“Bugün de tasımı, tarağımı toplar giderim”
Aslen Tokatlı olan ve şuan hayatını Çanakkale’de sürdüren Üztürk, “Kayseri 4. Komando Taburunda görev yapıyordum. Suriye El-Bab’ta Akil Dağı hastane patlamasında gazi oldum. 16 şehit vermiştik o gün. 21 Aralık 2016 tarihindeydi. Daha sonra tedavi işlemlerinin ardından gazi ünvanına sahip oldum. Şimdi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Uygulamalı Bilimler Fakültesinde muhasebe personeli olarak görev yapıyorum. Bir asker üzerinden üniformasını çıkarsa da içindeki komandoyu öldüremez. Ondan kurtulamaz. Ölene kadar o baki kalır. Bugün de çağırsalar bir saniye bile düşünmem. Koşarak giderim, sevinirim, çantamı toplar, çıkar giderim. Bugün de tasımı, tarağımı toplar giderim” dedi.
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin, girdiği bir operasyonu kaybetmesi söz konusu bile olamaz”
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki dostluğun bir eşi benzeri daha olmadığını ifade eden Üztürk, “Orada gerçek bir kardeşlik, üst seviye bir arkadaşlık ve düğün havası var. Oradaki kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın, komutanlarımızın yiyecek ekmeği olmasa dahi birbirlerine olan muhabbeti, onları birbirine bağlayan kalın bir zincir. Bu zinciri dış güçler olsun, içimizdeki hainler olsun hiçbir şekilde onu ne kırabilir ne de incitebilirler. Şehit nurlanmış, gazi onurlanmış askerdir. Benim aklıma gelen tek şey, yarın bir gün vefat ettiğimde atalarımın yanında başım dik, alnım açık durabilme düşüncesi. Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin, girdiği bir operasyonu kaybetmesi söz konusu bile olamaz. Çünkü Türk milleti ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin her bir personeli iç içe bağdaşmış bir şekildedir. Kenetlidir birbirine. Hiçbir ülkenin askeri, hiçbir şekilde cephe savaşında Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısında durma gibi bir kabiliyete sahip değiller” şeklinde konuştu.
Editör: Boğaz Gazetesi