Tedaviler, meme kanserinde rastlanan gen mutasyonlarına göre şekillenebilmektedir. “Merak edilen akıllı ilaç tedavileri ise her hastada uygulanmamaktadır” diyen Dr. Öğr. Üyesi Sevim Kuşlu Çiçek, meme kanserinin tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Meme kanserinin tedavisinde genel cerrahi, radyoloji, patoloji, medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümü hekimlerinin multidisipliner bir yaklaşımla hareket ettiğini söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sevim Kuşlu Çiçek, “Meme kanseri tedavisinde gelişen sistemik tedavi yöntemleri, hedefe yönelik ilaç tedavileri ve erken tanının artması sonucu zaman içinde cerrahi tedavide de büyük değişimler olmuştur. Meme kanserinin cerrahi tedavisinde radikal mastektomi ameliyatı gibi göğüs duvarında deformite oluşturan organ kaybı ameliyatlarının yerine vücut organ bütünlüğünün korunduğu minimal invaziv cerrahiler uygulanmaya başlamıştır. Hatta artık uygun hasta grubunda meme koruyucu cerrahiler ve onkoplastik meme cerrahisi uygulanabilmektedir” dedi.
Kol ödemi riski azaldı
Meme kanserinde erken tanı konulduğunda meme ve deri koruyucu yöntemler uygulanabildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Sevim Kuşlu Çiçek, “Meme koruyucu cerrahi, memeden kanser kitlesinin bir miktar sağlam meme dokusu ile birlikte çıkartılması yöntemidir. Meme koruyucu cerrahi girişimlerde, meme dokusunun korunmasından sonraki en önemli gelişme bölgesel lenf nodlarına yani koltuk altına yapılan girişimlerdeki gelişmedir. Koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesi yerine sentinel lenf nodu biyopsisi kullanılmaya başlanmıştır. Meme kanseri tanısı erken alındığında tümör koltuk altına daha gitmemişse, sentinel lenf nodu ameliyat esnasında çıkarılır ve koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesine gerek kalmaz. Meme kanseri hastalarında uygulanan koltuk altı sentinel lenf nodu biyopsisi (bekçi beze) kolda gelişebilecek ödem ve hareket kısıtlığı riskini azaltmıştır“ şeklinde konuştu.
Akıllı ilaç herkese uygulanmıyor
Meme kanserine yatkınlık oluşturan gen mutasyonlarının olduğuna değinen Dr. Öğr. Üyesi Sevim Kuşlu Çiçek, “2000'li yılların başında meme kanserine yatkınlık oluşturan gen mutasyonları keşfedilmiş ve risk azaltıcı cerrahi girişimler yavaş yavaş gündeme gelmeye başlamıştır. Meme kanseri, prognoz ve tedavi açısından farklılık gösteren dört biyolojik alt gruba (Luminal A, Luminal B, Her2 (+) ve üçlü negatif) ayrılmıştır. Genetik meme kanserinde BRCA1 ve 2 gen mutasyonları etkilidir. Tüm alt tiplerde cerrahi tedavi uygulanabilir. Meme kanserinde cerrahi tedavi kararı alınırken kanserin evresi ve tipi önemlidir. Tüm erken evre meme kanserlerinde ilk tedavi cerrahi ile başlar. Evre 3 meme kanserinde önce kemoterapi sonra cerrahi tedavi yapılır. Akıllı ilaç tedavisi meme kanserinde HER2+ olan kanser tiplerinde uygulanıyor“ dedi.
Meme kanserlerinin yüzde 20’si agresif türden oluşuyor
En agresif meme kanserinin 3’lü negatif (triple negative) meme kanseri olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Sevim Kuşlu Çiçek, “Bu tür, tüm meme kanserlerinin yüzde 10-20 sini oluşturur. Triple negative meme kanseri diğerlerine göre daha hızlı büyüme, daha fazla metastaz yapma ve tekrarlama riskine sahiptir. Bu nedenle tedavisinde ilk seçenek kemoterapidir. Triple negative meme kanserinde genelde kemoterapi sonrasında cerrahi tedavi yapılır” şeklinde görüş verdi.
Meme koruyucu cerrahi ile meme kaybı olmadan tedavi
“Son 20 yılda neo-adjuvan sistemik tedaviler daha da yaygınlaşmıştır” diyen Dr. Sevim Kuşlu Çiçek, şöyle devam etti:
“Buna bağlı hem meme hem de koltukaltı cerrahisi değişimlere uğramıştır. Onkoplastik cerrahide mammoplasti teknikleri kullanılarak meme koruyucu cerrahinin sınırları genişletilmiştir. Onkoplastik meme cerrahisinde eş zamanlı meme rekonstrüksiyonu olarak adlandırılan meme dokusu alınırken onun yerine meme dokusu oluşturulması yöntemi de son yıllardaki en büyük gelişmelerden bir tanesidir. Deri koruyucu mastektomi ameliyatında plastik cerrahi ile birlikte memenin derisini ve meme başını koruyup memenin içini boşalttıktan sonra bölgeye protez yerleştirilmektedir. Meme kanseri cerrahisi, ilerleyen zamanla birlikte tedaviye ortak olan disiplinlerle birlikte evrimine devam etmektedir.”