Uzm. Dr. Mustafa Demir, “Hem elde hem de ayaklarda bulunan şişlikler ve ödem keşifleri kardivasküler hastalık keşiflerdendir. El ve ayak parmaklarında üşüme, morarma, kızarıklık gibi belirtiler varsa damar sisteminin yeterli olmadığını ve o bölgenin yeterli beslenemediğini gösteren keşiflerdir. Dolaşım sistemi hastalıklarının tedavisinde 3 aşamalı bir tedavi protokolümüz bulunmaktadır. Hastanın semptom ve şikayetleri tanılarına göre değerlendirdiğimizde ilk yaptığımız ilaç tedavisi başlamaktır. Daha ciddi problemler gelişen ve ilaç tedavisinin cevap vermediği hastalarda genel olarak perkütan koroner ya da perkütan periferik girişim dediğimiz anjiyo yöntemi ile damarsal problemini açmaya çalışıyoruz. Aslında Kardiyologlar olarak vücudun neredeyse tamamına anjiyo ile görüntüleme ve müdahale etme şansımız var. Bu iki aşamada hasta verilen tedaviye cevap vermezse periferik ve kalp olarak By-pass girişimleri yapılmaktadır” şeklinde bilgi verdi.
“Dolaşım sisteminden kaynaklı ölüm oranlarına baktığımız zaman Denizli 9. sırada yer almaktadır”
Kalp nedenli ölüm oranlarının fazla olduğu bölgemizde yıllık rutin kontrollerimizi yaptırarak ve yaşam şeklimizi düzelterek bu tür hastalıkların önüne geçilebildiğinden bahseden Uzm. Dr. Mustafa Demir, “Son yılları değerlendirdiğimizde covid-19 pandemisi gibi dünyayı sarsan bir durum yaşadık. Covid döneminde covide bağlı ölüm oranlarının arttığı zamanlarda bile ölüm nedenleri kardiyovasküler hastalıklar dediğimiz kalp-damar dolaşım sistemi hastalıkları başta gelmektedir. Dolaşım sistemi hastalıklarının genel ölüm oranlarına bakıldığı zaman ilk sırada yer almasının sebeplerinden ilki ortalama yaşam ömrümüzdür. Günümüzde Türkiye’de ortalama yaşam ömrü 78 olarak belirlenmiştir. Bu durumda yıllar içinde damar hastalıkları oranını arttırmaktadır. Bir diğeri ise, vazgeçemediğimiz kötü alışkanlıklarımızdır. Sigara tüketimi, sağlıksız beslenme, alkol kullanımı ve düzenli spor yapmamak dolaşım sistemi hastalıklarına sebep olmaktadır. Bunların hepsini birleştirdiğimizde yıllar içindeki yıpranmamız ile birlikte dolaşım sistemi ve buna bağlı ölüm oranları hiçbir zaman birinci seviyenin altına inmemektedir. TÜİK’in açıkladığı ölüm oranlarına göre kardiyovasküler dediğimiz dolaşım sistemi hastalıkları her zaman birinci sırada yer almaktadır. Ancak kardiyovasküler hastalıklar içinde tek tek illeri değerlendirdiğimizde karşımıza hayret edici bir tablo çıkıyor. Çünkü Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi’ni değerlendirdiğimizde beslenme türü olarak daha çok sebze ağırlıklı olduğu bilinen tüm dünyada Akdeniz usulü beslenme diye adlandırılan beslenme şeklinin olduğu bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
“Sağlıklı beslenme daha çok sebze ve protein ağırlıklı beslenmedir”
Dr. Demir, “Ölüm oranlarının sıralamasına baktığımız zaman 1. sırada Afyon, 2. sırada Aydın, 3. sırada Çanakkale, 9. sırada ise Denizli bulunmaktadır. Denizli genelinde baktığımız zaman et ağırlıklı bir beslenme şeklinin olduğunu söyleyebiliriz. Sağlıklı beslenme daha çok sebze ve protein ağırlıklı beslenmedir. Sonuç olarak kardiyovasküler dediğimiz hastalıkların önüne geçmek için sebze ağırlıklı beslenmek ve daha sağlıklı olan zeytinyağının tüketimini arttırmak gerektiğiniz söyleyebiliriz. Çocukken annelerimiz bizlere gazlı içecekler yerine daha sağlıklı diye hazır meyve suları verirlerdi. Oysa dünya Sağlık Örgütü’nün son yayınladığı beslenme klavuzunda hazır meyve sularının en tehlikeli içecek olduğundan bahsetmektedir. Dolaşım sistemi ile ilgili alınabilecek önlemlerden bahsedecek olursak yaşam tarzımızı ve beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek, hareketli bir yaşam tarzını benimseyerek, kötü alışkanlıklardan uzak durarak, tuz tüketimini azaltarak, daha doğal olan gıdaları tüketerek ve düzenli egzersiz yaparak dolaşım sisteminden kaynaklı ölüm oranlarını düşürebiliriz” şeklinde konuştu.
Editör: Ersan Küçükkuru