Kış ile yaz arasında olmanın ve mevsimlerin tam anlamıyla net olmadığı dönemlerde ruh halinin de çok karıştığını söyleyen Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, “Kışın etkisinden daha yeni çıkmaya çalıştığımız dönemlerdeyiz. Kaldı ki kışı tam anlamıyla atlatarak bariz bir şekilde yaza geçmedik. Hava durumları çok karışık, havanın getirdiği belirtiler çok karışık ve o yüzden de bu ruh halimizi, ruhumuzun ihtiyaçlarını da çok karıştırıyor. Kışın hep bahsedilen melatonin hormonu vardı. Bu hormon uyku ve uyanıklık arasındaki dengeyi sağlayan ve bizi daha çok uyku halinde tutan ve biraz da depresif hale sokan melatonin hormonuydu. Kış vakitlerinin kendini biraz daha yaza bırakmasıyla birlikte bu bahar havalarında aslında hem melatonin hormonunun salgılanması hem de yazın getirdiği serotonin hormonunun salgılanmasıyla birlikte hormonlarımızın karışık salgılandığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Bahar dönemini özetleyecek olursak da kışın bitimi ile yazın başlangıcı arasında ortada kalan bir dönem olduğu için ruhsal olarak da ortada kalınabilir. Bu durum ruhumuza nasıl etki edecek diye bakacak olursak, melatonin hormonunun az salgılanmasıyla birlikte biz uyku ve uyanıklık arasındaki dengeyi tutturamıyor olabiliriz ama bahar aylarındaki serotonin hormonunun salgılanmasıyla da rehavete kapılıp günlük hayat akışından uzaklaşılıyor olabilir” dedi.
Arzu Hamurcu, bahar sürecinde alışılmış dışında yeni bir düzen ve salgılanacak farklı bir hormon olduğundan psikolojiyle beraber fizyolojinin de değiştiğini söyleyerek, “Bu süreçte iki hormon arasındaki farktan dolayı uyku uyanıklık arasında dengesizlik, iştahta farklılıklar oluşacağı, dikkatlerde ve odaklarda zorluk yaşanacağı için ki alışılmış bir düzen vardı ve yeni hormonlar salgılanıyor ve beden psikoloji ve aslında fizyoloji değişmeye başlıyor. Bütün bu belirtilerle birlikte bu belirtiler çok benzer bir şekilde depresyon sayılabiliyor. Bahar depresyonu adı altında bu depresyon türü olarak görülebiliyor ama bunun da geçici olduğunu söylememiz gerekiyor. Her depresyonda söylediğimiz ve mevsimsel geçişlerde çok sık karşılaştığımız, aynı şekilde kış depresyonu da diyebileceğimiz depresyon türleri bunlar aslında. Klasik depresyondan farkı da mevsim içerisinde gitgide azalması beklenir bu belirtilerin. Yoksa yine uyku, iştah ve dikkat düzeninde bir problem yaşandığında bunun haftayla birlikte geçmediğini ve büyük problemler yaşandığı düşünülüyorsa uzmana başvurulmasını öneriyorum. Çünkü bunun diğer depresyonlarla karışmamalı çünkü bu sadece mevsimsel geçişten kaynaklı bir depresyon olabilir ki biz de bunu öngörüyoruz aslında ve o yüzden beklemek isteriz biraz da. Fakat daha önceki travmatik deneyimlerle, bu süreçte yaşanan farklı problemlerle birlikte tamamı birleşirse o zaman depresyona da elverişli bir ortam hazırlanmış olur. O yüzden tekrar vatandaşlarımızı uyarmak isterim, 2 hafta süre boyunca uyku, iştah, dikkatte, hayata karşı umutsuzlukta herhangi bir değişim gözlemleniyorsa ve bunun 2 hafta boyunca hemen hemen her gün bu değişim sürekli hissediliyorsa hemen bir uzmana görünmek fayda sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Süreci en az hasarla atlatmak için bol spor yapılmasının ve sosyalleşmenin çok önemli olduğunu söyleyen Arzu Hamurcu, “Bu süreçten en az hasarla kurtulmak için de yine her zamanki ilaç aslında sosyalleşmek. Ben her zaman güneşin etkilerinin ruha bırakılmasına izin verilmeli diyorum danışanlarıma. Çünkü burada gün ışığının bizde çok ciddi etkileri var. Özellikle depresyon hastalarında, depresyona yatkın olan kişilerde güneş ciddi derecelerde pozitif etkiler sağlıyor. O yüzden dışarı çıkıldığında güneşli ortamlar, güneşten alınabilecek maksimum performansın alınması gerekiyor. Bol bol su tüketimi önemli ve aynı şekilde spor önemli bu noktada, hareketli kalmak çok önemli çünkü ekstra mutluluk hormonu olan serotonin hormonu salgılıyor spor da aynı şekilde. O yüzden hareketli kalmak, spor halinde olmak, sevilen insanlarla bir arada olmak, aktifleşmek bu dönemde mevsimsel depresyondan daha rahat bir hale geçirecektir” dedi.
Editör: Boğaz Gazetesi