediyi koklatabilirsiniz. İkisini de severek sakin bir ortamda, gözetiminizde, ev bireyleri oturarak adaptasyon denemesi yapılabilir. Birbirlerine bağlanıyorlar mı bakılabilir. Kedi ilk başta saklanacaktır ve bu çok normaldir ya da çok daha hızlı köpeğe sığınabilir. Ama evde yetişkin bir kediniz var yetişkin başka bir kedi getirdiğiniz zaman işler değişir. Aynı çocuklarda olduğu gibi. İki çocuk birbiriyle kolay anlaşabilir ama iki yetişkin birbiriyle hemen anlaşamaz. Bunu kolay çözmek için elinizde ne varsa diğerinin çocuğunu getirmek daha kolay olacaktır. Evde yetişkin kedi varsa yavru köpek getirmek daha kolay olur. Ama baktınız havada tüyler uçuşuyor, çok büyük olaylar oluyorsa birbirlerine uymadığını kabul etmeniz gerekir” dedi.
İLK KEZ HAYVAN SAHİPLENMEK İSTEYENLER İÇİN ÖNERİLER
İlk kez hayvan sahiplenmek isteyenler için önerilerde bulunan Alkut, “Bence sahiplenmeden önce bir veteriner hekimden randevu alsınlar çünkü akıllarında mutlaka soruları vardır. ‘Bebeğimiz olacak kediyi şimdi mi alalım sonra mı alalım’ gibi soruları ve belki de duydukları hurafe etkisi altında korkuları olabilir. Mutlaka hekime her şeyi sorsunlar. Ayrıca sorumluluk alabilecekler mi diye kendilerine sormaları gerekiyor. Kedi de köpek de sorumluluktur. Burada bahsettiğim banka kasası kadar sorumluluk değil. Doğru yapılırsa, hayatının bir parçası olan ve çok rahat bir şekilde devam eden, yatmadan diş fırçalamak kadar standart olan bir durum olacak. Nasıl gerçekten rahat edeceklerine karar vermeleri gerekiyor. Kedinin sorumlulukları farklı, köpeğin sorumlulukları farklı. Kediye suyunu, mamasını, kumunu koyunca birinci aşama bakımı gerçekleştiriyorsunuz ama kumu temizlenmezse evin her tarafına tuvalet yapabilir. Kedi komut almayabilir, eğitim almayabilir. Köpek ise gezdirilmek zorundadır ama eğitilebilir, komut dinler. Veteriner hekimleriyle bunları konuşsunlar. Onaylanmamış her hangi bir kaynaktan bilgi aldıklarında gerçekten tuhaf şeylerle karşılaşabiliyorlar. İnternet bu konuda çok acımasız. Öyle eğlenceli bir sürece girmek üzereyken vazgeçmelerini istemem” diye konuştu.
Haber: Emire Sülün KONUK
Editör: Boğaz Gazetesi