Geçtiğimiz günlerde organik ada ilan edilmesi için çalışmaların başlatıldığı Gökçeada’nın kendisine has Gökçeada arıları da gen yapısı ve kıt kaynaklardan elde ettiği verim ile ana arı üretiminin ilk sıralarında yer alıyor.

Çanakkale Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cahit İleri, Gökçeada’nın kendisine has yapısı nedeniyle doğal seleksiyona uğramış arıların çoğalmasıyla adaya özgü ana arıların yetiştiğini söyledi.

Çanakkale’nin bazın zenginliklerinin farkın olmadığımızı vurgulayan İleri, Gökçeada’nın arıcılar açısından çok özel ve güzel bir yeri olduğunun altını çizdi.

İleri:“ Gökçeada, etrafı sularla çevrilmiş Türkiye’nin en büyük adası ve anakaraya olan uzaklığı 26,5 kilometre. Bizim açımızdan bir arının uçma mesafesinin çok ötesinde. Yani1 arı 6 kilometre uçabiliyor, dolayısıyla 6 kilometrelik bir alan içerisinde gidip gelebiliyor ama 26,5 kilometrelik bir su alanının içerisinde anakarayla arının irtibatı yok. Dolayısıyla Gökçeada’da yaşayan arı Gökçeada’da kalmak zorunda yani başka arılarla irtibatta bulunamıyor. O arının da yıllarca doğal seleksiyona uğramış. Özellikle yaşayamayanlar gitmiş, yaşayanlar kalmış. Yaşayanlardan yeni nesiller üretilmiş ve kendine özgü Gökçeada’nın bir arısı oluşmuş” dedi.

Gökçeada arılarını korumamız gerekiyor
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden öğretim görevlilerinin Gökçeada arısı ile ilgili yaptığı araştırmalarda bu arının diğer arılardan çok farklı olduğunu, özellikle rüzgara karşı alçaktan uçabildiğini, Gökçeada’nın kıt kaynaklarına göre yaşayabildiği ve neme karşı dayanıklı olduğunu tespit ettiklerini belirten İleri:“ Bize de özellikle bu arıyı korumanız lazım geliyor yoksa bir gen kaynağınızı daha yok edersiniz diye ikazda bulundular. Bizde arıyı koruma altına almayı planlıyoruz, daha doğrusu adım adım ilerliyoruz. Öncelikle adanın arı giriş çıkışlarına kapatılması söz konusuydu. Tarım İl Müdürlüğü ile beraber dışarıdan arı gelişine ada kapatıldı özellikle yasaklandı ama arıcılarımızın da buna sahip çıkmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

İleri, Gökçeada arısının Gökçeada’nın balından çok daha kıymetli olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:“ Gen kaynağı. Eğer biz Gökçeada arısını Gökçeada’da üretebilirsek bütün Trakya ve Marmara Bölgesi’ne bu arıları verme şansımız ve özellikle bu illerde bu arılar ana arı olarak kullanıldığı zaman kovan başı üretimde bu arıların çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü çok çalışkan, kıt kaynaklarda yaşamasını bilen bir arı. Ana arı olarak ta üretildiği zaman arıcımızın önemli bir ihtiyacı karşılanacak, bölgemizdeki bal verimin de çok yukarılara çıkacağını tahmin ediyorum. O amaçla özellikle Gökçeada’da yaşayan arıcılarımıza 44 kişiye “Ana Arı Üretim Kursu” verdik. Özellikle ana arı üretilmesini yine uzman bir hocamızla öğrenmeye çalıştılar. Bir adım attık ama bu adımın arkası gelmesi gerekiyor ve arıcılarımızda bu arıyı alıp kullanıp farkını görmeleri gerekiyor”

Haber: Fehmi Şenyiğit
Editör: Boğaz Gazetesi