Ayvacık’ta 80 kilometreye yakın kıyı şeridi olduğunu, ancak bir iskele bulunmadığını belirten Başkan Şahin, “Gülpınar, Küçükkuyu, Babakale balıkçı barınakları ile iskele karıştırılıyor. Biz iskeleyi deniz yolu ulaşımı için istiyoruz. Yunanistan’ın Midilli Adası’ndan buraya gelmek isteyenler var. Buradan oraya gitmek isteyenler var. Biraz daha bu bölgeyi çeşitlendirelim. Oradaki turisti buraya, buradaki turisti oraya götürelim istiyoruz. Yapacağımız iskeleden, Midilli Adası’nın plajlarıyla ünlü Petra beldesine günübirlik seferler başlatmak hedefindeyiz. Ayvacık’ın, 67 köyüyle birlikte hepsinin ayrı ayrı özellikleri var. Kimi peynir yapıyor, kimi höşmerim yapıyor, kimi halı dokuyor. Kimi patik yapıyor. Kimi kekik, defne topluyor, kimi kaşık yapıyor. Bu güzellikleri paylaşmamız lazım. Bu özellikleri göstermemiz lazım. Assos kazılarında pek çok önemli kalıntı gün yüzüne çıkarılıyor. Bunları ülkemizdeki turizmcilerle, halkımızla paylaşmak istiyoruz. Aynı zamanda dış dünyayla da paylaşalım. Çok güzel eserler çıkıyor. Bunlar dünya markası. Bunun içinde ulaşım lazım. Hava yolunda problem yok. Çünkü Edremit’teki Kocaseyit Havaalanı da, Çanakkale Havaalanı da bölgemize 70 kilometre. Çevreye ve hiç kimseye zararı olmadan yapacağımız iskele ile Ayvacık’ı, Assos’u deniz yoluyla yeniden dünyaya açalım istiyoruz. Aynı noktadan Ayvalık’a körfez geçişini de sağlayacağız” dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı ve Assos Kazıları Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan ise, yapılacak iskelenin antik kente ziyaretçi sayısını arttıracağına inandığını söyledi. Arslan, “Bu kentin lahitleri de önemli. Andezit dediğimiz, volkanik bir taş çıkıyor. Arkeolojide sarkofaj deniyor. Bu kelimeyi de ilk kez kullanan Romalı yazar Plinius, yazdığı 36 ciltlik eserde, ‘Assos’ta bir taş türü var. Adına sarkofaj derler, et yiyen. İçine koyduğunuz cesetlerden geriye 40 gün içinde kemik ve dişleri dışında hiçbir şey kalmaz’ yazıyor. Bu reklam ile lahitlerin bütün Akdeniz’e ihraç edildiğini biliyoruz. Lübnan, Mısır, İtalya ve Yunanistan’da Assos’ta üretilmiş lahitleri görmekteyiz. Bunun da bu bölgenin Roma dönemindeki en önemli ihraç ürünü olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
Assos’un yeniden bir liman kenti olması son denemenin Osmanlı döneminde olduğunu belirten Prof. Dr. Nurettin Arslan “1800’lerde palamut meşesi dediğimiz bir madde var. O yüzden bir liman yapılıyor ve depolar inşa ediliyor. Bir hareketlilik olmuş. Bu bölgenin en önemli dışa açılan ilk limanı. Sonrasında teknolojinin değişmesiyle palamudun önemi kayboluyor. 2018 yılında yeni yapılacak iskelenin açılmasıyla bu liman eski günlerine belki yeniden kavuşma şansı olabilir” dedi.
Editör: Boğaz Gazetesi