Kolorektal kanseri, kansere bağlı ölümlerde üçüncü sırada Kolorektal kanseri, kansere bağlı ölümlerde üçüncü sırada

Uzm. Dr. Özgür Süner, alkol bağımlılığını, tedavi yöntemlerini ve toplumun nasıl bilinçlendirilmesi gerektiğini anlattı.

"Tedaviye düzenli gelenlerde başarı oranı çok daha yüksek"
Uzm. Dr. Özgür Süner, “Alkol bağımlılığında kişi bize başvurduğunda, tedavi ile ilgili bir program oluşturuyoruz. Ayakta mı ya da yatarak mı tedaviyi planlayacağız bunları konuşup karar veriyoruz. Bu tedavilere karar verirken bir takım kriterler var ve onları da göz önünde bulunduruyoruz. Kişinin genel tıbbi durumu, daha önceden ayaktan tedavide başarılı olup olmaması, sosyal desteğin ve yatarak tedavi talebinin olup olmaması gibi durumların hepsini değerlendirip ona göre karar veriyoruz. Ayaktan tedavi programlarında hem ilaç tedavileri ve bunun yanı sıra psiko-sosyal destek tedavileri oluyor. Meslek edindirme çalışmaları ve psikolog desteği alabildikleri birimlerimiz de var. Kişiler hem randevulu hem randevusuz olarak bize başvurabiliyor. Her zaman, her gün gelen hastayı kabul ediyoruz. Hiçbir şekilde geri çevirme durumu olmuyor. Yatarak tedavide de 3 haftalık bir programımız var. Bunun ilk bir haftası arındırma süreci oluyor. Kullandığı alkolle ilgili hem fiziksel semptomlar hem de huzursuzluk, gerginlik ve kaygı gibi şikayetler için bir takım ilaçlar kullanıyor bu süreçte. Bağımlılık bir hastalık ve ömür boyu devam eden bir hastalık, bu konuda farkındalığın gelişmesi çok önemli. Tedaviye düzenli gelenlerde başarı oranı çok daha yüksek oluyor” dedi.

"Bağımlılık bir beyin hastalığıdır"
Toplumun bilinçlendirilmesi adına birtakım eğitimlerin düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Süner, "Bağımlı hastalar çeşitli şekillerde damgalanabiliyor. Bu kişiler iradesiz, kötü kişilikli, suça meyilli kişiler gibi algılanabiliyor. Aslında çok farklı sosyokültürel yapılardan, çok farklı insanlar bağımlı olabilir. Herkes bağımlı olabilir, bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve hayat boyu süren bir hastalıktır. İyileşmelerle gider ama tekrar nüksetme ile de seyredebilir. Önce bağımlılığın ne olduğu, bu kişilerin bağımlılığının nasıl şekillendiğini konusunda birtakım eğitimler düzenlenmesi gerekiyor. Bu eğitimleri konferanslarla, kamu spotları ile ve televizyonlarda film ve dizilerde ele alabiliriz. Bir takım akademik çalışmalar bu konuda arttırılabilir. Özellikle süreci önceden önleyebilmek adına okullarda tarama çalışmaları yapılabilir” ifadelerini kullandı.

“Kişinin ailesi ile bağının güçlü olması önem arz ediyor"
Aile tutumlarının çok önemli bir detay olduğunun altını çizen Süner, “Bağımlılık aslında bir aile hastalığı, aile içerisinde şekilleniyor. Bilgisiz veya çok baskıcı ailelerde, bağımlı ile aile arasında sağlıklı bir bağlanma gelişmiyor. Bağlanma ve güven ilişkisi çok sağlıklı olmadığı zamanda, bağımlılığa daha yatkın bireyler olabiliyorlar. Bu nedenle biz ailelerle de tedavi sürecinde mutlaka çalışıyoruz. Hatalı tutumlar nelerdir, neleri yapmalı, neleri yapmamalı? Bu konularla ilgili ailelerle bir takım programlarımız var. Ailelerde en çok gördüğümüz şeylerden biri suçlayıcı tutumlarda bulunabiliyorlar. 'Hocam bu iradesiz, bırakamaz, yalan söylüyor' gibi yaklaşımlarda bulunuyorlar. Bu yaklaşımlar kişiyi daha çok maddeye ve alkole yöneltebilir veya tedaviden kopartabilir. Bazen de tam tersi sorumluluğu tamamen kişinin üzerinden alıp arkasını toplamaya çalışmak ve sorumluluk almasına engel olma gibi tutumlar oluyor, bu da yanlış. Kişinin ailesi ile bağının güçlü olması, ailenin kişiyi cesaretlendirmesi ve her zaman yanında olduklarını hissettirmesi çok önem arz ediyor” şeklinde konuştu.

“Tedavisi olmayan bir hastalık değil"
Bağımlılığın dünyadaki en zor hastalıklardan biri olduğunu belirten Uz. Dr. Süner, “Tedavisi imkansız ve olmayan bir hastalık değil. Tüm diğer hastalıklar gibi çeşitli tedavi yöntemleri var. Kişinin yoksunluk yaşamasını önleyecek bir takım ilaçlar kullanıyoruz. İlk aşama tedavi yaklaşık bir hafta 10 güne tekabül ediyor. Akabinde sürdürüm tedavisine geçiyoruz, bu tedavide kişinin ayıklığının sürdürülmesi, tekrar alkole geri dönüşü olmaması adına uzun süre kullanacağı ilaçlar söz konusu. Tedavide kullandığımız çip tedavisi var. Cilt altına, karın bölgesine küçük bir kesik ile yerleştirilen bir çip. 3 ay boyunca devam ediyor. Alkol isteğini, aşermeyi önemli ölçüde önleyen bir yöntem. Kişilerin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri de değişim. Bu değişim sadece alkol, madde bağımlılığını bırakma alanında olmaması gereken bir değişim. Hayatın birçok alanında, birçok noktasında bir takım farklılıklar ve önlemler gerekiyor. Gerekirse çevre değişikliği, iş değişikliği gibi önlemler gerekiyor hatta telefon hattını kesinlikle değiştirmesi gerektiğini öneriyoruz. Boşluk da çok büyük bir risk faktörü. Düzenli, rutin bir iş içerisinde bir meslek edinmesi çok önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA