MHP Çanakkale İl Başkanı Ali Tuğrul Yıldırım, Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde Millet İttifakı’nda yaşanan gelişmeleri ve siyaset gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Altılı Masa Cumhurbaşkanı Adayı belirleme sürecinde yaptığı açıklamalar ve sonrasındaki gelişmeler Türkiye gündemini değiştirmişti. Yaşanan aday krizi sonrasında sert söylemleriyle dikkat çeken Akşener, Altılı Masa’ın son toplantısında yer almadı. Gelişmelere ilişkin Boğaz Medya yayınına katılan MHP Çanakkale İl Başkanı Ali Tuğrul Yıldırım değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.

Bu dönem özellikle afetin yaşandığı, yüzyılın felaketi olarak anılan bu durumun yaşandığı hattan sonra aslında çok siyaset etmemeye çalıştıklarını ama malum bir takım gelişmeler yaşandığını kaydeden Yıldırım, “Ülke biliyorsunuz yakın zamanda 2023 vizyonunun gerçekleşeceği yüzüncü yıl hedeflerinin gerçekleştiği süreçte bir de seçimimiz var. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerimiz var. Bu hatta da yakın bir dönemde bu olay gerçekleşti. Bu sıcak gelişmeler yaşandığı için tabii şöyle bir bakmak gerekiyor. Biz malum tabloyu daha önce parti olarak yaşadık. Ama öncelikle bu altılı masanın kuruluşu, hatta altılı değil, yedili diyoruz. Niye altılı değil? Bunların bir de gizli ortakları var. Malum terörist iltisaklı HDP'yle de temasları var. Bu teması da kabullendiler. Yok diyen olmadı. Yedili masa kuruldu ve uzunca bir dönemdir de toplanıyorlardı.. Ne kadar altılı görünse de bu yedili masa bir takım organizasyonlar yapıyordu. Toplanıyorlardı. Bir, iki, üç, beş, on bir, on iki sefer toplandılar.

Vatandaş bir şeyler bekledi. Biz de yakinen tabii ki malum bu sürece girilir Cumhur İttifakı ve bizim rakibimiz olarak da bu masayı oluşturan Millet İttifakı vardı. Bizler de bu rakiplerimizi yakinen takip ettik. Ne yapıyorlar ne ediyorlar diye inceledik. Bunca toplanmanın arkasından aylarca gündem oluşturdular. Fakat bir aday belirleyemediler. Son süreçte de İP Başkanı Meral Akşener çıktı işte zor işte dayatma altındayız. İşte bizi zora koşuyorlar. Bizi işte masanın dışına itmeye çalışıyorlar vesaire. Benzeri açıklamalarla bu sürecin artık olamayacağını yani masanın dağılacağıyla ilgili sinyaller verdi ve masa dağıldı. Şöyle incelemek gerekiyor aslında. Bakıldığı zaman yani süreci başından itibaren irdelediğinizde bu masadan aslında sağlıklı bir sonucun çıkmayacağı ortadaydı. Vatandaşın boşuna vaktini aldılar, zamanını harcadılar. Oluşamayacak, hiçbir araya gelemeyecek bir sürü benzemezin oluşturduğu bir masadan Türkiye Cumhuriyeti'ne hayır gelmesini beklemek zaten abesle iştigaldi” ifadelerini kullandı.

“BİZ HAZIRIZ DEDİK VE ÖNCEKİ YILI BU SÜRECE BAŞLADIK”

“Aslında beklenen oldu” diyen MHP’li Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü; “Malumun ilanı olmuş oldu. Bizim aslında burada değinmek istediğimiz hususlardan bir tanesi aslında netice alınamayacağı halde son toplantılarının akabinde işte sürekli tarih verdiler. Şu günü açıklayacağız, bugün açıklayacağız. Biz Cumhur İttifakı olarak öncelikle Milliyetçi Partisi Genel Başkanımız iki yıl öncesinde adayımızın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu vurguladı. Biz hazırız dedik ve önceki yılı yani 2020 yılının Eylül ayından itibaren bu sürece başladık. Birçok çalışmalar gerçekleştirdik. Adayımız belli, kararımız net diyerek sahaya çıktık. Köy programları gerçekleştirdik. İşte esnaf ahilik programları gerçekleştik. İl il anlatma, aydınlatma, ilçe ilçe anlatma toplantılarımız. Birçok organizasyonda bulunduk ve en son açık hava mitinglerimize başladık. Ne dedik? Aday belli karar net dedik. Bizim adayımız iki yıl öncesinden netti ve belliydi. Biz bu yarışa o günden beri hazırlandık, devam ettik. Ama karşı taraf işte on bir, on iki toplantı boyunca bir aday konusundan dahi bir araya gelemedi. Ortak karar açıklayamadı.

“ORTAYA ATTIĞI İSİMLERİN DE DESTEĞİNİ ALAMADIĞI BİR TABLOYLA KARŞI KARŞIYA”

Burada sağlıklı bir yapının olmadığını, yani yarışa hazır olmayan bir durumun olduğu açık ve netti. Şimdi Sayın Akşener'e şunları sormak gerekiyor diye düşünüyorum. Tabii biz Sayın Akşener'in nasıl bir siyaset tarzının olduğunu biliyoruz. Sadece bu masa değil, daha önce birçok partide birçok yerde gördüğümüz bir isim kendisi. Ya madem ki böyle bir tablo oluşacak. Ortak bir anlayışa, ortak bir isme imza atıyoruz. İşte uzlaşıyı sağladık tarzında bir beyanatları oldu bu partilerin. Buraya da imza attınız. Ya madem ki daha önceden de böyle bir baskı altındaydınız, bu imzayı niye attınız? Böyle bir söylemde neden bulundunuz? Bunu çıkıp bu paydaşlarına aktarması gerekiyor. Ha bu saatten sonra aktarsa ne olur? Aktarmasa ne olur ayrı bir tablo ama masa dağıldı. Bu masanın zaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne hiçbir şekilde fayda sağlamayacağı açıktı. Bu tabloyu iyi okumak lazım. Çünkü neden? Sayın Kılıçdaroğlu'nun da CHP başkanının da aday edilme sürecinin böyle kronolojik olarak tablosunu ortaya koyduğunuzda sağlıklı işlemeyen bir süreci de ortaya alacaksınız. Şimdi şunu da söylemeden geçmek istemiyorum. Sayın Akşener ne yaptı? Açıklama yaparken de Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını ortaya atarak. Hani sanki kazanılacak adayla çıksak da Kılıçdaroğlu işte istenilen potansiyelde değil beyanatlarıyla kendi parti içindeki ayrılıkçı işte bir takım durumları ortaya atar yani onları hissettirircesine bir beyanatta bulundu. Ne oldu? Bugün yine ters köşeye yattı. Açıklamadan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu'nu destekledikleri üzere açıklamalarını yaptılar.
Yani yalnız kaldı. Ne oldu? Bugün aynı tablonun tekrarı ve benzeri yaşandı. İşte CHP Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu belediye başkanlarını, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının da aralarında olduğu belediye başkanlarının topladığı toplantısını yaptı ve bir fotoğraf paylaştı. Çok manidar bir fotoğraftı zaten. Bir tarafına İstanbul Belediye Başkan, büyükşehir belediye başkanını, bir tarafına da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nı aldı. Ve çok manidar bir fotoğraf paylaştı. Yani burada Akşener'in ortaya attığı isimlerin de Kılıçdaroğlu'na destek olduğu, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklediği bir tablo çıkardılar. Akşener burada ortaya attığı isimlerin de desteğini alamadığı bir tabloyla karşı karşıya. Yani Akşener'in yapmış olduğu kendi içerisindeki siyasi hareketin aslında hiçbir anlam ifade etmediğini görmüş olduk.

Tabii burada İstanbul ve Büyükşehir Belediye Başkanlarının adaylık süreçlerini de şöyle bir ince yorumlamak istiyorum. Malumunuz İstanbul ve Ankara'da belediye başkanlığı makamı Millet İttifakı'nın adaylarında olsa bile biliyorsunuz encümenler, belediye encümenleri büyükşehir belediye encümenlerinin çoğunluğu Cumhur İttifakı'nın, bizim ekiplerimizin elinde. Onların herhangi bir adaylığa çıkması hususunda tüzük gereği, kanun gereği, malumunuz başkanlıktan ayrılmaları gerekiyor ve başkanlıktan ayrılacakları tablonun akabinde de Cumhur İttifakı'na yani bizlere belediyelere teslim edecekleri bir tablo oluşuyor. Bu açık ve net. Bu tablonun da bu süreci etkilediğini düşünüyoruz. Çünkü biz başkanlıkta o illerde ittifak olarak kaybetmiş olabiliriz ama encümende ve çoğunlukta gene gücü bizde olduğunu da vurgulamak istiyorum. Bunun da adaylık sürecini bir karşılığı olduğunu ve bu hesaplar yapılırken de muhtemelen bu hesapların da gündeme alındığını tahmin ediyorum.”

Gülçin AKIN


Editör: Boğaz Gazetesi